Farklı Karakterler, Farklı Davranışlar...
Çevremizde bulunan bütün insanların davranışları, konuşmaları, söyleyiş şekilleri, ses tonları, duruşları, jest ve mimikleri, bakışları, tarzları, oturuşları, giyinişleri, olaylara verdikleri tepkileri, iş yapış şekilleri, beklentileri, tertip ve düzenleri sevdikleri ve sevmedikleri yönüyle farklılıklar gösterdiklerini hepimiz biliyoruz.
Bazen bunlardan rahatsız oluyor, inciniyor ve çoğuna ise bir anlam vermekte zorlanıyoruz.
Herkes farklı farklı yaratılmış olduğundan dolayı herkesin huy ve karakter yapıları farklı olup; çevresiyle de iletişim tarzları değişiklik gösteriyor.
Aynı olaya herkes farklı tepkiler vermekte, gösterilen bu tepkileri de herkes farklı algılayabilmekte. Dostluklarımızı ve arkadaşlıklarımızı da aslında bu duygusal platform içinde kuruyoruz.
Kişiler arası kırgınlıklara, üzüntülere, sürtüşmelere yani iletişim kopukluklarına baktığımızda asıl sebebin; çoğunlukla yanlış anlaşılma ve kişilerin olaylara farklı bakış tarzından, verdikleri farklı tepkilerden kaynaklandığını görmekteyiz.
Yani iletişim konusunda eşimizle, çocuklarımızla, iş arkadaşlarımızla ve diğer insanlarla yaşanan problemlerin ana sebebi olarak kişilerin farklılığı karşımıza çıkıyor. Diğerleri bize göre farklı olduğu gibi biz de diğerlerine göre farklıyız. Bu farklılık aynı aileden olmakla, kırk yıldır aynı yastığa baş koymuş olmakla ortadan kalkmıyor.
Kişiler, genellikle kendilerini merkeze yerleştirerek egosantrik -ben merkezci- bir davranış sergileyerek, herkesin olaylara aynı şekilde bakmasını, tepki göstermesini, hoşlanıp hoşlanmamasını, aynı tarz ve tempoda çalışmasını istiyor. Hayatımızın bütün dönemlerinde de bu böyle oluyor.
Herkesin yaratılışı farklı olduğu gibi çevresindekilerle kurduğu iletişim tarzları yani iletişim profilleri de farklı.
İşte bu noktada problem başlıyor. Herkes diğerlerinin farklı olduğu noktaları tam olarak bilemediği için kendisi gibi davranılmasını istiyor. Aslında bakarsanız kişiler kendi farklılıklarını da bilmiyor. Böyle olunca da; farklı iletişim profillerine göre gösterilen farklı davranışlar birisine iyi diğerlerine kötü olabiliyor ve belli bir süre sonrada sürtüşmeler başlıyor. Üstelik problemin çözümü başka platformlarda aranıyor ve asıl sebep bilinemediği için bazen iletişim kopabiliyor. Özellikle evliliğin ilk yıllarında eşler birbirini sevmelerine rağmen yavaş yavaş bu farklılıklar ortaya çıkmaya başlıyor. Bu durumda eşler arasında önce küçük küçük sonra daha belirgin bir şekilde problemler çıkabiliyor.
Peki; bütün bu problemleri aşmak nasıl olacak?
Önce kendimizi tanıyarak. Gerçekte kim olduğumuzu, olaylar karşısında nasıl davrandığımızı, olumlu ve olumsuz yönlerimizi, olumlu yönlerimizi nasıl güçlendirip olumsuz yönlerimizi nasıl telafi edeceğimizi, dahası insanları rahatsız eden sivri taraflarımızı tespit ederek.
Bu şekilde kendimizi ve diğer insanları yakından daha iyi tanıyarak, onların bize uymayan davranışlarını anlayışla karşılayabilecek, onlara empatiyle yaklaşabilecek, daha kolay ve sağlıklı ilişkiler kurabileceğiz.
Daha iyi bir anne, baba, daha iyi bir yönetici veya çalışan, daha kaliteli bir kişi olarak; sevecek ve sevilerek hayatımızı daha yaşanabilir hale getireceğiz.
İçimizle, işimizle ve eşimizle barışık olarak daha mutlu ve huzurlu bir hayat sürdürebileceğiz.
Hayati Odabaşı ile iletişim kurmak için e-mail adresi:
hayati.odabasi@ihlassondakika.com