Bugün: 23 Kasım 2024 Cumartesi
Favorilerime Ekle | Künye | Reklam
Ana Sayfa | Yazarlar
Print Al
Öykü Anlatmak En Etkili İletişim Yöntemidir



Bir siyasetçinin ya da bir iş insanının fikirlerini öykülerle anlatmasını çoğu insan yadırgar, garipser, doğru bulmaz. Çünkü onlar öykülerin sadece çocuklar için olduğuna inanırlar. Eğer konu ciddiyse insanların mantığına hitap etmek gerektiğini düşünürler. Öykü anlatmanın hem konuyu “sulandıracağı” hem de öyküyü anlatanı “hafifleteceği” endişesini duyarlar.

Oysa bunun tam tersi doğrudur. Mesela bir insana “ayrıcalıklı” olmayı anlatmanın en iyi yolu, soyut kavramlardan bahsetmek yerine Nasreddin Hoca’nın “Ye Kürküm Ye” öyküsünü anlatmaktır.

Sevgi, adalet, hoşgörü, onur, bilgelik, sadakat, vefa, iyilik, fedakârlık, mücadele gibi kavramları öykülerden daha etkili anlatacak başka hiçbir araç yoktur. Sadece bunlar gibi soyut kavramları anlatırken değil, hayatın pek çok alanında bir insanın dinleyenleri etkilemek için kullancağı en güçlü yöntem öykü anlatmaktır.

Sadece kurumsal iletişimde değil, marka iletişiminde de öykü anlatmak en etkili iletişim yöntemidir. Bu kural hem B2C hem de B2B markalar için geçerlidir.


Öykülerin neden ve nasıl etkili olduklarının sağlam nedenleri vardır:

1- Öyküler ilk cümlede dinleyiciyi içine çeker

İyi başlayan bir öykü, daha ilk cümlesinde bir tür “trans” durumu yaratır. “Biliyor musun bugün ne başıma geldi…” diye söze başlayan bir arkadaşımıza kayıtsız kalamayışımız bundandır. İnsanlar ne kadar ilgisiz olurlarsa olsunlar, böyle bir “davete” kulak vermeden edemezler. İnsanlar öykülerin giriş cümlelerini duyar duymaz rahat bir pozisyona geçip dinlemeye başlarlar. Bu cümleler insanları o anda yaşadıkları gerçeklerden uzaklaştırıp masal dünyasına götürür. O dünyada insanlar kalplerini paylaşmaya, anlamaya açarlar. Gergin ve savunmada olan insanlar bile bir hikâye anlatıldığında gevşerler. Merakları uyanır ve kendilerini öyküye verirler.

2- Öyküler dinleyicinin mantık direncine takılmaz

Öyküler insanların duygularına hitap ederek mantığın duvarlarını aşar. İyi bir öykü, kullandığı benzetmeler (metaforlar) ve simgelerle insanların hayal güçlerine hitap eder. Bazı öyküler insanın içindeki kahramanı harekete geçirir. Bazı öyküler insanların “haksızlıklara” karşı koymalarını tetikler. Hangi konuyu işlerse işlesin öyküler, insanın anlatılan konuyu hayal etmesini ve “yaşamasını” sağlar. İyi anlatılan bir öykü güçlü bir mıknatıs gibi dinleyeni kendisine çeker. Öyküyü dinleyen, öykü anlatanın dünyasına girer. Anlamaya ve kabullenmeye yakınlaşır.

3- Öyküler anlatıcı ile dinleyicinin aynı yöne bakmasını sağlar

Bir fikri mantık yürüterek kabul ettirmek, bir tarafın kazanacağı ve diğer tarafın kaybedeceği bir durum yaratır. Aslında birbirleriyle iş birliği yapması gereken insanlar bile çoğu zaman sırf yenilmemek için kendi fikirlerinde ısrar ederler. Mantık mücadelesi her zaman bir kazanan-kaybeden dengesizliği yaratır ve insanları birbirlerinden uzaklaştırır, kutuplaştırır. Öyküler bu olumsuz etkiyi olumlu kılmada çok önemli bir rol oynar; çünkü her öyküde herkes için “kıssadan hisse” vardır. Öyküler “iğneyi kendimize, çuvaldızını başkasına” batırmayı anlatır. Bu anlamda öyküler eşitleyicidir. Öyküler en gergin ortamları bile yumuşatır; aktardıkları bilgelikle uzlaşamaz görünen insanların bile aynı yöne bakmalarını sağlar.

4- Öyküler insanın içindeki masum çocuğa hitap eder

Öyküler, her birimizin içindeki güçlü yönleri ortaya çıkardığı kadar, zayıflıklarımıza da işaret eder. Öyküler içimizdeki “insana” dokunduğu için etkileyicidir. Öyküler “acımasız” bir kadının içindeki “masum küçük kızı”, soğuk bir adamın içindeki “şefkati”, suçlu bir insanın içindeki “kurbanı” görmemizi sağlar. Öyküler insanın hem iyi hem de kötü yanlarını bir potada eritip kalplere seslenir. Bu nedenle öykülerin çok karmaşık insani gerçekleri anlatma gücü vardır.

5- Öyküler bağ kurar.

Öyküler durumlara, konulara, sorunlara, kişilere bir “anlam” ve “bağlam” kazandırır. Veriler, istatistikler, bilimsel önermeler son derece kurudur, sıkıcıdır, merak uyandırmaz. Ne kadar gerçek ve doğru olursa olsun soyut kavramlar birçok zaman kafa karışıklığına sebep olur. Ama öyküler aktardıkları bilgileri somut hayat örnekleri ile anlatır; bu bilgilere anlam kazandırır. Öyküler gerçekleri ete-kemiğe büründürür.

6- Öyküler evrenseldir

Hangi ülkeye ya da kültüre ait olursa olsun, öykülerin evrensel bir etkiye sahip olması, aslında bütün insanlığın ortak bir bilinçaltını paylaşmasından kaynaklanır. Öyküler yoluyla hiç tanımadığımız insanlarla bağ kurarız. İyi bir öyküyü dinlediğimizde onların da bizim gibi olduğunu, bizim de onlar gibi olduğumuzu anlarız. Bir kere güven sağlayıp bağ kurduklarında insanlar birbirlerini dinlemeye başlarlar; uzlaşmaya açık hale gelirler.

Aslında her durumda anlatılacak değişik öyküler vardır. Kendi hayatımızdan anekdotlar, tanınmış insanların hayat hikâyeleri, Sufi hikâyeleri, mitolojik öyküler… Nasreddin Hoca ya da Ezop hikâyeleri… Binbir Gece Masallarından bir masal, Homeros’un İliada ve Odysseia destanından bir öykü… Bunların hepsi insanlığın ortak bilinçaltının hazinesine aittir. Her dilde her ülkede her insanda karşılık bulur.

7- Öyküler unutulmaz

Öyküler, düşüncelerimizi sadece etkili bir şekilde iletmekle kalmaz, bunların aynı zamanda kalıcı olmasını sağlar. İnsan hafızasının çimentosu duygu olduğu için insanlar duygu içeren mesajları hiç unutmazlar. Ama içinde duygu olmayan her mesaj unutulmaya mahkûmdur. Okulda ezberlediğimiz formülleri, gündüzlerimizi gecelerimizi harcadığımız dersleri unuturken; içinde yoğun duygu barındıran çocukluk ve gençlik anılarımızı daha dün gibi hatırlamamız bu nedenledir. Öyküler duygu yüklü oldukları için unutulmaz.


8- Öyküler dinleyicilerin öyküde anlatılanları yaşamasını sağlar

Öykülerin etkileyici olması, insanlarda “Ben de oradaydım” hissi yaratmasından kaynaklanır. Duyguları harekete geçiren bir öykü, dinleyenlerin anlatılanları gerçek gibi algılamasına yol açar. Şehir efsaneleri böyle oluşur. Öykünün somut ayrıntıları sayesinde insanlar bu öyküleri kendileri yaşamış hissine kapılırlar. Okul yıllarında bize anlatılan öykülerin, zamanla bizim “yaşadığımız” öykülere dönüşmesi bu nedenledir. Bu psikolojik bir olgudur. Bir öykü ne kadar somut, canlı ve duygu yüklü anlatılırsa o kadar “gerçek” algılanır.

Hangi işi yaparsak yapalım hayatımızda öykülere daha çok yer açmamız gerekiyor. Öykü anlatmada daha ustalaşmalı, daha çok öykü anlatmalıyız. Özellikle liderlerin öykülerden daha çok yararlanmaları lazım. Bence bir liderin en etkili iletişim aracı öyküleridir. Bir fikri benimsetmenin, bir vizyonu yaymanın, insanları motive etmenin, takım ruhu yaratmanın, kaygıları dindirmenin, zorlukları aşmanın, çatışmaları çözmenin en hızlı ve en etkili yolu öykülerden geçer. Bütün liderlerin bu hazinenin farkına varması gerekir. (Liderlik Dili, Öykü Dilidir.)

Sadece kurumsal iletişimde değil, B2C ve B2B markaların pazarlama iletişimlerinde de öykü anlatmayı benimsemeleri ve bu çok etkili yöntemden daha çok yararlanmaları gerekir.

Not: Bu yazıyı ilk kez 10 Aralık 2019 tarihinde yayınladım.

Yazdır
Paylaş:



Yorumlar
Can Demiral
Tem 27, 2021, 09:42
Kıymetli hocam, öncelikle bu makaleniz için teşekkür ederim ben kendi şirketimin pazarlama birimini yönetiyorum. Yazılarınızı düzenli takip ediyor okuyorum. Ayrıca pazarlama konularına farklı yaklaşımınız işimin mutfağında tuz biber oluyor. Tutundurma stratejimizi geliştirmeye çalışırken bu ilham veren yazınız, ürünlerimizi de hikayeleştirebileceğimizi gösteriyor. Müşterilerimizin deneyimlerini etkili bir biçimde anlatabileceğimi düşünüyorum.

Cevapla
Çıplak Yazar
Haz 12, 2020, 22:10
Merhabalar Temel Bey,

Öykü yazmak, hayatımın çok önemli bir parçası olduğu için tesadüfen bugün burada yazdıklarınızı okuma şansı buldum.

Gerçekten ufuk açıcı, üzerine düşünülmesi, engin bilgileriniz olduğuna hiç şüphem yok.

Bu bilgi ve tecrübelerinizden yararlanmak için diğer yazılarınızın çoğunu da okumayı düşünüyorum.

Naçizane kendi blogumu ziyaret eder ve Öykülerimden herhangi birini okuyup değerlendirirseniz inanın çok mutlu olurum.

https://ciplakyazar.com

Sağlıcakla kalın.


Temel Aksoy ile iletişim kurmak için e-mail adresi: temelaksoy@temelaksoy.com
Yazarın Diğer Yazıları
Marka Konusunda En Çok Yapılan Yanlışlar
Sadakat Programları İşe Yarar Mı?
Tatiller En Doğru Kararları Alma Zamanıdır
Reklamcılar, İnsanların “Gelecek Hafızasını” İnşa
Büyük Şirketler Müşterilerini Neden İhmal Eder?
Karmaşık Yönetim Modellerini Yalınlaştırmak Mümkün
Şirketlerin Hangi Araştırmaları Yaptırmaları Gerek
Bazı Yöneticiler Araştırmalara Neden Güvenmez?
Topluluk Önünde Konuşmak Neden Zor?
Markalar, Her Şeyden Önce “Bulunur” Olmalıdır.
İktibas Yazarlar

Namaz Vakitleri
İnsan Kaynakları
Şirket Kültürü
Kişisel Gelişim
Liderlik
İş Yönetimi
En Çok Okunanlar
En Çok Yorumlananlar
Künye | Bize Ulaşın | Gizlilik İlkeleri
Copyright ©2012 yonetimhaber.com | | info@yonetimhaber.com
Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz © 2011-2012, Tüm Hakları Saklıdır.