Bugün: 27 Kasım 2024 Çarşamba
Favorilerime Ekle | Künye | Reklam
Ana Sayfa | Yazarlar
Print Al
Çin Emperyalizminin Yükselmesi ve Doğu Türkistan



Bugünlerde ülkemiz ve dünya olarak yoğun bir gündeme şahit olarak adeta tarihe tanıklık ediyoruz. Tedarik zincirlerinin kırılması sonucu artan pahalılığın toplumları huzursuz etmesi, terör odaklarının bunu fırsat bilmesi, gücü olan ülkelerin buna önlem alabilmesi, aciz ülkelerin ise bir o yana bir bu yana savrulduğu günleri hepimiz ibretle izliyoruz. Yüz yıl önce bu tür dönemleri yaşayanlar içimizde artık çok fazla kalmasa da, şahitlerinden dinleyenler çok iyi bilirler. 1929’da “Büyük Buhran” dedikleri ekonomik krizden sonra milliyetçilik dünyada zirveye çıkmış ve giderek büyüyen bu dalga toplumları İkinci Dünya Savaşı’na sürüklemişti. Ukrayna Savaşı’nın şiddetini arttırdığı bir dönemde yaptırımlardan etkilenen Avrupa ülkelerinin ambargoya muhatap olan Rusya’ya göre ekonomik olarak bu işten zararlı çıkacak gibi gözükmesi zamanla daha belirgin hale geldikçe toplumların nereye doğru gittiğini daha iyi anlıyoruz. Avrupa’da bu tür zamanlarda artan ırkçılığa dikkat etmeli ve bunlara karşı oralardaki kardeşlerimizi korumamız gerektiğini unutmamalıyız.

Kardeşlerimiz derken aklımıza ilk önce şu dönemde Doğu Türkistan gelmelidir. Çünkü son birkaç yıldır bölgede artan soykırım ve katliam haberleri artık saklanamaz hale geldi. Dünya tarihini yakından incelediğimizde daha öncede belirttiğimiz gibi hep hareketli olaylar orta kuşakta meydana gelmiştir. İşte bu orta kuşağın en doğusunda Çin bulunmaktadır. Çin daima bağımsız bir devlet ve küresel bir güç oldu ama tarihin hiçbir döneminde hegemonyacı bir güç olamadı ama bugünlerde bu hedefine çok yaklaştığını düşünmektedir. Sovyetler Birliği döneminde Küresel Güçler Çin’i yanlarına çekerek örtülü bir işbirliği yaptılar. Amaçları Sovyet yayılmacılığını önlemek ve komünist bloğun birleşmesini engellemekti, 1980’li yıllarda Çin Mao döneminde kapitalist olmakla suçlanan Deng Xiaoping (Denk şoping) döneminde kapitalist dünyaya entegre olma çalışmalarına reformları ile hız verdi. Batı o dönemde Çin’deki ucuz işgücünü çok sevmişti çünkü işçi maliyeti örnek olarak şimdi bile Türkiye’nin onda biri olması küresel sermayeyi bu bölgeye odakladı.

Zaman geçtikçe iş öyle bir noktaya geldi ki ABD ve Avrupa’nın Çin’e kayan üretim sektörü artık kendileri açısından tehlikeli bir noktaya geldi. ABD bu sebeple enerjisini Uzakdoğu’daki bu bölgeye odaklamak ve bu gücü kontrol altında tutmak istiyor. Çin ise ilk zamanlar işbirliğine dayalı bir politika sürdürdü ama 2017’den sonra bu politikasını değiştirip daha aktif, siyasi alanda daha baskın, daha çatışmacı bir politikaya yöneldi. Çin Komünist Partisi’nin sitesini ve ilkelerini incelediğimizde bu paradigma değişikliğini daha yakından görmekteyiz. Daha önce büyüme, kalkınma ve ekonomik gelişmişlik tabirlerinin yerini alan güvenlik, savunma ve korunma sözleri daha sık geçmekte ve bu durum devletin politikalarında da kendini hissettirmektedir. Doğu Türkistan’ın özerkliği, din ve vicdan özgürlüğü Çin Anayasası’nın önemli maddelerinden olmasına rağmen 2017’den sonraki politika değişikliği kapsamında bu maddeleri uygulamamak hatta değiştirmek istemektedir.

