Bugün: 2 Mayıs 2024 Perşembe
Favorilerime Ekle | Künye | Reklam
Ana Sayfa | Yazarlar
Print Al
El Biruni’den Alper Gezeravcı’ya Uzay Yolculuğumuz



Son günlerde yaşadığımız en önemli olaylardan biri de şüphesiz ilk astronotumuzun uzaya gönderilmesidir. Dünyanın kuruluşundan bu yana uzay hep bizim için esrarengiz bir alan olup uzaya karşı merakımız hiç azalmayarak hep canlı kalmasının en büyük göstergesi batının karanlık dediği ortaçağda bununla ilgili önemli keşifler yapan; El Biruni, Ali Kuşcu, Uluğ Bey ve ismini sayamadığım daha nice astronomlar olarak gösterebilirim. Uyduları ve uzay mekiklerini fezaya fırlatmada kullandığımız roketler aklımıza geldiğinde ise Lagari Hasan Çelebi ve Bandırma Füze Kulübü’nü anmadan geçmek olmaz kanaatindeyim.
Günümüzde özellikle İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra gündeme yerleşen ve önemini hiçbir zaman kaybetmeyip hepimizde merak uyandıran çalışmaları şöyle sıralayabiliriz; ilk yapay uydunun gönderilmesi (1957), uzaya ilk insanın gönderilmesi (1961), insanoğlunun aya ilk ayak basması (1969), Mars’a ilk uzay aracının indirilmesi (1971). Alper Gezeravcı’nın 18 gün kaldığı 1998’de yapılan Uluslararası Uzay İstasyonu (ISS)’ndan önce ilk uzay istasyonları olan Salyut ve Skylab, inşa edildikleri 1971 yılından sonraki dönemde bu alandaki çalışmalara ev sahipliği yapmıştır. En bilinen örnek ise SSCB (Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği) tarafından inşa edilen MIR Uzay İstasyonu olup 2001 yılında görevini sonlandırana kadar Ruslar tarafından yönetildi. Uluslararası Uzay İstasyonu (ISS) çeşitli ülkeler tarafından ortaklaşa kullanılmasına rağmen burada çalışma yapamayan Çin ise kendi yolunu çizip Tiangon Uzay İstasyonu’nun 2021 tarihinde açılışını gerçekleştirerek bu alandaki faaliyetlerine bu istasyondan devam edip taykonotlarını (Çincede astronot) sırasıyla göndermektedir. Çin bu alanda ABD ile kıyas edildiğinde daha hırslı, disiplinli ve büyük bütçeli çalışmalar yapmakta ve ileride bunun sonuçları karşımıza gelecek gibi gözükmektedir.

Uzay ile ilgili çalışmalarımızın geçmişi ile ilgili bahsedecek olursak TÜBİTAK (Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu ) ve ODTÜ (Orta Doğu Teknik Üniversitesi) 1985 yılında yaptıkları ortak çalışma neticesinde Türkiye Uzay Teknolojileri Araştırma Enstitüsü kurulmuştur. Ülkemizdeki uzay çalışmalarının hızlanmasının asıl sebebinin ise 2018 yılında kurulan Türkiye Uzay Ajansı ve bu kamu kuruluşunun çalışmalarının sonucu olarak da değerlendirebiliriz. Kurumun geçtiğimiz senelerde ilan ettiği Milli Uzay Programı şu hedeflerden oluşmaktadır; Uydu üretimlerinin tek çatı altında toplanması ve yerli uydu geliştirme programı, Ay programı, Bölgesel Konumlama ve zamanlama, Uzaya erişim ve uzay limanı, Türk astronot ve bilim misyonu, Uzay havasına ilişkin teknolojik araştırmalar, Uzay nesnelerinin yerden gözlemi ve takibi, Uzay sanayi ekosisteminin geliştirilmesi, Uzay farkındalığı ve insan kaynağının geliştirilmesi ve Uzay teknolojileri geliştirme bölgesi kurulması. Bu hedef basamakları incelendiğinde astronotumuzun gitmesini bu hedeflerin sadece bir tanesinin gerçekleştirilmesi olarak değerlendirebiliriz.

Telekomünikasyon alanında uzay çalışmalarımız aslında çok da yeni sayılmaz, çünkü ilk haberleşme uydumuz olan Türksat 1A’nın 1994 yılında uzaya gönderilmesi bizim bu teknolojiye aslında uzak kalmadığımızı göstermektedir. Bu talihsiz uydunun fırlatmadan hemen sonra düşmesi bizi yolumuzdan kesinlikle döndürmedi ve ilerleyen yıllarda saydığımız yenileri onu takip etti; Türksat 1B (1994), Türksat 1C (1996), Türksat 2A(2001), Türksat 3A(2008), Türksat 4A(2014), Türksat 4B(2015), Türksat 5A(2021), Türksat 5B (2021). Tübitak Uzay tarafından üretilen ilk milli uydumuz olan Türksat 6A’nın ise yapımı Ankara Kazan’da devam etmekte olup en kısa sürede uzaya gönderilmesi planlanmaktadır. 1994 yılından öncede uydu teknolojileri ile ilgili idik ama sadece yabancı uydular vasıtasıyla işlerimizi yürütebiliyorduk ve bu Türksat uydularımızla ilgili yörünge haklarımızın Turgut Özal döneminde gerçekleştirilmesi, telekomünikasyon alanında dönemindeki birçok gelişmelerden de açıkça görülmektedir.

Haberleşme uydularımızın yanı sıra gözlem uyduları olarak bilinen yakın yörünge uyduları Göktürk 1 ve Göktürk 2’nin gözetleme faaliyetlerinin terörle mücadelede çok faydalı olduğu görülmektedir. Güvenlik amaçlı olup Milli Savunma Bakanlığı tarafından yürütülen Göktürk 1’in yapım süreci çok uzun sürdü ve özellikle malzeme temini sürecinde İsrail ile çok sıkıntılı aşamalardan sonra 2016 tarihinde fırlatma işlemi gerçekleştirilebildi. Göktürk 2’de ise yazılım ve malzeme sürecinde milli imkânlar kullanıldı ve mühendislerimizin el emeği göz nuru sonucunda 2012 tarihinde Çin’den fırlatma işlemi gerçekleştirildi. Yapımı gene Ankara Kazan’da devam eden Göktürk 3’de ise bu yerlilik süreci devam etmekte olup gelecek yıl uzaya gönderilmesi planlanmaktadır. Bu uyduların öncüsü olarak bilinen ve Tübitak Uzay Teknolojileri Araştırma Enstitüsü tarafından üretilen Rasat ve Bilsat uydularımız, 2023 yılında fırlatılan ve aktif olarak faaliyetine devam eden İMECE’de alanda faaliyet gösteren diğer uydularımızdır.

Günümüzde artık devletler kadar özel şirketlerin de öne çıktığı çünkü devlet eliyle bu işlerin yürütülmesinde görülen sıkıntıları artık ABD’de görmekte ve bu işleri özel şirketlere devrettiği dönemlere girmekteyiz. Ülkemizin de bu işlerin mali ve teknik olarak risklerini iyi değerlendirmesi gerekmektedir. Tarih boyunca uzay ile ilgili araştırmalar yapan astronomlar başta olmak üzere insanoğlunun hep merak ettiği bu alanla ilgili ülkemizin insanına faydası olup kalkınmanın simgesi olarak gerçekleştiren bu çalışmaların devamının geleceğini düşünüyorum. Bütün bunlar aslında uzun yıllardır sürdürdüğümüz uzay çalışmalarında sıçrama tahtası misyonuyla önemli olması ve gelecekteki çalışmalarımız için tecrübe kazandırması sebebiyle gelecek nesiller için örnek basamaklarımızda güzel anı olarak hatırlanacaktır.


Halit Faruk Numanoğlu ile iletişim kurmak için e-mail adresi: halitfaruknumanoglu@gmail.com
Yazarın Diğer Yazıları
Doğudaki Kadim Komşumuz ve Ezeli Rakibimiz İran
Enerji Hamlelerimiz ve Dünyadaki Genel Duruma göre
Ekonomide Türkiye ve Dünyanın Genel Durumu
ENERJİ SORUNUNUZUN DÜNÜ, BUGÜNÜ VE GELECEĞİ
Cari Açığımızın Asıl Sebebi Enerji
Asırlardır Bitmeyen Derdimiz, Ahh Bu Ekonomi
Dış Politikada Büyük Sınavımız Yunanistan
Çin Emperyalizminin Yükselmesi ve Doğu Türkistan
Yaklaşan Yeni Sanayi Devrimi ve Biz
Yaşadığımız Dünyadaki Büyük Dönüşüm
<<  1 >> 
İktibas Yazarlar

Namaz Vakitleri
İnsan Kaynakları
Şirket Kültürü
Kişisel Gelişim
Liderlik
İş Yönetimi
En Çok Okunanlar
En Çok Yorumlananlar
Künye | Bize Ulaşın | Gizlilik İlkeleri
Copyright ©2012 yonetimhaber.com | | info@yonetimhaber.com
Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz © 2011-2012, Tüm Hakları Saklıdır.