Print Al |
Geçmişten günümüze uzanan yolda her gencin hayalidir çok para kazanmak. Kimi için bu düşünce hayal olmaktan ileri gidemezken kimi için idealleri ete kemiğe büründürmektir. Bazıları için bu sürecin altın anahtarı soluksuzca koşmanın ürünüdür. Kimi içinse biraz şans ve doğru adım atmanın kombinasyonuyla açılan kapıların sihrini ellerinde görebilmektir. Ama bu iki düşüncenin tek ortak noktası “Nasıl” sorusuna cevap arayabilmektir. İşte tam bu noktada sorunsalları doğru adım atmanın birleşimiyle cevaplayan biri çıkıyor karşımıza; Baybars Altuntaş. Henüz üniversite üçüncü sınıf öğrencisiyken 1992 yılında Deulcom International’ı kuran Baybars Altuntaş, üniversite ikinci sınıfa geçince Türkiye Franchising Derneği’nin kuruluşunu yaparak Türk ekonomi dünyasında çok ses getiren bir çalışmaya imza atar. Henüz üniversite öğrencisiyken geliştirdiği özgün eğitim modeli ile kuruluşunu yaptığı Deulcom International ‘Eurowards En Hızlı Gelişen 3.Türk Markası’ olarak ekonomi dünyasında yerini alır. Ona göre bu süreç, biraz şans ve doğru düşünüp doğru adımlar atmanın ürünü. Ticarete halı satarak başlar Baybars Altuntaş’ın ticaretle olan tanışıklığı lise yıllarına kadar uzanıyor. Altuntaş, o yıllarda çok istediği Kuleli Askeri Lisesi’ne gidemeyince Şehremini Lisesi’ne yazılır. Lise ikinci sınıfta Fındıkzade’deki bir halı dükkânının önünden geçerken mağaza elemanlarının bir turiste halı satmaya çalıştığını görür. İngilizcesi iyi olduğu için hemen devreye girer ve ticaretin ilk lokmasının tadına bu esnada bakar. Kendisi olaya şöyle devam ediyor: “Bu ilk satış, 25 bin marktı ve 2.500 mark komisyon verdiler. Sonra da bana ‘Akşamları gel, takıl. Sana her satışından yüzde 10 verelim’ dediler. 2.500 mark için üç ay çalışmak gerekiyordu. Ondan sonra Salı günleri Sultanahmet’e gidip, halı satmaya başladım. Çünkü salı günleri önemsiz gördüğüm dersler vardı. Artık hanutçuluk yapıyordum. Sultanahmet deneyimi uzun sürdü, ama bir süre sonra bıktım.” “Ticari yönüm üniversite hayatımı büyük ölçüde etkiledi.” Altuntaş, anne ve babası dahil tüm aile büyükleri memur olan bir ailede doğar ve büyür. Lise ikinci sınıftayken, İngilizcesini kullanarak başladığı işinden bir müddet sonra sıkılır ve gazete ilanıyla başvurduğu bir seyahat acentesine, ofis boy olarak müracaat eder. Çalışmaya başladığı bu şirkette, bir hafta sonra uçak bileti satışına geçer. Bu arada da üniversite sınavları sonuçlanır ve Boğaziçi Üniversitesi İngilizce Öğretmenliği’ni kazanır. Ancak ticaretten hiç vazgeçmez. Laleli’deki turizm acentesinde çalışırken, bir dergide okuduğu, Almanya’da düzenlenen franchising fuarıyla ilgili bir haber üzerine, 1991’de şirketin sahibi Hans Lang ile iletişim kurmaya çalışır. Büyük tereddütler neticesinde hayatını değiştirecek olan 25 kuruşluk faksı çeker. Bir hafta sonra Almanya franchising birliğinden olumlu cevap gelir. Altuntaş; “İşi bilmeyince o işi yapabileceğinize dair kanaatiniz çok yüksek oluyor. Risk analizi yapamıyorsunuz. İlk önce kaybedeceğimiz şeyin hesabını yapmamız gerekiyor. Benim kaybedeceğim bir şeyim yoktu ilk etapta ve ben ‘Varım’ dedim. ‘Ya sen öğrencisin, franchising sistemi kim sen kim?’ diyebilirdim ama demedim. Ne kaybedeceğimi düşündüm. İşin başlangıcı ne kaybederim sorusuyla başlıyor. Eğer kaybedecek bir şeyiniz yoksa aldığınız motivasyon çok yüksek olabiliyor. Korkmuyorsunuz. Sonucu düşünmeden faksı çektim.” Oldukça hareketli geçen ilk tanışma ve basın toplantısının ardından Türkiye’yi Almanya’da temsil etmek üzere ilk iş seyahatine çıkar. Döndüğünde Türkiye’de derneğinin kuruluşuna öncülük eder. Altı ay da genel sekreterliğini yapar. 400 Dolarlık Reklam ve Deulcom Bu sırada Turyap’ın sahibi Azim Sarıbay ile tanışır Altuntaş. Ona ‘Tarlabaşı binanızdan bir yer ayırın, tur operatörlüğü seminerleri verelim, çok para kazanırız’ şeklinde teklifte bulunur. Ancak Sarıbay, bu teklife soğuk bakar ve kimsenin katılmayacağını düşünür. Altuntaş ısrar edince de ‘Madem kendine güveniyorsun, parana göre bir ilan ver bakalım, kaç kişi arayacak gör’ der. Baybars Altuntaş şöyle devam ediyor sözlerine: “Benim 400 dolarım vardı ve Hürriyet’e 2 sütun 10 santimetre ‘Tur operatörü yetiştirme semineri’ ilanı verdim. Tarih 9 Şubat 1992’ydi. Pazar günü ofise gittim ve 72 kişi kayıt yaptırdı. 15 günde 14.400 Dolar tahsilât yaptım. O ilan benim girişimciliğimi başlattı. Bir ay sonra Deulcom Özel Eğitim Hizmetleri A.Ş.’yi kurdum, 2 ay sonra ilk elemanlarımı aldım ve ilk şubemi de İzmir’de açtım. Şimdi franchising Deulcom’larla birlikte, 700 civarında çalışanımız var, 5.000–7.000 arası sürekli öğrencimiz oluyor ve Deulcom’larda yaklaşık 10 milyon dolarlık toplam ciro dönüyor.” Şu anda ülke genelinde 8 ilde 13 şubede 38 farklı konuda eğitim kursları veren bir eğitim kurumunun sahibi olan Altuntaş, Mecidiyeköy’de sadece beyaz yakalılara özel bir VIP Eğitim Merkezi de kurar ve 10 milyon Dolar ciro yapan bir eğitim organizasyonuna dönüşür. Başarıları her gün çoğalır Aradan uzun yıllar geçer ve Altuntaş başarılarına her gün yenisini ekler. ‘Tur operatörü yetiştirme seminerleri’ni başlattıktan sonra bu seminerlerin sertifika altyapısını oluşturdu. Kurslarını çoğalttı. Yaşadığı bir takım olaylar onun Türk bürokrasisini çözmesine ve ilklerin adamı olmasına zemin hazırladı. Özel dil eğitimi ve meslek kurslarının Türkiye’deki öncülüğünü yapan Altuntaş ilerleyen dönemde Türkiye’nin ticaret gurusu oldu. Ülkemizde eğitimde fırsat eşitliğini sağlamak için yabancı dil ve kariyer eğitimlerini yayarak sektörlerin yetişmiş personel açığını kapatırken, bölgesel istihdam sürecine de önemli katkılar koymayı hedefliyor. Kurucusu olduğu ‘Deulcom International’ markasını dinamik yatırımcılarla beraber franchising sistemiyle tüm Türkiye’ye yayılma çalışmalarını bizzat yürütüyor. ABD Başkanı Barack Obama’nın 26–27 Nisan 2010 tarihlerinde Beyaz Saray’da düzenlediği ‘ABD Başkanlık Girişimciler Zirvesi’ için dünya çapında seçilen ve Başkan Obama tarafından davet edilen 150 girişimciden biri olur Altuntaş. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, ABD Başkanı Barack Obama’ya yazdığı mektubu götüren Altuntaş’ı, ABD Başkanı Barack Obama zirvenin açılış konuşmasını yapmadan önce bizzat kabul eder. Mektubu Altuntaş’tan alan Obama, zirvenin açılış konuşmasında Başbakan Erdoğan’a ve Türk Ulusuna bu mektup dolayısıyla teşekkür eder ve ikinci zirvenin Türkiye’de düzenleneceğini bildirir. CNN International’ın, söz konusu zirvenin değerlendirmesini 60 ülkeden 250 katılımcı arasında, Washington stüdyolarından canlı yayında sadece Baybars Altuntaş’la yapması, Türkiye için önemli bir tanıtım olur. “Pekmezi Kilis’te olanın sineği Bağdat’tan gelir” Sıfırdan başlayıp patron olmak ona göre iş yükünün doğru olmasıyla ilgili. Eğer doğru zaman diliminde doğru iş yüküyle piyasaya çıkılırsa elde edilemeyecek başı yok. Sıfırdan gelip patron olmanın sancılı sürecini eğlenceli üslubuyla anlatan Altuntaş’ın başarısının altında yatan nedenler oldukça açık. O, bu süreci altı kelimelik bir sözle açıklıyor; “ ‘Pekmezi Kilis’te olanın sineği Bağdat’tan gelir.’ Yani iş yükünüz doğruysa önünüzde millet kuyruk oluyor. Ben bunu yaşamış bir insanım. Kimse o ana kadar ve ondan sonra kalkıp da ‘Arkadaş sen kimsin, franchising ile ne ilgin var? Hangi franchising sisteminin başındasın’ demedi. Herkes bir tek şeye baktı aslında; bu iş fikri doğru bir iş fikri mi? Özellikle benim gibi cebinde parası olmayan girişimciler için gerçek bir sermeye olduğunu çok iyi biliyorum ve benim sırrım bu.” Girişimcilik ruhu onu bu günlere getirmiş ve alanında başarılı olmak isteyenlere önemli bir örnek oluyor |
Kaynak: Patrontürk , Link : Kaynak: http://www.patronturk.com/sifirdan-nasil-patron-olunur#ixzz1zb3hpFtq
Anahtar Kelimeler: