Print Al |
Abdülhakim Arvas Züheyr bin Ebû Sülma'nın oğlu Ka'b, babası gibi ünlü bir şairdir. Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) İslamiyet'i tebliğ etmeye başladığı günlerde Ka'b, kendisine sormadan Müslüman olan kardeşine çok kızmış ve sert bir mektup yazmıştır. Mektupta hem kardeşine hem de Müslümanlara sataşan beyitler yer alır. Uzun bir murakabeden sonra Müslüman olmaya karar veren Ka'b, Medine'ye gider. Fahr-i âleme hitaben yazdığı "Bâ-net Suâdü" [sevgili uzaklaştı] mısrası ile başlayan kasideyi okur. Server-i kainat efendimiz kasideyi çok beğenirler, üzerlerindeki hırkalarını (bürde) çıkarır ve Ka'b'ın omzuna bırakırlar. İşte bu yüzden zikrolunan şiir, "Kaside-i Bürde" olarak anılagelir. YILLARCA MUHAFAZA EDİLDİ Peygamberimizin hediye ettiği bu hırka, Hazret-i Muaviye tarafından Kâ'b bin Züheyr hazretlerinin vârislerinden satın alınır. Zamanla Emevilere, Abbasîlere geçer. Mısır'ın fethinde Mekke Şerifi tarafından diğer kutsal emanetler ile birlikte Yavuz Sultan Selim Han'a teslim edilir. Yavuz Sultan Selim Han, İstanbul'a getirdiği mübarek emanetleri, Topkapı Sarayı'nın Enderun denilen iç avlusundaki has odaya yerleştirir. Fatih Sultan Mehmet devrinde inşa edilen has oda, padişahların makam odasıdır; devlet işleri burada görülür, ibadetler burada yapılır. Osmanlı hükümdarları, resmi protokol olarak her ramazan ayının on beşinde Hırka-i Saâdet Dairesine gelir, özel merasimle bu hırkayı ziyaret eder. Ardından saray kadınları ve halk ziyarette bulunur. Padişahların Hırka-i Şerifi ziyaretleri dolayısıyla Hırka-i Saâdet Alayı düzenlenirdi. Saray teşkilatına göre; Hırka-i Saâdet'in baş muhafızı ve hizmetkârı hükümdardır. Hırka-i Saâdet Dâiresinde 1518'den 1924 tarihine kadar dört yüz altı seneden fazla aralıksız Kur'ân-ı kerîm okunur. Saltanatın kaldırılmasından sonra 1924'te Topkapı Sarayı'nın müze olarak halkın ziyaretine açılmasına karar verilir. Emânetler, 1962 yılında halkın ziyaretine açılır. 1980 yılında odada Kur'an-ı kerim okunmasına karar verilir ancak sonra bu uygulamaya son verilir, 1991'de yeniden başlar. 1996'dan beri de 24 saat kesintisiz Kur'an-ı kerim okunmaktadır. ZİYARET MİRASİMİ Padişah, ramazanın 15. gecesi Topkapı Sarayı'ndaki Hırka-i Saâdet dairesine gelir. Tülbent ağası, altmış kadar tülbent, sünger ve gülsuyu dolu gümüş kapları buraya getirir. Padişah, sandukanın bulunduğu gümüş şebekeyi bizzat silerek temizler. Her yer pırıl pırıl temizlenerek ödağacı yakılmak suretiyle ıtırlanır. Padişah, sadece kendinde bulunan altın anahtarla sandukayı açar, işlemeli atlas bohçadan Hırka-i Saâdet'i çıkarır. Başta padişah olmak üzere, davetliler, sağ omuzlarına koydukları tülbent üzerinden hırkayı öperler. Hem hırka zedelenmez, hem de tülbentler hatıra kalır. Has oda ağaları da yüksek sesle Kur'an-ı kerim okurlar. Merasim bitince, padişah, Hırka-i Saâdet'i tekrar sandukaya yerleştirir. Vahideddin Han Abdülhakim Efendi ile huzurda... Sultan Vahideddin Han, ramazanda Hırka-i Saâdet ziyareti için Seyyid Abdülhakim Efendi'yi davet eder. Bu vakanın devamını hizmetlerini gören Şakir Efendi şöyle nakleder: "Sultan, tam Hırka-i Saâdet'in bulunduğu odanın kapısına gelince, 'Abdülhakim Efendi nerede?' diye sordu. Oradaki kalabalık birbirlerine bakıştı. Arkaya doğru haber verdiler. Abdülhakim Efendi, 'Benim ismim Abdülhakim' deyince, 'Sultan sizi istiyor' deyip, hemen yol açtılar. Sultan kendilerini bekleyip yan yana Hırka-i Saâdet'in bulunduğu odaya girdiler. Beraberce ziyaret ettiler. Çıkışta Sultan, bereket sayarak orada olanlara birer mendil, ona ise iki mendil hediye etti. Ben dış kapıda Efendi'yi bekliyordum. Geldiler, 'Sultan herkese bir mendil verdi, bana iki tane... Birisi senindir' dediler." |
Kaynak: , Link : www.turkiyegazetesi.com.tr/ramazan/285045.aspx
Anahtar Kelimeler: