Niçin 2015 Altın Bir Yıl?...
2014 yılı tahminlerden daha iyi geçen bir yıl oldu. Yaşanan küresel ve bölgesel ve ulusal alanda birçok gerginliğe ve polemiğe rağmen 2014 yılı Türkiye için önemli oranda beklenenden daha iyi geçen bir yıl oldu.
Bu nedenle, 2015 yılı beklentilere rağmen -yani seçimin, temel reformların, çözüm sürecinin, yeni anayasanın, kamu ve özel sektörde bekleyen birçok iyileşmesi gereken probleme rağmen - iyi geçecek bir yıl olması noktasında iyimser olmamız için çok neden var.
Şimdi küresel anlamda baktığımızda; düşük petrol fiyatları, rusya'daki gerginlik, avrupa'nın yavaş büyümesi, küresel arenada yaşanan birçok kriz, kaos, belirsizlik, darboğaz ve problem, gelişmekte olan ülkeler arasında yer alan Türkiye için birçok fırsatı da beraberinde getiriyor.
Öncelikle Türkiye'nin 2015 yılında daha iyi bir yıl geçirmesini neden olacak çok sayıda avantaja sahip olduğunu görüyoruz. Yüksek konut arzı 2015 yılında 1 milyon 200 bin konutun satılması bekleniyor. 2015 yılında şirket birleşme ve satın almalardan 20 milyar dolarlık bir beklenti var. Yurtdışı müteahhitlik hizmetlerinde yine 2014 yılı aratmayacak bir rakamın yakalanacağı tahmin ediliyor. 355 alışveriş merkezinde 90 milyar tl'lik bir ciro yakalanacak. 2015 yılında 40 milyon turistin 36,5 milyar doları ülkemize bırakması bekleniyor. 180 milyar doların üzerinde bir ihracatın mümkün olabileceğini gösteriyor.
Eğitim kültür gençlik alanındaki içerik alanındaki gelişmeler, kamuda, yerel yönetimlerde yapılacak yeni reformlar, arge alanındaki yüksek katma değerli ürünlerin üretilmesi tasarım ve inovasyon alanındaki gelişmeler, ve KOBİ'lere olan odaklanma, G20 dönem başkanlığı'nın Türkiye'de olması ve 2015 Kasım'ında G20 Liderler Zirvesi'nin Antalya Türkiye'de yapılacak olması, bütün bu gelişmeler 2015 te ilgili bize birçok alanda olumlu sinyaller vermektedir.
Bu arada çeşitli noktalarda yaşanabilecek problemler, bu noktadaki şikayetler, kimi çevrelerce dile getirilen kriz, kaos, darboğaz ve güçlükler aslında tamamı birer fırsatı da beraberinde getiriyor. Her program bir çözüm fırsatıdır. Her şikayet bir armağandır. Yaşanmış, yaşamış olduğumuz kriz, kaos, darboğaz ve güçlükler bizi daha dayanıklı hale getirmiştir. Onun için Türkiye'nin potansiyeli ve önündeki fırsatları; risk alan, atılımcı, küresel anlamda girişimcileri, risk alma kapasitesi, krizlere dayanıklılığı, mevcut kurumsal iş yapma kapasitesi, kurumsal kalite, performans, verimliliği ve kurumsal yönetim alanındaki özellikle şeffaflık, hesap verebilirlik, sorumluluk ve adalet gibi unsurlara verdiği önem, kurumsal sosyal sorumluluk ve sürdürebilirlilik alanında şirketlerin gayretleri her geçen gün önemli mesafeler katettiriyor.
Yurtdışında yatırım yapma istek ve iştahı, yurtdışından marka satın alma konusundaki performansı, stratejik işbirlikleri konusundaki ataklığı gerçekten etkileyici.
Sağlıklı büyüme stratejileri ve karlı iş modelleri ile Türkiye; önümüzdeki dönemde düşük petrol fiyatları, Irak'taki 30 milyar dolarlık altyapı yatırımı vb gelişmeler ile ulusal, bölgesel ve küresel fırsatları değerlendirme kapasitesi çok yüksek görünmektedir. Önümüzdeki dönemde çok daha iyi bir yere geleceğinin işaretlerini veriyor.
Türkiye'nin yurtdışındaki en önemli markalarından bir göz gezdirirsek. Türk Hava Yolları'nın dünyada en fazla noktaya uçan bir havayolu şirket olması ve 2014 yılını 25 milyar TL'lik bir ciro ile kapatması, Arçeliğin 12 milyar tl'lik bir ciro ile EMEA bölgesinin ikinci büyük beyaz şirketi olması, Vestel'in 7 milyar tl cirosuyla avrupa LCD TV pazarının ilk 3 oyuncusudan biri olması, Yıldız Holding'in 19 milyar tl'lik cirosu ile dünyanın en büyük üçüncü bisküvi üreticisi olması, Şişecam'ın yine 7 milyar tl lik bir cirosu ile cam ev eşyasında avrupa'nın ikinci dünyanın üçüncü şirketi olması, Turkcell'in 13 milyar tl'lik cirosu ile avrupa'nın ilk 3 operatörü arasında yer alması, LC Waikiki'nin 6 milyar tl'lik aşan cirosu ile dünyanın en hızlı büyüyen markalardan biri ve çok sayıda birincilik ödülüne sahip olması Türkiye'nin önde gelen kuruluşlarının küresel anlamda gelmiş oldukları seviyeyi bize göstermektedir.
Bu kuruluşlardan örnek olarak THY bundan 10 yıl önce dünya havayolu ulaşımından aldığı pay yüzde bucuktu. Bugün %2'lik paya gelerek 4 katı bir büyüklüğü başarmış olduğunu görmekteyiz.
Birçok uluslararası şirketin, dünyanın önemli bir bölümünü Türkiye'den yönetmesi tesadüf olmasa gerek. İstanbul'un artık bir cazibe merkezi olarak ortadoğu, kuzey afrika, balkanlar ve kafkasya'nın en önemli bir cazibe merkezi olma durumu söz konusu. İstanbul'un küresel finans merkezleri içerisinde bir yer alarak İstanbul Uluslararası Finans Merkezi Projesi'nde gösterilen gayretleri sonuçlarını gün be gün göstermeye devam ediyor.
Türkiye'de sadece konut sektörü 50 yi aşkın sanayi kolu ve 350 civarında alt sektör ve yaklaşık bir buçuk milyon kişiye istihdam sağlıyor. Kentsel dönüşüm çalışmalarının önümüzdeki 10 yılda 600 milyar dolarlık bir pazar oluşturması bekleniyor. Boyadan mobilyaya kadar birçok sektörü besleyen inşaatın ana konularından biri olan hazır beton sektörü 2014 yılında 100 milyon metre küplük üretimle kapıyor.
Bütün bu gelişmeler yani Türkiye'nin sahip olduğu imkanları kaynakları ve fırsatları sahip olduğu genç işgücü ve ekonomide ve siyasetteki istikrarlı yapısını sürdürebilmesi halinde ve birbiriyle millet ve devlet kaynaşmasını devam ettirdiği takdirde 2015 yılının altın bir yıl olarak geçmemesi için hiçbir sebep yok. Yeter ki biz çözümlere, fırsatlara, iyileştirmelere ve üretmeye odaklanalım ve hepimiz bu noktada yapabileceğimiz katkıyı sağlama noktasında gayret içerisinde olalım.
2014 yılını kapatırken, 2015 yılının; ülkemiz, bölgemiz ve küresel dünya için güzelliklere, iyiliklere vesile olmasını ve daha çok değerin üretileceği bir yıl olmasını diliyorum.
M. Emin Öztürk ile iletişim kurmak için e-mail adresi: