Kurum kültürü “marka”yı sabah kahvaltısı olarakyer
Kadim dostum İsmail Bayazıt Bey Brandage’in Mart sayısı kapağına buzdağı resmini ve buzdağının dibine marka sembolünü koymasa ben bu yazıyı kaleme almayacaktım.
Tabii bunu farklı disiplin ve gözle farklı şekilde belki de doğru algılayanlar da olmuştur. Buna bir şey diyemem.
Ancak, Marka Kurum Kültürü Danışmanı bakış açısı ile buzdağının dibindeki markayı değerlendireceğim. Ayrıca, kuruluşların Yönetim Kurulunda Bağımsız Yönetim Kurulu Üyesi olarak; Marka, Entegre Pazarlama İletişimi, Kurumsal İletişim, Kurumsal Gelişim, İnsan Kaynakları, Kurum Kültürü, Sosyal Sorumluluk ve Sürdürülebilirlik konularını ele alırken baktığımız pencereden ilham veren bu resmin analizini yapmaya gayret edeceğim.
Baştan hemen yazının ana mesajını bilgilerinize sunarım: Gerçekten “Kurum kültürü, markayı sabah kahvaltısında kemali afiyetle yer!” Nasıl mı, şimdi anlatayım.
Bir kuruluşu, şirketi buzdağına benzetirsek, buzdağının üstünde kalan dokuzda birlik kısımda biz, satışı, ciroyu, karı, kaliteyi, performansı, verimliliği görürüz. Yani ölçebildiğimiz sonuçları.
Gelelim buzdağının dibi dokuzda sekizlik kısmına. Bir kuruluşun, şirketin buzdağının üstüne erişebilmesi için dip kısmında yer alan unsurların gerçekleştirmiş olması gerekir.
Nedir bunlar? Misyon, Vizyon, strateji, temel değerler, yönetim anlayışı, liderlik, takım çalışması, motivasyon, iletişim, müşteri, değişim, öğrenme, yenilikçilik…
Öncelikle bu şirket, kuruluş niçin var. Ana görevi ne? Varlık sebebi ne? Yani misyonu nedir? Bunun anlamlı, tutarlı ve ilham verir bir cevabı olmalıdır.
Sonra bu şirket, kuruluş nereye ulaşmak istiyor. Gelecekte ulaşmak istediği yer neresi ve hangi zamandır? Yani vizyonu nedir? Bu sorunun mutlaka heyecan verici bir cevabı olmalıdır.
Bunların hemen akabinde kuruluşun farklılığını ortaya koyacak ve nasıl sorusunun bize cevabını verecek stratejileri yer almalıdır.
Kuruluşun, bu unsurlara yön veren ve atılacak her adımda kapıdaki güvenlik görevlisinden yönetim kurulu başkanına kadar herkesçe kabul edilecek ve uyulacak temel değerleri olmalıdır.
Yukarıdaki ana kurum kültürü unsurları bir arama konferansı ile ortaya çıkarıldıktan sonra, liderlik anlayışı, takım çalışması prensipleri, yönetim tarzı, tüm paydaşlarla olan iletişim ana stratejisi, araçları ve mesajları, kuruluşun mottosu, sloganı, değişime karşı duruşu, öğrenen bir organizasyon olması, yenilikçilik ve inovasyon alanındaki gayreti, kurumsal gelişim, yönetici ve çalışanlarının gelişimi vb konularda inancı, tavrı, duruşu, davranış ve değer parametreleri, kriterleri buzdağının dibinde yer almalıdır.
Kurum kültürünün belirlenmesi mümkün olduğunca çok paydaşın katılımı ile arama konferansı (ortak aklı toplantısı) şeklinde yapılmalıdır. Arama konferansı, bir konuyu çok boyutlu bir bakış açısı ile değerlendirmek, kolektif şuuru harekete geçirmek, ortak bir yaklaşımla kuruluşun kurum kültürü parametrelerini, gelecek vizyonunu tanımlamak, stratejiler ve eylem planları vb belirlemek amacıyla yapılır.
Bu toplantı metodolojisinde grup çalışması temeline dayanan “beyin fırtınası” tekniği kullanılır. Beyin fırtınalarında, gündem konuları genelden özele doğru yürür. Tüm düşünce ve görüşler ifade edilir, değerlendirilir ve önceliklendirilir. Klasik konferans düzenlerinin tam tersine, katılanların tamamı bir düzen içinde konuşarak bir sonuca ulaşır.
Arama konferanslarının faydaları; organizasyonel gelişimin tartışılması ve gelecekle ilgili gündemin belirlenmesi, ortak hedeflerin belirlenmesi ve herkes tarafından sahiplenilmesi, kuruluşun ortak vizyon ve stratejisinin oluşturulması, kuruluşta uygulama bütünlüğünün sağlanması, görüş ve düşüncelerin ortak işbirliği içinde kararlara dönüştürülmesi, sınırsız düşünme, çok sayıda fikir, öneri, veya tercih üretilmesi, yöneticiler arasında paylaşımın ve iletişimin artması, demokratik diyalog ve katılımcı yönetim ortamının yaşanması, geniş kapsamlı uzlaşmanın sağlanması, katılanların birbirinden öğrenmesi mümkün olmaktadır.
Bence tüm paydaşların ortak bakış açısı ile itibarlı bir markada bulunması gereken hususlar şöyle özetlenebilir:
Öncü, örnek ve hizmetkâr bir liderin sevgi, şefkat ve güven dolu kanatları altında
• Öğrenmenin tersinin “ölüm” olduğunun bilincinde; ama bilgide seçiciliği ve devamlılığa inanan
• Değişime açık; yenilikçiliği ve sürekli gelişmeyi esas alan
• Misyon, vizyon ve temel değerlerin içtenlikle paylaşıldığı
• İnsan tabiatına uygun, neşeli ve coşku dolu atmosferiyle klâsik yönetim anlayışının ve departmanlar arası duvarların yıkıldığı
• Birbirini seven, güvenen, yardımlaşan ve kollayan çalışanların oluşturduğu takımlarla; enerjinin sinerjiye dönüştürüldüğü
• Heves ve şevkin asla kırılmadığı
• Herkesin hiç bir engelle karşılaşmadan rahatça konuşabildiği
• Çalışanların, iç müşteri anlayışı ile, bir defada eksiksiz hizmet sunarak müşterinin hayran bırakıldığı
• Mal veya hizmet satmanın, onu satın alanlarla ilişkinin sonu değil başlangıcı kabul edildiği
• Bütün ilgilileri (toplum, çevre, müşteri, çalışan, yönetici, tedarikçi, hissedar vd.) memnun ve mest eden bütün faaliyetlerinde daima kalbe endeksli bir gönül birliğidir.
Kurum kültürü; meşakkatli, çileli, gözyaşlı, sabırlı ve anlayışlı olmakla, ayrıca uzun dönemli bakış açısıyla oluşturulabilir. Kurum kültürü en baştaki insanın buna inanması, içinde yer alması, desteklemesi ve kendini adamasıyla korunabilir. Değerler, kimlik ve eğitim, kurum kültürünü besler ve geliştirir.
Eğer buzdağının dibini oluşturan kısımda bütün bunlar tamamsa yani etkili, kalıcı, sürdürülebilir bir kurum kültürü varsa buzdağının üstünde ise tüm paydaşların zihinlerinde markanın vaadi oluşur görsel ve sesli olarak markayı çağrıştırır.
İşte, buzdağı metaforundan benim anladığım ve Sevgili Brandage okurları için ve Değerli İsmail Bey’in hoşgörüsüne sığınarak paylaşmak istediğim husus budur.
Özetle; kurum kültürü marka, teknoloji, lokasyon, fiyat ne varsa hepsini sabah kahvaltısı olarak yer…
Var mı sözü olan?
M. Emin Öztürk ile iletişim kurmak için e-mail adresi: