Bugün: 29 Mart 2024 Cuma
Favorilerime Ekle | Künye | Reklam
Ana Sayfa | Yazarlar
Print Al
Yönetim 101



İşlerin, şirketlerin, sivil toplum kuruluşlarının, okulların, hastanelerin, ülkelerin ve genel olarak bir hedefi olan her projenin başarılı olması, yönetimin yetkinliğine bağlıdır.

Yönetimin ne kadar önemli olduğu hakkında herkes hemfikirdir. İnsanların işbirliğini sağlama, onları bir amaç etrafında toplayıp, aynı hedefe doğru yönlendirme; kaynakları verimli kullanma ve sorunlara yeni çözümler getirme ancak doğru yönetimle mümkün olur.

Yönetim temelde insani, ekonomik, çevresel, kültürel ve toplumsal boyutları olan karmaşık bir süreçtir. Hangi işi yaparsak yapalım, en başta iyi yönetime ihtiyaç duyarız. İyi ve etkili bir yönetimin sağlanamadığı yerde kaynaklar ve fırsatlar heba olur. Konu ne olursa olsun kötü yönetim, hayal kırıklığı oluşturur.

Yönetim iş yapmanın kendisinden farklıdır. Sarf edilen çaba ve yapılan işlerden de öte yönetim, kendine has kavramları, teorileri, ilkeleri, modelleri ve teknikleri olan bir disiplindir. Yönetim hem bilimsel yöntemleri hem de yenilikçiliği barındıran bir disiplindir.

Pek çok şirket, işler kötü gittiği zaman, sorunların nedenini, içeride değil dışarıda arar. Sorunlar karşısında kendi yönetim kalitesini sorgulayan şirket (kurum) azınlıktadır. Aksine şirket yöneticileri, her türlü zorluğa karşın ellerinden geleni yaptıklarını iddia ederler.

Hâlbuki gerçek hiç de öyle değildir; toplumların da kuruluşların da yaşadıkları sorunların büyük çoğunluğu, dış koşullardan değil yönetim kalitesinden kaynaklanır.

Bugün çoğu ülke ve çoğu kurum aslında, daha iyi bir yönetimle daha iyi sonuçlar elde edebilecek potansiyele sahipken, her geçen gün kaynaklarını israf etmekte ve hak ettiklerinden daha düşük bir ekonomik seviyede hayatlarını sürdürmektedirler. Dünyanın birinci ligindeki ülkelerinin ve şirketlerinin dışındaki bütün ülkeler ve şirketler daha iyi bir yönetime muhtaç durumdadır. Sanılanın aksine iyi yönetim, aslında az görülen, az rastlanan bir uygulamadır.

Nicholas Bloom, Raffaella Sadun, John Van Reenen dünyadaki pek çok şirketin çok kötü yönetildiğini söylerler. Araştırmalarıyla da ortaya koydukları gibi, şirketlerin büyük bir çoğunluğu ne doğru düzgün hedef belirler, ne bu hedeflere ulaşılmasını destekleyecek bir ödül sistemleri vardır ne de doğru düzgün bir ölçme, değerlendirme, geri bildirim sistemine sahiptirler.

Her kuruluşun, iyi yönetildiğini iddia edebilmesi için en temelde üç uygulamayı hakkıyla hayata geçirmesi gerekir :

1- Kuruluşun, uzun dönemli hedefleri daha ulaşılabilir kısa vadeli performans hedefleriyle destekleniyor mu?

2- Kuruluş, çok iyi performans gösteren çalışanları ödüllendirip, kötü performans gösterenleri sistemin dışına çıkarabiliyor mu?

3- Kuruluş çeşitli alanlardaki performansını ölçüp izleyerek iyileştirme alanlarını ve fırsatlarını değerlendirebiliyor mu?

Bu üç temel uygulama, ürün ve hizmet üreten şirketlerden eğitim ve sağlık kuruluşlarına, dernek ve vakıf gibi sivil toplum kuruluşlarından ülke yönetimlerine kadar her organizasyonun hayata geçirmesi gereken uygulamalardır. Bu üç yönetim uygulamasıyla, her oluşum, her proje, her kuruluş daha iyi bir performans sergileyip kaynaklarını daha iyi kullanarak daha iyi sonuçlar elde edebilir.

Bloom ve arkadaşlarının McKinsey danışmanlık şirketiyle birlikte binlerce şirket üzerinde yaptıkları araştırmanın (World Management Survey) sonuçları, dünyadaki şirketlerin genel olarak bu kriterleri yerine getiremedikleri için çok kötü yönetildiğini ortaya koyuyor.

Yönetim kalitesi, bir ülkenin de bir kuruluşun da refahını doğrudan etkiler. Bloom ve arkadaşları kendi araştırmalarına dayanarak yönetim desteği alan ve iyi yönetilmeye başlanan şirketlerin borçlarını yarıya indirdiğini, stoklarını yüzde 20 azalttığını, üretimlerini yüzde 10, karlarını yüzde 30 artırdığını ortaya koydular.

“Daha iyi yönetim” çağrısı, kulağa çok sıradan gelebilir. Ama ben kendi deneyimimden de, iyi yönetilen şirketlerin gerçekten azınlıkta olduğunu biliyorum. Pek çok şirket en temel konularda üzerine düşeni yapmıyor. Başarılı görünen şirketlerin bile daha iyi bir yönetimle çok daha başarılı olmaları mümkün. Bence her şirketin üst yönetimimin aşağıdaki soruları kendisine sorması ve samimiyetle cevaplaması gerekir:

1. Uzun dönem ve kısa dönem hedeflerimiz birbiriyle bağlantılı mı ve bu hedefleri bütün çalışanlarımıza kadar indirebilmeyi başardık mı?

2. Hedeflerimiz net mi? Hedefleri anlamayan, bunları karmaşık bulan kimse var mı?

3. Başarısızlıklarla nasıl baş ediyoruz? Bir sorun çıktığında ya da tekrar eden sorunlarda nasıl bir yönetim yaklaşımı sergiliyoruz?

4. Yetenek ve liyakat temelli bir insan kaynakları yaklaşımımız var mı? Kıdemli yöneticiler, yeni yetenekleri şirkete kazandırmanın önemini anlıyor, bunun rekabet ortamında şirketin bir önceliği olduğu biliyorlar mı?

5. Düşük performans gösteren çalışanlara ne kadar tahammül ediyoruz?

6. Şirketimizde çalışmak özenilecek bir konum mudur? Burada çalışmayı, değerli kılmak için neler yapıyoruz?

7. Yetenekli bir çalışan şirketten ayrılmak istediğinde ne yapıyoruz? Yetenekleri elde tutmak için bir programımız var mı?

8.Şirkette ortaya çıkan sorunları nasıl karşılıyor, bunları nasıl çözümlüyor ve gelişim için bir kaldıraç olarak kullanıyor muyuz? Kesintisiz bir gelişim için politikamız var mı?

9. Performans izlemesi için hangi ölçütleri kullanıyoruz? Çalışanlarımızın ve şirketin performansını nasıl ölçüyoruz?

10. Performans sonuçlarını çalışanlara nasıl iletiyoruz? Performans eksiklikleri ve sorunlara ilişkin kilit nedenleri nasıl tespit ediyoruz? Sorunların köküne inmek için nasıl bir yöntem izliyoruz?

Bir şirketin başarılı olması için elbette doğru zamanda, doğru bir işi, doğru bir iş modeliyle yapması ve başta insan olmak üzere gerekli kaynaklara sahip olması gerekir. Bu koşullar gerçekleşmeden hiç bir şirket başarılı olamaz.

Ama en elverişli koşullarda bile, çoğu şirketin başarısız olmasının nedeni, kötü yönetimdir. Eğer iyi bir yönetim olmazsa, en doğru zamanda en doğru iş bile, başarısızlıkla sonuçlanır. İyi bir yönetim için öncelikle yapılması gerekenler, hedef belirlemek, şirketin ve çalışanların performansını ölçmek ve buna göre iyileştirme yapmaktır.

Bunlar iyi yönetimin ilk adımlarıdır ama maalesef dünyada pek çok kurum hatta pek çok ülke, iyi yönetimin temel gereklerini yerine getirmediği için, sahip olduğu potansiyele erişemiyor. Buna karşın, iyi yönetilen toplumlar da iyi yönetilen kurumlar da, benzerlerinden daha iyi koşullara sahip olabiliyorlar.

Birbirine komşu Güney ve Kuzey Kore gibi çok farklı hayatlar yaşayan toplumlar ya da aynı sektörde aynı Zaman’da kurulmuş, biri kar ederken diğeri zarar eden şirketler var. Bunların hepsi, iyi yönetimin ne kadar büyük bir fark yarattığının örnekleridir. İyi yönetim olmadan, hiç bir kurum hiç bir toplum refaha kavuşamaz.

Kurumların ve toplumların daha varlıklı olmalarının ön koşulu, iyi yönetimidir.


Temel Aksoy ile iletişim kurmak için e-mail adresi: temelaksoy@temelaksoy.com
Yazarın Diğer Yazıları
Pazarlama Kanunları
Sadakat Programları Markalara Fayda Sağlar mı
Pazarlamaya Övgü
Fiyat İndirimi Yapmayan Markalar Başarılı Olur mu?
Marka Değeri Hesap Edilebilir mi?
Marka Hedef Kitlesi Nasıl Belirlenir?
Oy Vermek Bir Kimlik Meselesidir
Akıllı Kalabalık
Reklam, Hedef Kitlenin Zihninde “Kısa Yol” Oluştur
Alışverişçinin Anatomisi
İktibas Yazarlar

Namaz Vakitleri
İnsan Kaynakları
Şirket Kültürü
Kişisel Gelişim
Liderlik
İş Yönetimi
En Çok Okunanlar
En Çok Yorumlananlar
Künye | Bize Ulaşın | Gizlilik İlkeleri
Copyright ©2012 yonetimhaber.com | | info@yonetimhaber.com
Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz © 2011-2012, Tüm Hakları Saklıdır.