Çinliler tarih boyunca Xi-an(Şian), Wuhan, Luoyang ve çevredeki bölgelerde yaşamlarını sürdürmüş, Türklerin tabiri ile Sarı Irmak ile Gök Irmak arasında sıkışıp kalmışlardır. Tarihinde ilk kez bu bölgeden çıkıp 1884 yılında Doğu Türkistan’ı işgal ettiler, aralarda bağımsızlığını kazanan kardeşlerimizin iyi günleri ne yazık ki fazla uzun sürmedi. Diğer komşu ülkelerinden de kopardığı topraklarla Çin son sınırlarını bu emperyal politikaları sonucunda meydana getirdi. Küresel Dengelerin yeniden düzenlendiği şu dönemde bu işi ilerletmek suretiyle dünyanın lideri olmaya hazırlanmaktadır. Bu hazırlıkların içeriğinde en önemli projesi İpek Yolu’nu yeniden canlandırmak ve bunun içinde batıya açılan tek kapısı Doğu Türkistan’dır. Bu sebeple bölgeye baskılarını son birkaç yılda aşırı derecede arttırmakta, Mao döneminde elde edilen özerklik statüsünü geri almak istemekte, bölge halkını eğitim kampı dedikleri hapishanelerde çürütmektedir. Bu şekilde aileleri bölerek bölge halkının toplumsal yapısını da bozmak istemektedir. Güvenliğim önemli diyerek kardeşlerimizin kültürünü yok edip asimile etmek şu anda en önemli devlet politikası haline gelmiştir.

Çin Devlet Başkanı Xi Jinping (Şi Cinping) kendi başkanlığını iki dönemle sınırlayan kuralı anayasadan kaldırtıp Mao’dan sonra en uzun süre görev yapan başkan olacaktır. Buna ilave olarak Çin Komünist Partisi artık olağan kongresini yapmış olup uzun vadeli planlarını daha rahat uygulayabilecek seviyeye gelmiştir. Bu planların içerisinde büyük kapanma, global reset, ihracatı durdurup içeriye yoğunlaşma, halkının refah seviyesini artırma ve sıfır covid politikası altında gelecek için planlarını daha rahat gerçekleştirmeyi hedeflemektedir. Bu yüzden Doğu Türkistan politikalarında daha agresif olacağı, soykırım ve katliamlarında daha pervasız davranabileceğini unutmamamız gerekmektedir.

Türk Devletleri olmadan İpek Yolu olamaz bunu başta Çin olmak üzere büyük devletlere en iyi anlatacak gene bizler olmalıyız. Ülke olarak bu soykırımı yasal olarak engelleme gücümüz var, mesela Türkiye İslam İşbirliği Teşkilatında bu konuyu gündeme almak istedi ama yalnız bırakıldığı için istenen tepki gösterilemedi. Türk devletleri olarak ta birlik ve beraberlik adımlarının atıldığı bir dönemde bu konu birliğin çözmesi gereken önemli bir sorun olarak karşımıza çıkacaktır. Bu birliğin gücünü ne kadar artırırsak dünyanın büyük devletlerinin bize karşı yapacağı hamlelerinin başarı şansının giderek azalması muhtemeldir. Aslında Türk Devletleri olarak gelecekte Doğu Türkistan sorununu çözebilecek seviyeye geldiğimiz nokta, Türk Asrının başladığını tüm dünyaya ilan edeceğimiz zaman olması kaçınılmaz gözükmektedir. Bizim bu noktada ümidimizi kaybetmememiz ve ülke olarak aktivitemizi daima canlı tutmamız gerekmektedir. Ülke ve millet olarak içeride güçlü oldukça bu badireleri atlatacağımıza ben yürekten inanmaktayım.


Halit Faruk Numanoğlu ile iletişim kurmak için e-mail adresi: halitfaruknumanoglu@gmail.com
Yazarın Diğer Yazıları
Dış Politikada Büyük Sınavımız Yunanistan
Yaklaşan Yeni Sanayi Devrimi ve Biz
Yaşadığımız Dünyadaki Büyük Dönüşüm
<<  | 1 | 2 >> 
İktibas Yazarlar

Namaz Vakitleri
İnsan Kaynakları
Şirket Kültürü
Kişisel Gelişim
Liderlik
İş Yönetimi
En Çok Okunanlar
En Çok Yorumlananlar
Künye | Bize Ulaşın | Gizlilik İlkeleri
Copyright ©2012 yonetimhaber.com | | info@yonetimhaber.com
Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz © 2011-2012, Tüm Hakları Saklıdır.