Print Al |
Rüzgar enerjisi ve risk çok sık yanyana gelmeyen kelimeler. Sonuçta söz konusu olan, 1500 yıl öncesinden beri su çıkarmak ve buğday öğütmek için kullanılan, yalın bir sisteme dayalı teknoloji. Öyle ki rüzgar santralı işletenler için sıklıkla “havadan para kazananlar” ifadesi de kullanılıyor. Başta Avrupa olmak üzere dünyanın dört bir yanında hızla yaygınlaşan rüzgar santrallarının nükleer, kömür ve hatta sudan elektrik üretenlerle kıyaslandığında oldukça basit sistemler olduğu doğru. Ancak işin içine girenler, bu eski ama yeni teknoloji konusunda aynı fikirde değil. Sürekli yenilenen rüzgar türbini teknolojisi ve daha önce enerji alanında faaliyet göstermeyen şirketlerin bir heves yatırıma girişmesi nedeniyle çeşitli sıkıntılar yaşanıyor. İsviçre merkezli gözetim, denetim, test ve belgelendirme hizmetleri veren SGS, kısa süre önce durumu fark ederek konuyla ilgilenmeye ve uzmanları bünyesinde toplamaya başlamış bir firma. Geçen ay bir toplantı için İstanbul’a gelen SGS İngiltere’nin Rüzgar Enerjisi İş Geliştirme Müdürü Jale Cairney, rüzgar santralı teknolojisini sürekli yenilenen ve değişen bilgisayarlara benzetiyor. Uzun yıllar türbin pazarında dünya lideri olan Danimarkalı Vestas için çalışan Cairney’e göre en önemli risk, teknik hataların geri alınmasının çok zor olması. “Bu anlamda rüzgar biraz nükleer santrala benziyor. Bir şeyi baştan yanlış yaparsanız milyonlarca dolar harcamadan telafi etmeniz neredeyse imkansız” diyen Cairney, yanlış yere dikilen kulelerin ya da yanlış türbin seçiminin ağır maliyetleri olduğunu; bir doğalgaz santralı ya da rafineride olduğu gibi tek bir parçayı değiştirerek bu hataların giderilemediğini belirtiyor. Rüzgar Enerjisi ve Su Santralları İşadamları Derneği (RESSİAD) Başkanı Tolga Bilgin, Türkiye’de giderek artan sayıda yatırımcının bu nedenle sıkıntı yaşadığını anlatıyor. Türkiye’nin en büyük rüzgar enerjisi üreticilerinden Bilgin Enerji Yatırım Holding’in Yönetim Kurulu Üyesi Bilgin, uzman şirketlere başvurmadan santral lisansı alan yatırımcıların yanlış ölçümler yaparak zarara uğradığını anlatıyor. Alman Rüzgar Enerjisi Enstitüsü (DEWI), Garrattasan (TK) gibi firmalardan uzmanların santral kurulacak sahada türbin yüksekliğine göre 50 metre veya daha üstünde bir, hatta iki yıl boyunca rüzgar ölçümü yaptığını anlatan Bilgin, bu sürecin sonunda hazırlanan rüzgar ölçüm raporunun finansman bulma konusunda da kilit önemde olduğunu vurguluyor. Bu şirketlerin raporlama hizmeti için toplam yatırımın binde biri gibi bir bütçe gerektiğini söyleyen Bilgin, “Aslında yatırım için ufak bir miktar ama baştan verildiği için bazı yatırımcılar imtina ediyor” diyor. SGS Türkiye’nin Endüstriyel Hizmetler Genel Müdürü Ahmet Çanakçı, “Türk insanının girişimci ruhu çok yüksek. Teknolojik olarak çok bilmediği konulara giriyorlar. Birinden duyuyor, ya da görüyorlar |
Kaynak: Fortuneturkey , Link : http://www.fortuneturkey.com/haberdetay.asp?news_id=365
Anahtar Kelimeler: