Print Al |
Türkiye'yi yakından takip eden Nomura Gelişen Piyasalar Stratejisti Tim Ash, Türk varlıklarında son dönemdeki ralliyi ve beklentileri değerlendirdi. Ash, kurla ilgili olarak önemli bir tahminde bulundu ve doların TL karşısında 2,80 seviyesine kadar inebileceğine işaret etti. Bloomberg HT'ye değerlendirmede bulunan ve son zamanlar Türk piyasalarında yaşanan rallinin sürdürülebilir olabileceğini belirten Ash, "Küresel ortam çok yapıcı, Türkiye'deki durum da öyle...Fed ihtiyatlı şekilde sıkı para politikasını sürdürüyor. Piyasa koşullarında olumlu yönde sürdürülebilirlik olabileceğini düşünüyorum" diye konuştu. Ayrıca gazetecilerle konuşması sırasında Ash kısa vadede dolar/TL'nin 2,80 olacağını tahmin ederken, Türkiye'nin bu yıl yüzde 2,5 ila 3 arasında büyümesini beklediğini belirtti. Türk ekonomisinin zorlu dönemlerden geçtiğini hatırlatan Ash, yine de Türk ekonomisinin zor durumları atlatarak pozitif anlamda ilerleyeceğini söyledi. Analiste göre enflasyon da beklenenden daha olumlu seyredebilir. MB Başkanı tartışmaları Merkez Bankası'nın bu hafta nasıl bir karar alacağına dair soruya ise Ash, "Merkez Bankası bence bu noktada faiz indirimine gitmeyecektir. Merkez Bankaları çok ihtiyatlı davranıyor, ihtiyatlı olmaya devam edeceklerdir" yanıtını verdi. Ash Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı'nın Nisan ayından görev süresinin dolacak olması üzerine de değerlendirmelerde bulundu. Genel konsensusun Başçı'nın gideceği yönünde olduğunu söyleyen Ash, "Başçı'nın gidişi doğrudan negatif olmaz, ama yerine kimin geleceği önemli" dedi. Ash, benzer bir dönemin 2006'da Durmuş Yılmaz'ın görev süresi biterken de yaşandığını hatırlattı ve "Sonunda Türkiye'nin en iyi merkez bankası başkanlarından biri göreve geldi" dedi. Çok aşırı bir isim beklemediğini de söyleyen Ash'in tahmini bir sonraki başkanın bankanın içinden biri olacağı yönünde. Yatırımcının gelişen ekonomilere ilgisi devam ediyor Öte yandan Siyahkalem’in Zekeriyaköy’deki KÖY satış ofisinde düzenlediği “Gelişen Piyasalar İçinde Türkiye’nin Yeri” başlıklı sohbet toplantısında konuşan Timothy Ash, kurumsal yatırımcının gelişmekte olan ekonomilere ilgisinin devam ettiğini ve bu piyasalar içinde Avrupa’daki gelişmekte olan piyasaların ön sıralarda yer aldığını söyledi. Gelişmekte olan ülkeler arasında Polonya, Macaristan, Sırbistan ve Romanya’nın avantajlı ülkeler olduğunu belirten Ash, Türkiye’nin de en büyük gelişmekte olan piyasalar olan Brezilya, Rusya, Güney Afrika gibi BRICS ülkelerinden daha olumlu ve Avrupa piyasalarına yakın performans sergilediğini belirtti. 2-3 yıl öncesine kadar Polonya ile Türkiye’nin aynı düzeyde olduğunu belirten Ash, Avrupa’da yer alan ülkelerin %1 ve %2 oranlarındaki borçlanma maliyeti nedeniyle kurumsal yatırımcılar tarafından daha fazla tercih edildiğini bildirdi. Ash “Borçlanma maliyeti Türkiye’de %10’lara ulaşıyor. Oysa çok daha iyi durumda olma potansiyeline sahip” dedi. Gayrimenkul sektörü cazip Siyahkalem’in Zekeriyaköy’deki KÖY satış ofisinde düzenlediği “Gelişen Piyasalar İçinde Türkiye’nin Yeri” başlıklı sohbet toplantısına katılan Timothy Ash, Türkiye ekonomisinin geleceği açısından için ortamın çok olumlu olduğunu belirtti. Yabancılar için İstanbul’un gayrimenkul yatırımı açısından cazibesini korumasını, İstanbul’un tarihi, kültürel ve doğal güzelliklerine bağlayan Timothy Ash, “Türk lirasının ucuz olduğu düşünüldüğünde bu son derece akıllı bir yatırım aracı” dedi. Yatırım politikaları konusunda İngiltere, ABD ve diğer Batılı hükümetlere danışmanlık da yapan Ash “Türkiye’nin uzun vadede umut veren bir ülke olduğunu söyleyerek şu değerlendirmeyi yaptı: Genç nüfus dinamizm getiriyor “Türkiye’de güvenlik ve iç politika ile ilgili mevcut riskler var. Ancak son derece olumlu gelişmeler de var. Kamu finansmanında da olumlu gelişmeler var. Kamu borcu hedefi düşük seyrediyor. Güçlü ve dayanıklı bir bankacılık sektörü var. İş yanlısı girişimcilik ruhu başka ülkelerde görmediğimiz kadar yüksek. Girişimciler, son derece zorlayıcı jeopolitik ortamlara rağmen hala çalışmak, iş yapmak istiyorlar. Güney Afrika ile Türkiye’yi karşılaştırırsak Güney Afrika’da da siyasi lidere karşı eleştiriler var. Ama işsizlik çok büyük, alt yapı yatırımı yok, eğitime yatırım yapılmıyor. Oysa Türkiye’de alt yapı yatırımları var. İşsizlikle mücadele ediliyor. Bu dinamizm inanılmaz. Açıklaması da kolay değil ama ben bunu genç nüfusa bağlıyorum. Tabi ki hükümetin atması gereken adımlar var. Vergi sistemi, eğitim, bürokrasi gibi konularda önemli adımlar atılması gerekiyor, seçimlerden sonra Davutoğlu yeni yapısal reformlar yapılacağını açıkladı. Bu iyi görünüyor. Söylenmesi gereken her şeyi söylemişler. Eğer o programda söz edilenler uygulanırsa, Türkiye’de uzun vadede olumlu gelişmeler olacak.” Riskler yeni fırsatlar oluşturuyor Türkiye’nin jeopolitik risklerle de karşı karşıya olduğunu belirten Timothy Ash, bu risklerin yeni fırsatlar da oluşturduğunu belirtti. Ash “Rusya ile ilişkilerdeki zorluklar, Türkiye’nin yönünü değiştirmesi gibi fırsatlar oluşturuyor. AB zirvesini düşünün. 6 ay önce böyle bir zirve gerçekleşmesi bile hayal edilemezdi. Rusya ile ilişkiler ve Suriye’deki zorluklar, Türkiye’nin yeniden AB’ye dönmesine neden oldu. Kıbrıs Barış Antlaşması 6 ay önce konuşulmuyordu bile ama Rusya’nın müdahalesinden sonra herkes Kıbrıs’taki barışa odaklandı. Eğer sağlanırsa Türkiye için son derece iyi olur. Bir yandan da İsrail’le ilişkilerin iyi gitmesi son derece olumlu” dedi. Ash şunları söyledi: “Türkiye’nin büyümesinin bu yıl % 3 civarında olacağını düşünüyorum. İç talep biraz daha yavaş olacaktır. İç siyasi riskler söz konusuyken Türkler tüketim konusunda kendilerini yavaşlatıyorlar. Öte yandan% 3 büyümenin son derece iyi olduğunu düşünüyorum. Türkiye istikrarlı büyüyor Geçen sene büyüme oranı % 4’tü. Bu Avrupa’nın da en yüksek büyüme oranıydı. Gelişmekte olan ekonomilere de bakacak olursak, % 4’ün inanılmaz olduğunu düşünüyorum. Bu sene %2,5 veya % 3 olursa bu çok iyi bir rakam olacak. Bizler açısından en iyi büyüme istikrarlı büyümedir. Türkiye’de de bu istikrar var. Türkiye’nin en büyük baskı noktası cari acıktır. Bu sene petrol 40 dolara inerse bu cari açık için olumlu bir gelişme. Ama bu sene turizmin cari açığa getirdiği katkı eksik kalacak. Ben cari açığın %3,5 olacağı beklentisindeyim. Tabi ki yüksek bir rakam daha iyi olabilirdi ama kademeli olarak iyileşeceğini düşünüyorum. Enflasyonla ilgili genel görüşten farklı düşünüyorum. Merkez bankasının hedeflerine ulaşamayacağını düşünsem de, sene sonunda % 7 gibi bir enflasyon olacağını sanıyorum. Bu gerçekleşirse bu da gerçek bir başarı olacak. Doların da yakın vadede 2,8 olacağı düşüncesindeyim. Çin’in riskleri bitmedi “Çin’le başlayayım. Çin ekonomisi büyük zorluklarla karşı karşıya bulunuyor. Çin, hızlı biçimde yavaşlayan ekonomiyi yönetmek zorunda. Bu durumun daha büyük bir kriz doğmadan yönetebileceğini düşünmek hayal olur. Böyle geçiş dönemlerinde mutlaka bir düzeltmeye ihtiyaç duyulur. Böyle bir düzeltmenin er ya da geç yaşanacağını düşünüyorum. Bu bir yıl sonra ya da iki yıl sonra olabilir ama mutlaka olacak. Çin’in durumu küresel projeleri etkilemeye devam edecek. Çin’le ilgili bütün riskler bitti diyemeyeceğiz. ABD seçimler sürpriz oluşturabilir. ABD ekonomisi, toparlanıyor gibi gözükse de hala bir takım finansal zorluklar var. Bu yüzden ABD merkez bankası son derece temkinli. FED’in verdiği bütün kararlarda Çin’in durumu da göz önüne alınıyor. Ayrıca seçimler var. Seçimler büyük bir sürprize yol açabilir. Biliyorsunuz bir Donald Trump faktörü var.” Ash, AB ülkelerinin hemen tümünün ekonomisinde olumlu gelişmeler yaşandığını belirtti. Avrupa Komisyonu’nun şubat ayında yayımladığı rapora dikkat çekerek, Avrupa Birliği’nin 28 ülkesinden Yunanistan hariç hepsinin bir büyüme kaydettiğini, Yunanistan’ın da 2016’da büyüme kaydetmesinin beklendiğini söyledi. Avrupa’da asıl risk siyaset Ash şöyle devam etti: “AB’nin 28 üyesinde de işsizlik oranının düşmesi bekleniyor. Bütün ülkelerde, kamu sektörü borcunun gayri safi milli hasılaya oranı açısından bir istikrara dönüşme durumu var. Bütün ülkelerde bütçe açıkları azalıyor. Bunun için Avrupa’daki asıl risk siyaset. 2. Dünya savaşından bu yana gördüğümüz en kötü siyasi tablo ile karşı karşıyayız aslında. Biliyorsunuz İngiltere’de referandum söz konusu. İngiltere’nin AB’den ayrılması % 50 ihtimal. Bu gerçekleşirse İngiltere AB’den ayrılırsa İskoç milliyetçileri bir referanduma gidip Birleşik Krallıktan ayrılacaklar. Hali hazırda son derece olumsuz gelişmeler var. Aşırı sağ ve aşırı sola gidişler Avrupa için olumsuz. Ama bütün bu siyasi risklere rağmen piyasalarda olumlu gidiş var. Avrupa için önümüzdeki dönemde en önemli konu istihdam oluşturmuş olacak. Hem Avrupa’nın yerel halkı hem göçmenler için istihdam oluşturmak gerekecek. |
Anahtar Kelimeler: