Bugün: 23 Kasım 2024 Cumartesi
Favorilerime Ekle | Künye | Reklam
Ana Sayfa | YH Gündem
Print Al

Yeniçerilerden gelen gelenek ”Akide Şekeri”

16 Ağustos 2012 Perşembe::

En çok hangi şekeri seversiniz? Yoksa çikolatayı mı tercih edersiniz? Fındıklı veya fıstıklı çikolatalar, lokumlar, şekerler… Seçim yapmak öyle zor ki… Ama eskiden beri vazgeçilemeyen bir tatlı var. Hangisi mi? Tabi ki akide şekeri…

Yazı Boyutu : A A A A

Pek çok büyüğün bildiği ve çocukluklarına ait bir şeyden bahsediyoruz aslında… Hangisine sorsak akide şekerinin yeri onlar için ayrıdır. Bazılarının en sevdiği naneliyken bazılarının en sevdiği tarçınlı olanıdır. Çocukluklarında mutlaka arkadaşlarıyla paylaşarak yemişlerdir akide şekerlerini. Bu arada kendi aralarında da “Senin en sevdiğin hangisi?” diye sormuşlardır mutlaka.

Günümüzde de hala üretilen ve sevilerek tüketilen bir şeker; akide şekeri. Üstelik sağlık açısından bakarsak herkesin şekere ihtiyacı var. (şeker hastaları –diyabeti olanlar- hariç tabi) Ama büyüklerimiz de dahil onlara “Akide şekerine neden bu isim verilmiş?” diye soracak olsak, bilebilirler mi acaba?

Akide şekeri; başlı başına tarih kokan bir şeker, ama bilinenin aksine bu şekeri Türkler değil, Osmanlı döneminde ki yeniçeriler bulmuşlar. Bilindiği gibi yeniçeriler; Osmanlı İmparatorluğunun bulunduğu bölgelerde ki Hristiyan ailelerin çocukları. Küçük yaşta aileleri ile anlaşılarak alınan bu çocuklar saraya getirilir, Müslüman olarak yetiştirilirken yeteneklerine göre ayrılır, eğitim alırlardı. Buna devşirme denirdi. Tarihe bakıldığında devşirme olarak yetişen büyük ve önemli pek çok önemli devlet adamı da var.

Akide ile ağızlar tatlanır

Yeniçeriler de devşirmedir. Çocukluktan itibaren asker olarak yetiştirilmişler ve Osmanlı Ordusunun paralı askerleridirler. Akidenin nereden geldiğine gelince… “Akit” kelimesinden gelen bir sözcüktür “Akide”. Yapışma yani bağlılık anlamındadır. Devlet adamlarına sunulan bu şeker yeniçerilerin bağlılığını gösterdiği için “akide şekeri” olarak anılmaya başlanmış. “Akit”in anlamına gelince; eski dilde sözleşme anlamına gelir.

Padişah her üç ayda bir yeniçerilere ulufe denilen maaşlarını dağıtırdı. Bunun için önce saraya gelen yeniçeri ağasına bir kase içinde çorba ikram edilirdi. Eğer yeniçeri ağası bu çorbayı içerse padişah bir sorun olmadığını anlar o zamanda yeniçerilere ulufeleri dağıtılırdı ama yeniçeri ağası ya çorbayı içmezse… İşte o zaman bir sorun var demekti… Bunun üzerine padişah ulufe dağıtmaz, sorunun ne olduğunu dinlerdi. Eğer sorun çözülürse çözülürdü ama çözülemezse yeniçeriler “kazan kaldırırlar” yani isyan çıkarırlardı. “Neden sadece isyan çıkardı denmiyor?” dediğinizi duyar gibiyim. İşte burada ortaya akide şekeri çıkıyor. Nasıl mı?

Şöyle; eğer yeniçeri ağası çorbasını içerse bir sorun yok demekti. Padişah yeniçerilere ulufelerini dağıtırdı ve yeniçeri ocağında ki yeniçeriler ocakta ki (kaldıkları bir çeşit kışla) bahçelerine büyük kazanlar kurar, şekerlerle çeşitli baharatları karıştırıp kaynatır bir çeşit şeker üretirlerdi. İşte yapılan bu şekere “Akit Şekeri” yani akide şekeri denirdi. Bu şeker sayesinde anlaşılan şey; “Bir sorun yok, sözleşme yenilendi, her şey tatlıya bağlandı.” Demekti. Muhzır ağa, Asesbaşı Ağa ya da Kul Kethüdası tarafından tabaklar içinde şekerler sunulurdu. Bu, askerlerin bir şikayetlerinin bulunmadığına kanıttı. Dolayısıyla şeker tabaklarının divana getirilmesi herkesi rahatlatırdı. Ancak daha sonraları Akide Şekeri, İstanbul şekercileri tarafından tarçın, karanfil, türlü baharat, zararsız boya ve koku maddeleri katılarak değişik biçimlerde de üretilmeye başlandı.

Bağlılığın simgesi ‘’Akide’’

17. yüzyılda yaygınlaşan mevlit geleneğinde ise yine bir bağlılığı anlatıyordu akide. Müslümanların, Allah’a ve peygambere içten bağlılıklarını göstermek için kokulu şurup ve şerbetlerin yanında akide şekeri ikram edilmeye başlandı. 19. yüzyılın ortalarına doğru ise ağdanın mermer tezgah üzerinde çubuk biçimine getirilip, köşeli, yuvarlak şekillerde doğranması ile ‘Hacıbekir kesimi’ denen akide türü ortaya çıktı. (Bu arada Hacı Bekir’in akide şekeri İstanbul’un 100 Lezzeti isimli listenin 87. sırasında.)

Öyle ya da böyle kabul edilmesi gereken bir şey varsa o da şu ki; yeniçeriler sayesinde bize ait, tarih kokan bir şekere sahibiz, asırlardır üretip keyif ve afiyetle yiyoruz. Akide şekeri bu denli sevildiği sürece yemeye de devam edeceğiz. İyi, sağlıklı ve bol (akide) “şekerli” bayramlar.

Anahtar Kelimeler:

Yorumlar
Yorumlarınızı yazmak için tıklayın>>
Bu haber için henüz yorum yapılmamış.
Bu Kategorideki Diğer Haberler
İktibas Yazarlar

Namaz Vakitleri
İnsan Kaynakları
Şirket Kültürü
Kişisel Gelişim
Liderlik
İş Yönetimi
En Çok Okunanlar
En Çok Yorumlananlar
Künye | Bize Ulaşın | Gizlilik İlkeleri
Copyright ©2012 yonetimhaber.com | | info@yonetimhaber.com
Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz © 2011-2012, Tüm Hakları Saklıdır.