Bugün: 27 Kasım 2024 Çarşamba
Favorilerime Ekle | Künye | Reklam
Ana Sayfa | Yazarlar
Print Al
Oy Vermek Bir Kimlik Meselesidir



İnsanlar duygularıyla karar verirler ama mantıklı seçim yaptıklarını düşünürler. İnsanın yaptığı her seçim gibi oy verme davranışı da duygusaldır.

Birbirine zıt siyasi görüşteki iki insan, televizyonda aynı lideri izleyip farklı sonuca ulaşır. Birine göre lider haklı, diğerine göre haksızdır. Biri liderin söylediklerini doğru bulurken, diğeri yanlış der. Birine göre çok “mantıklı” olan liderin söylemi diğerine göre “boş söylemdir”.



Bu durum her iki taraf için de hayret vericidir. İnsan kendi mantığını kullanarak bir sonuca ulaştığında, aynı bilgiye sahip herkesin aynı sonuca ulaşacağını zanneder. Oysa insan davranışları böyle değildir. Eğer insanların inançları farklıysa, aynı bilgiye sahip olsalar bile farklı sonuca ulaşırlar. İnsan söz konusu olduğunda mantık, inancın emrindedir. Hangi inanaca sahip olursa olsun bu durum herkes için geçerlidir. Bu nedenle bir seçmen bir liderin bir davranışını skandal olarak değerlendirirken, diğeri liderin bu davranışını yüceltip, övgüler yağdırır.

Bu durum sadece bizim ülkemize özgü değildir. Amerika Birleşik Devletleri’nde yapılan bir araştırmada, Cumhuriyetçi başkan adayının yaptığı konuşmadaki somut mantık hatalarını kendi seçmenleri çok mantıklı ve inandırıcı bulmuşlardır. Benzer şekilde Demokrat adayın konuşmasındaki saçma ifadeleri kendi seçmenleri mantıklı bir zemine oturtarak anlatmışlardır. Her iki seçmen grubu da duyduklarını kendi inançlarını doğrulamak için kullanmışlardır. İnsan zihni objektif bir değerlendirme yapamaz. Peşin fikirleri doğrultusunda dinler, değerlendirir ve istediği sonuca ulaşır. Farklı siyasi görüşteki insanların birbirlerini ikna edememeleri bu nedenledir.

Seçmen bir kere inanınca, ne çelişki görür ne yanlış. Liderin yaptığı yanlışlar kendi seçmeninin zihninde mantıklı bir zemine oturur. Duygusal bağ kurmuş bir insan aksi yönde ne kadar bilgi olursa olsun kendi inancında ısrar eder. Verilerin, kanıtların, şahitlerin bu fikri değiştirmesi mümkün değildir.

Dünyanın bütün ülkelerindeki seçmenleri üçe ayırmak mümkündür. Birinci grup kendine yakın bulduğu liderle bağ kuran seçmendir. İkinci grup ise parti odaklı gruptur. Bu grubun kendi dünya görüşüne uygun olarak benimsediği bir siyasi parti vardır ve partinin lideri kim olursa olsun hep aynı partiye oy verir. Bu iki grup bütün ülkelerde seçmenin büyük çoğunluğunu oluşturur. Üçüncü grup ise projeleri ve vaatleri değerlendirerek oy veren gruptur. Hangi parti ya da aday kendisinin önem verdiği projeleri hayata geçireceğini vaat ederse o partiye ya da adaya oy verir. Bu seçmenler konu odaklı seçmenlerdir.

Nispeten küçük bir azınlık olan konu odaklı üçüncü grubu bir kenara bırakırsak, dünyanın bütün ülkelerinde insanların oy verme davranışının temelinde mantık ve akıldan çok değerlerin, inançların ve kimliklerin yattığını görürüz. İnsanlar aidiyet duygularıyla oy verirler.

İnsanların büyük çoğunluğu, toplum içinde edinmek istediği kimliği yansıtan bir siyasi parti, bir liderle duygusal bir bağ kurar. Bu aidiyetin kökeninde din, mezhep; ırk, etnik köken olabileceği gibi bir ideoloji veya bir dünya görüşü olabilir.

İnsan bir kere bu bağı kurunca, bütün siyasi kararlarını bu duygusal bağa göre verir. İnsanın inancı, alacağı bütün kararlarını ve elbette oy verme davranışını belirler.

Bir partinin ya da bir liderin bu bağı oluşturması hayati derecede önemlidir. Bu bağ bir kere oluştuktan sonra liderin veya partinin ne söylediğinin önemi azalır. Yanlışlar hoş görülür, skandallar normalleşir ve inanan seçmen her durumda ve her cephede kendi tercihini savunur. Seçmeniyle sıkı duygusal bağ kuran bir liderle ya da partiyle seçmeni arasına kimse giremez. Lider ne yaparsa yapsın duygusal bağ ve inançlar ağır basar.

Dünyanın her yerinde seçmenin büyük çoğunluğu için oy vermek bir kimlik meselesidir; akıl meselesi değil.



Drew Westen’e göre,

Siyasi kampanyaların insanların mantıklarına değil duygularına hitap etmesi,
Siyasi iletişimin mutlaka kolektif bilinç altına hitap etmesi,
İletişimin mutlaka öykülerle yapılması,
Bu öykünün bir kahramanı olması,
İçinde yoğun duygu barınması,
Dostların ve düşmanların net olması,
Bir annenin çocuğuna hayat dersi vermesi gibi son derece kolay anlaşılır değer yargıları barındırması,
Öykünün kolay hatırlanır ve başkalarına kolay anlatılabilir olması gerekir.
Duygulara hitap eden seçim kampanyalarının etkisi tartışılmaz. Sadece akla hitap eden kampanyalar ise seçmende karşılık bulmaz.

Bu nedenle insan hakları, özgürlükler, demokrasi, şeffaflık gibi soyut kavramlar üzerine kurulu kampanyalar başarılı olmaz. Bu kavramlar akla hitap eden kampanyalar olduğu için seçmenlerin duygularını harekete geçirmez, insanları peşinden sürüklemez.

Buna karşılık kimliklere, değer yargılarına ve inançlara hitap eden kampanyalar insanlarda duygusal bağ kurar ve bu duygudaşlık üzerine bir kimlik inşa eder. Bu nedenle çok daha etkilidirler. Bu kampanyalar insanları harekete geçirir.

Siyaset dünyası inançların, değer yargılarının, hayat tarzlarının, kimliklerin dünyasıdır. Bu dünyada siyasi kampanyaların duygulara hitap etmesi bir zorunluluktur.

Her seçimin kaderini seçmenle kurulan duygudaşlık ve bu duygudaşlık üzerine inşa edilen kimlikler belirler.

Not: 25 Mart 2014 tarihinde ilk kez yayınladığım bu yazıyı sadeleştirerek yeniden yayınladım.


Temel Aksoy ile iletişim kurmak için e-mail adresi: temelaksoy@temelaksoy.com
Yazarın Diğer Yazıları
Marka Bilinirliği Nasıl Sağlanır?
Her Marka Yöneticisinin Bilmesi Gereken 3 Gerçek
Pazarlama Kanunları
B2B Şirketler Nasıl Başarılı Olur?
Markayı Tarif Edebilir misiniz?
Defalarca Yenildim Bu Yüzden Başardım
İnsan Nasıl Başarılı Olur?
Mutluluk Bir Tercih Midir?
B2B Müşterisi Ne İster?
B2B Inbound Pazarlama Rehberi
İktibas Yazarlar

Namaz Vakitleri
İnsan Kaynakları
Şirket Kültürü
Kişisel Gelişim
Liderlik
İş Yönetimi
En Çok Okunanlar
En Çok Yorumlananlar
Künye | Bize Ulaşın | Gizlilik İlkeleri
Copyright ©2012 yonetimhaber.com | | info@yonetimhaber.com
Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz © 2011-2012, Tüm Hakları Saklıdır.