Bugün: 19 Nisan 2024 Cuma
Favorilerime Ekle | Künye | Reklam
Ana Sayfa | Yazarlar
Print Al
Aslında zordur bilmediğini söylemek...



Aslında zordur bilmediğini söylemek. Oysa “bilmiyorum” diyebilmek erdemdir; ama bilmiyorum dediğimizde duyacağımız sözlerden korktuğumuz için kaçamak cevaplarla geçiştiririz. Aşağılanmaktan, küçümsenmekten korkarız. “Günlerdir bu konu konuşuluyor!”, “Hiç okumuyorsun demek ki!”, “Nasıl bilemezsin?”, “Öğretmediler mi size?”, gibi söz ve sorulara maruz kalmamak için “Bilmiyorum” diyemeyiz. Ama sert bir kayaya çarptığımızda da ne yapacağımızı bilemeyiz. “Biliyorsan anlat,” veya “söyle,” dendiğinde de şaşırırız ne diyeceğimizi. Haydi, şimdi ver cevabını bakalım! At taklaların binlercesini… Biliyorum, bilmiyorum. Papatya falı gibi… “Bilmiyorum,” cevabını vereceğimiz bir soru çıkmasa karşımıza diye dua ederiz. Tabii her şeyi bilmek zorunda olmadığımızı da unuturuz. Her şeyi bilmek zorundaymışız gibi sorgulanırız. Hele bir de üniversite mezunu, yüksek lisanslı, doktoralı ya da bir mevki sahibiyseniz işte o zaman yandınız. Her şeyi bileceksiniz. Bu istenir sizden. Hiç bilmediğiniz bir şey ilk defa sorulduğunda “Bilmiyorum” dediğinizde “ama nasıl olur, siz bilemezseniz biz nasıl bilelim!” denir. Bilmiyorsunuz; ne yapacaksınız? Hiç karşınıza çıkmamış ki böyle bir şey öğrenesiniz!.. Ama artık soruldu ve bilmediğinizi öğrendiniz. İşte bana göre bilgi edinme buradan sonra başlıyor. Bilmediğiniz bir şey sorulduğunda onu araştırıp öğreniyorsanız siz, gelişmeye açık kendini sürekli yenileyen birisiniz. Yok; soruldu ve “biliyorum” dediyseniz merak etmeyin, bu soru defalarca sorulduğunda biri “anlat, açıkla” veya “söyle” demediği sürece siz de öğrenemeyeceksiniz. Çünkü toplum olarak o kadar yoğun insanlarızdır ki, sorulan ve bilmediğimiz bir şeyi öğrenmek için yeteri kadar vaktimiz yoktur. Biri anlatırsa öğreniriz yoksa bu durum, devam eder gider.

Bildiğim kadarıyla daha doğrusu merak edip araştırdığımda öğrendiğim kadarıyla bebekler 2 aylıktan itibaren merak etmeye başlıyorlar. Ellerini, kulaklarını ve gördükleri dokundukları her şeyi, her sesi merak ediyorlar. Aileler de (tabii ideal olanlar), bebeklerine anlatıyor, anlatıyorlar ve onların anlayabileceğini düşündükleri çeşitli yöntemlerle bu bitmeyecek meraka, sonsuz bir sabırla ve enerjiyle yanıt bulmalarına çalışıyorlar. Peki, ergenken ve sonrasında neden bu merak azalıyor? Üstelik artık kendi çabamızla ve
çağın olanakları düşünülecek olursa, çok kısa sürede ulaşabiliriz öğrenmek istediğimiz yanıtlara… Merak duyulan konular mı değişiyor acaba? Gerçekten, neyi bilmeli insanlar
aslında? Örneğin bı günlerde, şu haber kaç kişinin dikkatini çekmiştir?

Türkiye'ye gelen dünyaca ünlü dilbilimci, düşünür, siyasetbilimci ve yazar, Noam Chomsky, küresel ısınmada 2 yıl içinde doğru adımlar atılmazsa geri dönülmez bir felakete
gidileceğini, durumun gerçekten vahim olduğunu öne sürdü.

“Bu haber doğru mu acaba?” demek bile önemli bence.

Bize dayatılan, bize söylenen o kadar çok konu var ki, insanlığı ilgilendiren, gelecek kuşaklara yararı olacak “ayrıntılar” kaçıveriyor...

Bazı “ŞEYLERİ” bilmemizi ya da bilmememizi isteyenlere hipnotize olmuşçasına itaat ederek değil de, kendi aklımızı kullanarak merak etsek, sorgulasak ve gerçekten önemli
konulara odaklanarak yaşayabilsek ve tabii ki “Bir şeyler yapmalı” demekle yetinmeyip” Bir şeyler yapsak” hiç fena olmaz... İş işten geçiyor...


Fadime Akbaş ile iletişim kurmak için e-mail adresi: fakbas@sistemkurma.com
Yazarın Diğer Yazıları
Planlamak ya da Planladığını Sanmak!
<<  1 >> 
İktibas Yazarlar

Namaz Vakitleri
İnsan Kaynakları
Şirket Kültürü
Kişisel Gelişim
Liderlik
İş Yönetimi
En Çok Okunanlar
En Çok Yorumlananlar
Künye | Bize Ulaşın | Gizlilik İlkeleri
Copyright ©2012 yonetimhaber.com | | info@yonetimhaber.com
Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz © 2011-2012, Tüm Hakları Saklıdır.