Print Al |
Girişimcilik Türkiye için çok önemli. Ekonominin motor gücünün girişimciler olduğu ve ülkemizde girişimcilere çok ihtiyaç duyulduğu her platformda dile getiriliyor. Dünyanın farklı ülkelerinde de ticeretin işleyişine baktığımızda aynı durum göze çarpıyor. Dijital teknolojilerin gelişmesiyle, günümüzde bilgi artık her yerde... Peki ülkemizde girişimcilik ne boyutta ve parlak iş fikirleri olan girişimciler neler yapmalır? Yönetim Danışmanı Vedat Kunt, ülkemizdeki girişimci profilini çıkararak, önerilerde bulundu. Türkiye'deki girişimcilik yapısı hakkında değerlendirme yaparak sözlerine başlayan Kunt, girişimciliğin tüm dünya için çok önemli olduğunu belirterek şöyle konuştu: "Refah düzeyi arttığında iki noktaya geliyorsunuz. Birincisi, bu refah girişimciliği destekler noktaya geliyor. Diğerinde ise, insanlar rahatlıyor, sosyal güvenceleri oluyor, kazandıkları para, birikimler yeterli oluyor ve tembelleşerek risk almamaya başlıyorlar. Bunu Avrupa'da ve Japonya'da çok iyi görebiliyorsunuz. Avrupa'nın kuzey ve ortasındaki ülkelerde nüfusun yaşlanmasıyla yeni nesil risk almamaya başladı, girişimcilik azaldı. Bu önemli bir tehlike, çünkü girişimcilik özellikle küçük ve orta ölçekli işletmelerin arkasındaki en önemli motor." Bilişim İtici Güç Türkiye'de son 10-15 yıl içinde girişimcilik bilincinin artığını anlatan Kunt, "Girişimci sayısı artıyor, daha eğitimli ve bilinçli girişimciler iş kurmaya başlıyor. Diğer yandan develetin girişimciye olan bakışı değişiyor, devlet bunu desteklemeye başlıyor" dedi. Özellikle yazılım söktöründe küçük yatırımlarla büyük kazançlar sağlama fırsatlarının girişimciler için itici bir güç oluşturduğunu belirten Kunt, "Eskiden iş kurmayı risk olarak gören bir anlayış vardı. Bu algı değişmeye başladı, çünkü kendi işini kuran kişilerin işlerini büyüterek para kazanıp zengin oldukları görülmeye başlandı. Özellikle yazılım sektöründe küçük yatırımlarla, bir tane bilgisayarla başlayarak bugün milyar dolarlık firma sahibi olanları görüyoruz. Bu da söktörde girişimciliği artırıyor. Bu doğrultuda 'girişimcilikte desteklenecek konuların başında bilişim geliyor' diyebiliriz. Hindistan ve İsrail örneği önümüzde... Milyar dolarlık piyasa değerleri olan sosyal paylaşım ağları kuruluyor. Bunların maliyeti ilk çıkış noktasında çok çok düşük, sadece yazılım maliyeti. Düşünce maliyeti var, o fikri bulmak. Bizde düşünce var ama tabii bunu büyütüp yayacak fikirleri bulmak lazım. Burada devlet ve üniversitelere büyük rol düşüyor, fikirlerin yeşerebileceği ortamları yaratmak, onlara destek, koçluk sağlamak lazım. Diğer taraftan bir sanayi işletmesi düşünün, ürün üreteceksiniz. Başlangıç maliyeti, yer, makina, çalışan... Bunun altına herkes giremez. Dolayısıyla özellikle sanayi ürünlerinde girişimcilik, yine büyük şirketlere düşüyor" dedi. Bir çok kez girişimcilere eğitimler verdiğini belirten Kunt, "Girişimcilerin hayallerinin arkasından gitmeleri lazım" dedi ve ekledi: "Bunun dışında en çok yapmaktan hoşlandıkları ve özellikle gençlik çağlarındaki hobilerinin üzerinden gitmelerini öneririm. Çünkü o girişimciyi teşvik eder, tekrar o hayallerine geri döndürecek bir çıkış noktası olur." Dünya Değişiyor, Türkiye de Değişiyor Cumhuriyet öncesi dönemde de Türk insanının iş olarak girişimcilikten çok, özellikle sanayi ve ticaret alanlarına yöneldiğini belirten Kunt, "Cumhuriyetin ilk yıllarında bir patlama yaşadık ama ondan sonraki dönemde daha çok masa başı devlet işlerinde garanti maaş almayı seçen bir ülkeydik, fakat son 10 15 yıldır bu değişmeye başladı. Dünya değişiyor ve bunun dışıda kalamazdık. Türk girişimcilere bugün baktığımızda ticaret ve sanayide dünyanın her tarafındalar. Ben iş gereği çok geziyorum. Afrika'da, Hindistan'da, Güney Amerika'da, nereye gidersem her tarafta Türk girişimciler görüyorum. Bu yeterli mi, değil. Çünkü tüm dünya aynı durumda. Bizim bir önemli eksiğimiz yazma, çizme ve planlı çalışmayı çok sevmiyoruz. Bunun gelişmesi lazım. Ancak fırsatları görme, yakalama ve bunun üzerine gitmede, yani girişimciliğin girişkenlik kısmında gayet iyiyiz. Bu genlerimizde var herhalde. Bir de yabancı dil eksikliğimiz önemli zaaflarımızdan biri. Kültürünü anlamadan iş yapabilme şansınız yok" dedi. Girişim fikrinin finansmanı konusuna da değinen Kunt, son yıllarda özellikle KOSGEB'in bu konuda ciddi bir atılım yaptığını söylüyor. "Girişimciler KOSGEB kaynaklarından belli ölçüde finansmanı karşılayabilir. Bunun dışında üstüne gidicekleri çok fazla kaynak yok. Bazen AB kaynaklı bir takım projelerde bunlar oluyor, daha çok alabilecekleri temel eğitim ve danışmanlık oluyor. İş kurmak için bir melek yatırımcıdan ya da girişim sermayesinden sağlanabilecek fonlar kısıtlı" diyen Kunt, "Sıfır noktasında, yani fikir aşamasında ancak eş dost akraba ya da KOSGEB kaynaklarından faydalanabilirler. Burada bile ciddi bir para bulunabileceğini zannediyorum. KOSGEB'in ciddi yardımları var. Bunun için bir takım eğitimler almanız gerekiyor. Sonrasında iş planınızı onaylatıyorsunuz ve 27 bin liraya kadar hibe alabiliyorsunuz" dedi. Türkiye'de bir türlü gelişmeyen risk sermayesi konusunda bir kaç tane öne çıkan firma olduğunu, bu firmanın da çok karlı, belli bir noktaya gelmiş, gelecek vaadeden şirketlere yatırım yaptıklarını anlatan Kunt, "Girişim sermayesi çerçevesinde çalışanlar da şirkete ortak olup, aynı zamanda şirketin yönetimine de destek sağlayarak, şirketi büyütüp daha sonra girişim sermayesi ya tamamını alıyor, ya da büyütüp 3'üncü yerlere satıyor veya aradaki karıyla birlikte ilk girişimciye devrediyor" dedi. Aile Şirketleri Aile şirketlerinin kurumallaşamaması konusunda da sorlarımızı yanıtlayan Kunt, bunun tüm dünyanın sorunu olduğunu, istatistiklere göre 3'üncü nesle geçen aile şirketlerinin sayısının yüzde 3 olduğunu belirterek şöyle konuştu: "Yüzde 95'in üzerindeki şirket 3. nesle geçmeden ya kapanıyor, ya da başka ellere geçiyor. Bunun tek bir sihirli formülü yok. Sadece şunu iyi algılamak gerekiyor, şirketleri kuranlar, büyütenler daha sonraki nesillere verenler çocuklarını vermiş gibi oluyorr. Büyüttükleri çocuklarını sanki evlendirip evden dışarı çıkarıyormuş gibi düşünüyorlar. Bu algının değişmesi lazım, aslında böyle değil. Siz onun bir parçasısınız ve o yaşayacak, devam edecek. Böyle algılamak lazım, doğacak, büyüyecek ve belli bir seviyeden sonra, başka kişiler yönetecek." Ülkemizde şubesi olmayan ve bununla övünen bir çok şirket var. Oysa uluslararası zincirlerde ise tam tersi bir durum söz konusu... "Bu pazarlama taktiği" diyen Kunt, "Büyümek her zaman çok iyi olmayabilir. Türkiye'de de çok büyüyen gıda zincirleri var. Ama herkes böyle olacak diye bir şey yok. Tek dükkanla kalıp özgün tat ve yerinizle çok başarılı olabilirsiniz. Bu girişimcinin seçimine kalmış. Ama şu kesin, Türkiye bu tipte başarılı zincir modellerini geliştirmek zorunda" dedi. Bilgi Artık Her Yere Ulaşıyor Teknolojideki değişim şirketleri de etkiledi. 'Bilgi çağındaki bu teknolojik dönüşümde özellikle KOBİ'ler kendilerini nasıl konumlandırmalı' diye sorduğumuz Kunt, "Zaten yasal olarak bir web sitesi olmak zorunda, bir takım bilgileri paylaşmak zorunda firmalar. Kanun zoruyla bir şeyi yaparsınız, esas bunu bilinçli yapabilmek çok önemli. Bu sistemin dışında kalmak gibi bir durum yok artık. Bununla yaşayacaksınız ve kendinizi tanıtmanız, tedariğinizi pazarlamanızı yapmanız bilgiye ulaşmanız, analiz etmeniz de hep bu platformun üzerinde olmak zorunda. Bu maliyetleri de düşürüyor, iş yapma şeklinizi de değiştiriyor. Bilgiye ulaştığınız zaman kendi ürün ve hizmetinizi daha iyi satma şansınız var. Bugün artık pazarlama olarak gidilemeyen, ürün tanıtılmayan köy kasaba kalmadı. Bilgi her yere ulaşıyor. Ne satarsanız satın, mobil teknolojileri sanal ağları internet üzerindeki herhangi bir platformu kullanmak zorundasınız" dedi. Motive Etmek Dünyanın En Zor İşi Teknolojinin gelişmesi ve tüketici beklentilerinin yükselmesinin rekabeti de artırdığına dikkat çeken Kunt, "Artık kapalı pazar kalmadı. Afrikalı, Çinli, Rus sizin pazarınızda gelip rekabet ediyor. Dolayısıyla siz onlardan daha iyi olmak, teknolojiyi daha iyi kullanmak, bilgiyi takip etmek zorundasınız. İnsan kaynağını iyi kullanmak zorundayız çünkü inovasyonu yapacak olan, ürünü farklılaştıracak olan çalıştırdığınız insan. İnsan kalitesi yüksek olduğunda her şeyi yapabilirsiniz. Makinanın düğmesine bastığınızda makine çalışır, insanda basacak bir düğme yok. Çalışanları motive etmek dünyadaki en zor iş, insan da dünyadaki en değerli kaynak. İnsanları yetiştirmek, eğitmek, yönlendinmek, kalitesini yükseltmek zorundayız. Benim için hiç bir zaman değişmeyen tek en önemli sorun eğitim. Eğitim kalitesini ve seviyesini yükseltmek, yaratıcı dinamik bir genç nesli ortaya çıkartmak zorundayız" dedi. |
Kaynak: Girişim Haber , Link : http://www.girisimhaber.com/post/2012/09/19/Ulkemizdeki-Girisimcilerin-En-Buyuk-Eksigi-Planli-Calisma.aspx#.UFsTR1Emz8k
Anahtar Kelimeler: