Print Al |
Boya, 20-30 yıl öncesine kadar bir temizlik malzemesi olarak değerlendiriliyordu. Ancak son yıllarda boya firmaları trendler yaratmak, insanların his dünyasını değiştirmek ve modayı teşvik etmek gibi misyonlar üstlendi. 20 yıl önceki “Renklere ve zevklere karışılmaz” sloganı terk edildi, “Moda renklere uymak gerek” düşüncesi yaygınlaştı. Tabii bu da tüketime yaradı. Boya sektörünün geneline baktığımızda Türkiye’de gelişmiş teknolojiyle üretim yapan şirket sayısı 20 civarında. Sayıları 700’ü bulan geleneksel imalatçılar ise teknolojik yeniliklere uzak işletmeler. Onlar da fiyat bazında rekabet ediyor. Sektörde yüzde 15-20 oranında kayıt dışı üretim mevcut. Yıllık boya üretiminin yaklaşık yüzde 80’i büyük ve orta ölçekli kuruluşlar, yüzde 20’si ise vernik ve tiner ağırlıklı olmak üzere küçük ölçekli kuruluşlar tarafından gerçekleştiriliyor. İnşaat boyalarının toplam boya tüketimi içindeki payı yüzde 60’ın üzerinde. Türkiye’de özellikle inşaat sektörü canlandıkça boya tüketimi de artıyor. Gelişmiş teknoloji elbette inşaat boyalarıyla sınırlı değil. Oto boyaları, mobilya, ahşap, tekne boyaları dikkate alındığında bu işin entegre bir faaliyet olduğu ortaya çıkıyor. Boya Sanayicileri Derneği (BOSAD) Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Faik Bitlis, 2009 verilerine göre Türkiye’nin Avrupa’nın altıncı boya üreticisi olduğunu vurguluyor. Toplam üretim kapasitesi yıllık yaklaşık 800 bin ton olan sektörde kapasite kullanım oranı yüzde 65 düzeyinde. Türk boya sanayisinin bu ölçek içinde dünya pazarlarından aldığı pay ise yüzde 2. 2009 yılını yüzde 9 büyüyerek kapatan Betek (Filli Boya), sektördeki genel durgunluğa rağmen başarı yakalayan markalardan biri. Bu başarının nedenlerini Filli Boya Genel Müdürü Tayfun Küçükoğlu, şöyle anlatıyor: “Sektöre inşaat alanındaki kaliteli mal ihtiyacını görerek girdik. Avrupalı en iyi markayı (Alman ortak Caparol) seçtik. Daha bir kilogram boya üretmeden ‘Sektörün lideri olacağız’ dedik. Eğitime dayanan bir programla hareket ettik. İlk su bazlı çevreci boya kavramını pazarla tanıştırdık. Yatırım yapmayı sürdürdük. Bu stratejiler sayesinde bugün pazarda ciddi fark yarattık.” Global krizi olumlu bir bilançoyla kapatan boya markalarından biri de Polisan. Polisan CEO’su Erol Mizrahi, hem ciroda hem de tonaj bazında büyüme sağladıklarını söylüyor. Mizrahi, ucuz boya peşinde olan tüketicinin 2009’da bu kategoriye değil de premium ürünlere yöneldiğini belirterek devam ediyor: “Tüketici ‘Artık üç kuruş fazla vereyim ama iyi bir boya kullanayım’ diye düşünmeye başladı. Bu müspet bir gelişme oldu.” Türk boya sektörü bugünkü gelişmişlik düzeyi ile başta AB olmak üzere yakın pazarlar dikkate alındığında gelişim düzeyi artan bir sektör olarak ortaya çıkıyor. Teknolojik yapısı ve üretim kapasitesi ile önemli bir bölgesel güç olma durumunda. Yıllık 2 milyar dolarlık sektörel bir katma değer yaratıyor ve direkt ve dolaylı istihdamla birlikte 200 bin kişilik bir işgücü alanını kapsıyor. Önümüzdeki dönemde ihracatın giderek önem kazanması da bekleniyor. Boya sektöründe giderek artan teknolojik yatırımlar sonucu Ar-Ge yatırımları da önem kazanıyor. Ar-Ge ve çevre yatırımlarının AB standartları çerçevesinde yükselmesi bekleniyor. Bu çerçevede, boya markaları farklı alanlara yatırım yapmaya yöneliyor. Filli Boya 2009 yılı içinde 30 milyon euro’luk yalıtım üretim tesislerini devreye sokarak bu girişimin başını çekti. En son teknolojiyle donatılan tam otomasyonlu Avrupa’nın da en büyük EPS ve yapı kimyasalları yatırımıyla marka şimdiden yabancı sermayenin de ilgisini çekiyor. Filli Boya bu tesisiyle ısı yalıtım sistemlerinin ısı yalıtım levhasından sıva yapıştırıcısına, son kart kaplamasından boyasına kadar tüm ana detayların üretimini tek tesiste yapıyor. Akzo Nobel ile ortak olan bir diğer boya şirketi Marshall ise 54 fabrikadan oluşan küresel ağ içinde yer alıyor. Akzonobel - Marshall Boya Genel Müdürü Dick Velings, Marshall olarak ilk önceliklerinin kanaldaki ortaklara para kazandırmak ve sağlam bir bilanço ile kârlılığı sürdürmek olduğunu söylüyor. Boyacıların sertifika alarak yurtdışında çalışmasını sağlayacak bir eğitim merkezini hayata geçirdiklerine değinen Velings, buradan mezun olanların Avrupa’da inşaatlarda çalıştıklarını, sektörde 50 bin boyacıya sertifika kazandırdıklarını belirtiyor. Tüketicinin boya tercihlerinde bugün dekorasyona katkı, dayanıklılık, kolay sürülme ve renk çeşidi belirleyicilik açısından ön plana çıkıyor. Ayrıca artan çevre bilinci nedeniyle çevresel etkileri azaltılmış boya ürünlerine ilgi artıyor. Bu kriterleri gözeten boya üreticilerinin önü açık. |
Kaynak: Fortuneturkey , Link : http://www.fortuneturkey.com/haberdetay.asp?news_id=607
Anahtar Kelimeler: