Print Al |
ECB, borç krizini sona erdirecek bir program açıklamadı ama piyasaların geldiği noktada hiçbir haberin değeri kalmadı; olumlu ya da olumsuz gelen her haber borsaları biraz daha yükseltiyor. Geçen hafta gündemin merkezinde ECB'nin açıkladığı tahvil alımı yer aldı. ECB Başkanı Mario Draghi "sınırsız" tahvil alımı yapacaklarına dair bir hava yaşatmıştı. Gerçekten de açıklamalarda "sınırsız" alım vurgusunu yaptı ama alımlar sınırlı olacak. 3 yıl vadeye kadar olan kısa vadeli tahviller ikincil piyasadan alınacak, daha önemlisi ECB, tahvil alımı karşılığında verdiği parayı repo ihaleleri yoluyla sürekli olarak piyasadan çekecek (sterilize edecek). Almanya Merkez Bankası'nın (Bundesbank) karşı çıkması doğrudan para basılmasının önüne geçti, ECB önüne gelen her tahvili durmaksızın alacağı bir program açıklayamadı. Verilen paranın geri çekilmesi de çok kolay bir iş değil, kontrol kaybedilebilir, bununla birlikte ECB bu alımları en üst düzeydeki yönetim kadrosuyla işlemleri takip edecek. Özetle Bundesbank tahvil alımlarını tamamen engelleyemedi ama önemli sınırlamalar getirdi. Bundesbank Başkanı Jens Weidmann, uygulama sırasındaki kontrolde baskın olmayı sürdürürse tahvil alımları "sınırlı" kalabilir. Ayrıca tahvil alım programı başarılı olsa ve ülkeler düşük faizle borçlanabilse bile vade sürekli kısalacak. Zamanla İspanya'nın bir trilyon euro, İtalya'nın iki trilyon euro tutarında olan borç stoku ortalama bir yıl vadede dönmeye başlayacak. Örneğin iki yıl sonra iki ülke her ay toplam 150 - 200 milyar euro borçlanmak durumunda kalabilir. Bu sürdürülebilir bir politika değil ancak ECB belki birkaç hafta belki birkaç ay zaman kazanmış oldu. İspanya için kalem kırıldı Draghi basın toplantısında "can alıcı" bir noktaya değindi. Bu programdan yararlanacak ülkenin sadece AB'nin değil IMF'nin de kontrolü altına girmesi gerekiyor. Programdan yararlanması beklenen İspanya'nın bu duruma direnip direnmeyeceği belirsizliğini koruyor. Konuşulan senaryoya göre İspanya ayın 15'ine kadar koşulları kabul edip yardım başvurusunda bulunacak. Dört ay önce, İspanya Başkanı Mariano Rajoy telefonda maliye bakanına "İspanya Uganda değil" diyerek, AB'nin baskıları karşısında direnmesini istemişti. İspanya'nın bu kadar kolay Uganda olmayı kabul edeceğine dair henüz bir işaret yok. İspanya sert bütçe tedbirlerini içeren bir paketi kabul ederse Uganda olmasa bile yeni bir Yunanistan olacağı açıkça gözüküyor. İşin içine IMF de girince İspanyol halkına yeni önlemleri kabul ettirmek çok daha zor olacak. Fed para basar mı? Çarşamba günü yapılacak ABD Merkez Bankası (Fed) toplantısı öncesinde piyasaların "para açlığı" yeniden tırmandı. ABD'de son dönemde bazı veriler kötü, diğerleri de görece iyi geliyor. Temmuz ayı işsizlik verisi beklenenden biraz daha iyi gelmişti, ağustos ayı verisi biraz kötü geldi: Tarımdışı istihdam artışı beklenenin altında kaldı ama işsizlik oranı "şaşırtıcı" biçimde yüzde 8,3'den 8,1'e düştü. Bunda istihdam artışı değil, toplam işgücünün aniden 368 bin kişi birden azalması etkili oldu. Fed Başkanı Ben Bernanke geçen ayki toplantı sonrasında işsizlik verilerine bakarak karar vereceklerini söylemişti. Fed, işsizlik oranı düştüğü, bazı ekonomik veriler iyi geldiği için beklemeyi tercih edebilir ya da durum kötüye gidiyor yargısıyla yeni bir tahvil alım programını başlatabilir. İki seçenek de mümkün ama ABD başkanlık seçimine sekiz hafta kala Fed'in pas geçme ihtimali daha yüksek gözüküyor. Cumhuriyetçi Parti para basılmasına karşı. Fed ne yönde karar alırsa alsın bu siyasi bir karar olacak. Önümüzdeki haftanın iki önemli gündemi daha var. Almanya Anayasa Mahkemesi, kurtarma fonları hakkındaki ön kararını açıklayacak. Yürürlüğü durdurma kararı Avrupa'da büyük bir kaosa neden olur. Mahkemenin yürürlüğü durdurması beklenmiyor ama bazı maddelerin anayasaya aykırı olduğu, düzenlenmesi gerektiği yönünde bir karar çıkabilir. Hollanda'daki çarşamba günü yapılacak seçimlerden çıkacak hükümet de Avrupa'nın kaderinde belirleyici rol oynayacak. Küresel piyasalar önümüzdeki haftayı aşmayı başarsa da dünyayı önemli bir gündem daha bekliyor: İsrail İran'a saldıracak mı? Saldırırsa bu ne zaman olacak? Son 10 gündeki gelişmeler ekim ayı ortasına kadar bir saldırı olasılığını artırdı. Gerçekleşirse kötü haberlerin en kötüsü bu olacak. |
Kaynak: İşte İnsan , Link : http://www.isteinsan.com.tr/yazarlar/83423.html
Anahtar Kelimeler: