Bugün: 23 Kasım 2024 Cumartesi
Favorilerime Ekle | Künye | Reklam
Ana Sayfa | Yazarlar
Print Al
Zırvalayan Pazarlamacılar



Pazarlama ve özellikle iletişim konularında yazan konuşanlar arasında sürekli zırvalayan bir grup insan var. Bunlar Twitter’da, Linkedin’de, mesleki dergilerde ahkam keserler; konferanslarda, iş toplantılarında konuşmacı olurlar. Bu ortamlarda büyük laflar edip kuvvetli gelecek tahminlerinde bulunurlar.



Zırvalayanların iş dünyası ve pazarlamacılar içindeki oranı diğer mesleklerdekilere kıyasla çok daha fazla. Mesela bilim alanında bu tür insanlara pek rastlanmaz çünkü bilimde bir fikri ileri süren insanın o fikri gerçek hayatta kanıtlaması beklenir. Bu nedenle zırvalayanlar bilim alanında barınamaz. Tıpta bu türlere şarlatan damgası vurulup, kısa sürede foyaları açığa çıkarılır.

İş dünyası ve pazarlama alanlarında zırvalayanlardan hesap sorulmadığı için zırvalayanların sayısı da sürekli artıyor. Üstelik zırvalayanlara talep de var. Belli ki alan da razı veren de razı. Maalesef bu durum sadece bizim ülkemizde değil, bütün dünyada böyle.

Zırvalayanlar siyasette mi yoksa iş ve pazarlama dünyasında mı daha fazla kestiremiyorum ama benim ilgi alanım iş dünyası ve pazarlama olduğu için bu alandaki zırvalıklar çok canımı sıkıyor.

Zırvalayanların ortak özellikleri şunlar:

Her şeyin sürekli değiştiğini ve özellikle bugünlerde çok hızlı değiştiğini söylerler. Üstelik bu değişimi toplumda kendileri gibi az sayıda insanın kavrayabildiğini, çoğunluğun bu çok önemli olguyu hiç anlayamadığını zannederler. Her yıl farklı kavramlara sarılırlar. İki sene önce dillendirdikleri bir fikir bu yıl onlara modası geçmiş gelir, çabuk sıkılırlar. Gelecekten söz ettikleri takdirde dikkatleri üzerlerine çekeceklerini bildiklerinden “yenilik” bu insanların olmazsa olmaz konularının başında gelir hatta içinde yenilik ve gelecek olmayan bir cümle sarf etmeleri bile mümkün değildir.
Sosyal medyaya aşırı meraklıdırlar. Bundan sonra alışverişin ve reklamların dijitalde olacağını düşünürler. Herkesin alışverişini internetten yaptığını sanıp aslında elektronik ticaretin toplam ticaret içinde yüzde 5’leri bile bulmadığından bihaberdirler.
Kendileri az televizyon izledikleri için toplumun artık televizyon izlemediğini düşünürler. Televizyona reklam veren markaların yanlış yaptığını; şirketlerin bütün kaynaklarını Facebook, Instagram, YouTube, Twitter gibi sosyal mecraya kullanması gerektiğini savunurlar. Ama gerçekte hem dünyada hem Türkiye’de insanların geçmiş yıllara kıyasla daha çok televizyon izlediğinden habersizdirler.
Yapay zekanın insanların hayatlarını çok kısa bir zaman içinde kökten değiştireceğini zannederler. Yuval Noah Harrari’nin öngördüğü toplumsal değişimin kendi ömürleri içinde gerçekleşeceğini, robotların ve algoritmaların birkaç yıl sonra herkesin işini ele geçireceğini, kitlelerin işsiz kalacağı senaryolarını dillendirirler. Felaket tellallığı yaparak dikkatleri üzerlerine çekmek isterler.
Milenyum kuşağı, Z kuşağı gibi klişelerle konuşurlar. Aynı dönemde doğmuş bütün insanların benzer değerlere sahip olduklarını, benzer psikolojide olduklarını, benzer önceliklerle hareket ettiklerini, benzer tüketim davranışları sergilediklerini, benzer şekilde ilişkiler kurduklarını ve en önemlisi bu özelliklerini ömür boyu taşıyacaklarını iddia ederler. Aynı evde doğmuş ikizlerin bile davranışları birbirinden farklıyken, bütün kuşağın bireylerinin aynı tutum ve davranışta olabileceğini iddia edecek kadar toptancı bir yaklaşım içindedirler.
Z ve Y kuşaklarının çalışma hayatında “anlam arayışı” içinde olduklarını bu nedenle “ulvi amacı” olan şirketlerde çalışmak istediklerini söylerler. Bu kuşakların çalışacakları şirketlerin “Daha iyi bir dünya için”, “Hayata değer katar”, “Güzel yarınlar için” gibi “ulvi amaçları” olmasını istediklerini ileri sürerler. Ama nedense alt sosyoekonomik gruplardaki Z kuşağı hakkında hiçbir laf etmezler. Tarım işçiliği yapan Y kuşağının tarlada çalışırken hangi ulvi amacın peşinde olduğundan hiç bahsetmezler.
Zırvalayanın en önemli özelliği gerçeklerle hiç ilgisinin olmamasıdır. Zırvalayan insan bir fikrin gerçek hayatta kanıtı olup olmadığını merak etmez. Söylediğini kanıtlamak gibi bir derdi ise hiç yoktur. Harry G. Frankfurt’un dediği gibi zırvalayan insan yalancı değildir. Yalancı gerçeği bilmesine rağmen, gerçek dışında konuşan insandır. Zırvalayan ise, gerçeği hiç umursamaz.


Temel Aksoy ile iletişim kurmak için e-mail adresi: temelaksoy@temelaksoy.com
Yazarın Diğer Yazıları
Müşterileri Beklentilerinin Ötesinde Tatmin Etmek,
Müşteri Şikayetleri Nasıl Yönetilir?
Markanın Reklam Yapması, İnsanın Spor Yapması Gibi
Başka Bir Dünya Mümkün
Zevklerimiz Kendi Zevklerimiz mi?
Marka Aşkı Gerçekten Var mı?
Markaların Farklılaşarak ve Sadakatla Büyümeleri
Farklılaşmaya çalışmak boşuna bir çabadır
Ne Kadar Başarılı Olduğunuzu Nasıl Anlarsınız?
Müşteri Sadakati Kalıcı Değildir
İktibas Yazarlar

Namaz Vakitleri
İnsan Kaynakları
Şirket Kültürü
Kişisel Gelişim
Liderlik
İş Yönetimi
En Çok Okunanlar
En Çok Yorumlananlar
Künye | Bize Ulaşın | Gizlilik İlkeleri
Copyright ©2012 yonetimhaber.com | | info@yonetimhaber.com
Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz © 2011-2012, Tüm Hakları Saklıdır.