Bugün: 29 Nisan 2024 Pazartesi
Favorilerime Ekle | Künye | Reklam
Ana Sayfa | Yazarlar
Print Al
Yaklaşan Yeni Sanayi Devrimi ve Biz



Sizlerle yeniden buluşmanın mutluluğunu belirterek yazıma başlamak istiyorum. Önceki yazımızda Batıdaki sanayileşmenin tarihi sürecini anlattık şimdi ise günümüzdeki durumundan bahsedeceğim. Almanya’nın 2011 yılında Hannover Fuarı’nda ilan ettiği Dördüncü Sanayi Devrimi o zamandan beri dünyanın gündemini meşgul etmektedir. Bu sanayi devriminin ana bileşenleri şunlardır; siber sistemler, otonom robotlar, 3D yazıcılar, büyük veri, bulut bilişim ve akıllı şehirler. Aslında teknik detayından biraz daha bahsedebiliriz ama asıl anlatmak istediğim bu değişimin ana aktörü olmak isteyen Almanya şu sıralar tedarik derdine düştüğü için bu süreci götüremeyeceğini öncelikle belirtmek istiyorum. İngiltere ve ABD bu kriz ile Almanya’nın en büyük petrol ve doğalgaz kaynağı Rusya ile arasını bozmaya çalışmaktadır. Bu çabalar uzun vadede daha çok mücadele ve savaşlara sebep olacak ve olayların merkezinde de bütün Avrupa olacak gibi gözükmektedir.

Devamlı sanayi devriminden bahsediyoruz çünkü ülkemiz bugünlerde mevcut sanayileşme sürecinin her aşamasını adım adım takip etmekte ve ülke olarak ayağına tıpış tıpış gelen bu fırsatı kaçırmak istememektedir. Ekonomistlerin devamlı konuştuğu cari açık problemini çözmek için ağır teknoloji ürünü üretip satan bir ülke olmak zorundayız, ancak bu şekilde büyük bir ekonomiye sahip sayılı ülkelerin arasına girebiliriz. Sanayileşme sürecinde karşılaşabileceğimiz en büyük risklerden biri ise “Erken Sanayisizleşme” problemidir ve bu sorunla 80’li yıllarda karşılaştık ve sanayi sektörümüzün kaynaklarını hizmet sektörüne kaptırarak bu gelişmemizi tamamlayamadık. Bu sıkıntı sanayileşme sürecini yaşayan ülkelerin her zaman başına geldi ama en çok etkilenen ülke biz olduk, böylece sanayileşme aşamalarını başaramayarak gelişmiş ülkelerin aralarına katılamadık. Başka sebeplerde sayabiliriz; kalifiye eleman sıkıntısı, dışarıya giden beyin göçü, ülkemizde ve dünyadaki mali krizler, siyasi ve ideolojik farklılık ilk göze çarpan etkenlerdir.

Sanayisizleşme denilen olay aslında uzun süredir Avrupalılarında başını ağrıtmakta idi, sanayi tesisleri aşama aşama Uzakdoğu’ya taşınıyor ama bu olay çok göze batmıyordu. Son pandemi döneminde evine gönderdiği işgücünü süreç sonunda yeniden işinin başına getiremediği için havaalanlarındaki görüntü hepimize aslında Avrupa’nın düştüğü durumun artık gizlenemediğini göstermektedir. Bizim yeni havaalanımızla rekabet etmeyi planladığı sektörlerinin hali bütün çıplaklığıyla gözlerimizin önünde durmaktadır. Doğalgaz sıkıntısından dolayı da kışın nasıl bir görüntü vereceğini tüm dünya merak etmekte ve ABD-Çin arasındaki savaşın en büyük kurbanı olacak gibi gözükmektedir.

Devlet olarak bütün kurumlarıyla bu yeni sisteme hazırlıklar yapılmakta, özellikle son yıllarda dünyaca ünlü firmaların ülkemizde üretimlerini artırdığı bilinmekte ve sanayi sektöründekiler gelişmeleri yakından takip ediyordu. Ukrayna Savaşı ile Çin’in kapanma uygulamaları sebebiyle küresel firmaların ülkemizdeki üretimlerini artıracağını bildirmesi, bu gelişmeleri yakın gelecekte daha da hızlandıracağı anlaşılmaktadır. Dijital dönüşümümüzü başarabilmemiz için nitelikli insan kaynağı, sanayici, tedarikçi ve kurumsal yönetim alanlarında kamu kurumlarında çalışmalar koordineli olarak hız kesmeden devam etmektedir. Ancak bu çabalar maalesef yeterli değil, hedeflenen dijital dönüşüme toplum olarak hazırlanmış olmamız ve birey olarak ta bilinçli olmamız gerekmektedir. Teknofest gibi faaliyetlerin bu bilinçlenmeyi arttırması ve yapılan yarışmalarla toplumsal olarak gelişmemize katkımız daha fazla olmalıdır.

Cumhuriyet kurulduğu dönemde nüfusumuzun yaklaşık yüzde doksanı köylerde olduğu için bu alanda çok fazla faaliyet gösteremedik. Şehirleşmede resmi oran %75 idi fakat kentlerde de tarım ile uğraşan nüfus olduğu için % 90 olarak belirttim ve bu oran gelecek elli yıl boyunca da belirgin bir artış göstermedi. Bu dönemde Batıyı kasıp kavuran 1929 krizinde kalifiye beyin göçünü ülkesinde toplayan Ruslar, o zamanki adıyla Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği sanayileşmesini tamamlayarak dünyanın ikinci büyük ülkesi haline geldi. Aynı fırsat şu anda bizim önümüzde durmakta ve ülke olarak bu fırsatı değerlendirmek zorundayız, çünkü nüfusun yapısı, yoğunluğu ve işgücü imkânı olarak o zamanki Rusların elindeki fırsat bizim önümüzde durmaktadır. Devlet ve toplum bu konuda işbirliği yapmalıdır çünkü sanayileşmeyi başaracak olan toplumdur, devlet sorun olduğunda gelir ve sisteminin elverdiği ölçüde sorunu çözer, iş gene toplumun kontrolündedir. Osmanlıda bu tür sorunlar için teşkilatlar vardı; ahilik, vakıflar ve lonca gibi ve bu yapılar şimdiki sivil toplum örgütlerinden daha etkili bir yapıya sahipti. Tarih kitaplarına baktığımızda Osmanlı Devleti’nin kurulduğu dönemde Yüzyıl Savaşları vardı, Duraklama Döneminde Otuz Yıl Savaşları, Gerileme Döneminde Yedi Yıl Savaşları, Yıkılma Döneminde ise Napolyon Savaşları ile Avrupa birbirleri ile didişmekle meşgulü. Batı bu savaşları sona erdirip aralarında anlaştığında Sanayi Devrimini hızlandırdılar, sonrasında bizimle arasındaki refah ve güç farkı anormal bir şekilde arttı. Artık onlara ayak uyduramayınca denge politikası ve uluslararası diplomasi çalışmaları ile hayatta kalmaya çalıştık fakat bu politikayı da artık uygulayamadığımız dönemde ise imparatorluk fiilen sona erdi.

Cumhuriyet döneminde ise şehirleşme sürecine 1950’li yıllarda başladık ve 1980’li yıllarda ancak süreci tamamlayabildik. Bu dönemde iç savaş provası diyebileceğimiz önce anarşi sonra da terör dönemleri yaşadık. Ayrıca bu dönemlerde bahsettiğim sanayisizleşme faktörü de kalkınma hamlemizi tamamlayamamamızda önemli bir etken oldu. Son yıllarda sanayileşme için attığımız adımları kararlı ve sürekli hale getirmemiz ve kalifiye ve vasıfsız işgücü problemimizi çözmemiz, ABD ve Avrupalıların zamanında yaptığı gibi sistemli bir göçmen politikası uygulamamız gerekmektedir. Ülkemizin gün geçtikçe daha da büyüdüğü ve çevremizde meydana gelen savaşların bizim için felaket değil, kalkınmamız için bir fırsat olarak görerek ülkemizi diğer ülkelerin kıskandığı bir duruma getirmemiz gerekmektedir. Gelişen olaylar bu süreçte başarılı bir şekilde ilerlememizin zamanla daha da kolay hale geldiği görülmektedir.




Halit Faruk Numanoğlu ile iletişim kurmak için e-mail adresi: halitfaruknumanoglu@gmail.com
Yazarın Diğer Yazıları
El Biruni’den Alper Gezeravcı’ya Uzay Yolculuğumuz
Enerji Hamlelerimiz ve Dünyadaki Genel Duruma göre
Ekonomide Türkiye ve Dünyanın Genel Durumu
ENERJİ SORUNUNUZUN DÜNÜ, BUGÜNÜ VE GELECEĞİ
Cari Açığımızın Asıl Sebebi Enerji
Asırlardır Bitmeyen Derdimiz, Ahh Bu Ekonomi
Dış Politikada Büyük Sınavımız Yunanistan
Çin Emperyalizminin Yükselmesi ve Doğu Türkistan
Yaşadığımız Dünyadaki Büyük Dönüşüm
<<  1 >> 
İktibas Yazarlar

Namaz Vakitleri
İnsan Kaynakları
Şirket Kültürü
Kişisel Gelişim
Liderlik
İş Yönetimi
En Çok Okunanlar
En Çok Yorumlananlar
Künye | Bize Ulaşın | Gizlilik İlkeleri
Copyright ©2012 yonetimhaber.com | | info@yonetimhaber.com
Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz © 2011-2012, Tüm Hakları Saklıdır.