Bugün: 23 Kasım 2024 Cumartesi
Favorilerime Ekle | Künye | Reklam
Ana Sayfa | Yazarlar
Print Al
Kaygılanacak kadar vakit yok!



Muhtemelen makine mühendisliği bölümü öğrencilerinin çoğu belki de birkaç kez duymuştur: ‘’Makine mühendisliği, mühendislik dalları içerisinde okuması ve bitirmesi en zor bölümdür’’. Hatta biraz abartılmış ifadesi ile, ‘’bu bölüm tıptan bile zor’’, diyenleri de duymuş olanlarınız vardır.

Mübalağa payı olmakla birlikte bu yaygın kanıları tümüyle reddetmek, etrafımızdaki makine bölümünde okuyan veya mezun birçok arkadaşımızın varlığını inkar etmekle belki eşdeğer olacak. Orta yollu bir yorum isterseniz; evet, makine mühendisliği hakikaten zor bir bölüm. Dolayısı ile bölümde okuyan birçok öğrencinin eğitimini dört yılda tamamlayamayabilme endişesi de fazla yersiz değil. Üst sınıflarda okuyan ve bölümün belli başlı branş derslerine sizinle birlikte iştirak edip, bazen tekrar tekrar alttan alma durumunda kalabilen, size de dersi geçmek için ve bazen dersin hocasının tarzı hakkında kilit ipuçları vermeyi ihmal etmeyen bölümün bu sizden daha kıdemli öğrencilerinin yorumlarını dinlerken, aslında siz de bölümü dört yılda bitirme oranının birçok üniversitede yaklaşık % 50 olduğunu bilirsiniz. Gelecek sene siz de kendinizi bazı dersler için alt sınıftaki öğrencilerin arasında bulabilirsiniz.

Peki neden bu durum böyledir ve bu ciddi bir dezavantaj mıdır? Kişinin şartlarına, beklentilerine ve okul sonrası planlarına göre değişecektir ama o kadar da karamsar olmayın derim. Bu, okuduğunuz bölümün gerçekten nev-i şahsına münhasır bir dal olması ile de yakından ilgili. Makine mühendisliği denilen bölümün kapsama alanı belki de çevrenizde dikkat ettiğinizden ve belki de sektöre girip de çalışma hayatına atıldıktan belli bir süre sonra ancak fark edebileceğinizden daha da geniş. Küçücük bir iğnenin boyutlarının seçimi, modellenmesi, tasarımı, kullanılacak malzemesi, projelendirilmesi, imalat sahasında hangi işlemlerden hangi sıraya göre geçeceği ve nihayet bütün bunları aşıp, ürünü en uygun maliyetle imal edip, piyasada rakiplerinizin önüne geçerek, fark edilebilir ve tercih edilebilir olma gayretleri, bunları minimum zaman ve gider ile gerçekleştirme çabalarınız yani mühendisliğin en temel sac ayağı olan OPTİMUM ÇÖZÜM’e ulaşmanız da bir makine mühendisliği uzmanlık sahasıdır; tonlarca ağırlıktaki lokomotifin, 2,5 milyon parçadan oluşan bir helikopterin, binlerce tır dolusu yükü okyanuslar üzerinde kıtalar arası dolaştıran bir yük gemisinin, hatta 500 civarı yolcuyu saatlerce uçuran çift katlı bir yolcu uçağının, bir uzay mekiğinin veya binlerce kilometre öteye nokta atışı yapabilen akıllı (!) füzelerin tasarım ve imalatının çok önemli bir kısmı da. Bunların ürün haline gelme sürecindeki onlarca imalat tekniği ve bu imalatlarda kullanılan tonlarca ağırlıktaki makineler de…

İşte bütün bunları, hatta bunlara ilaveten, ülkemizde popülaritesi son yıllarda daha da fark edilir olmaya başlayan, ısıtma – soğutma – havalandırma – tesisat gibi enerji branşı derslerinin temelleri hakkında çok yüzeysel de olsa bilgi verme gibi bir eğitim sürecini dört yıla sığdırma gayreti olunca, siz de alttan ders alan kıdemli öğrencilerden, ders aralarında birçok nasihat ve tecrübe aktarımı dinlemek durumunda kalabiliyorsunuz. Bazen siz de kendinizi sonra gelenlere tecrübelerinizi aktarırken bulabiliyorsunuz. Bazı Avrupa ülkelerinde ise makine mühendisliği lisans eğitimi on sekiz adede kadar kısımlara ayrılıp okutulmakta ve seçilecek bölüm bu halde öğrencilerin tercihine sunulmaktadır.

Bu detaylı girişten sonra sanıyorum artık içiniz rahat ki bu yazıyı kaleme alan kişi de hemfikir; bu bölüm zor. O halde ikinci muhtemel endişeye gelelim, başarılı veya vasat bir halde bölümü bitirip, mezun oldunuz. Ne yapacaksınız? Bazı mühendis adaylarının belki aile veya çevre itibari ile işi hazır olabilir, ama aslında o iş ile başlamak istemeyenler veya böyle bir imkanı olmayanlar için bu noktaya da değinmekte gerçekten fayda var.
Öncelikle artık o 10-15 yıl önceki gibi birçok makine mühendisinin açıkta kalıp, iş bulamadığı kadar karamsar bir tablo yok. Bunun belki de en önemli nedeni, ülkemizde konut bazlı ve endüstriyel yapılarda ısınma ihtiyacını karşılamak üzere doğalgaza hızlı geçiş ve bunun yanı sıra giderek gelişen inşaat sektörü. Yani hem doğalgaz tesisatı projelendirecek, döşetecek; hem de ilaveten büyük alışveriş merkezleri, iş merkezleri, oteller, hava alanları, üniversiteler ve sayısı giderek çoğalan benzeri binalar için iklimlendirme sistemleri , havalandırma projeleri çizip, hesabını kitabını yapıp, uygulatacak makine mühendisine ihtiyaç duyan bu koca pazar, sektördeki makine mühendisi fazlasının erimesinde önemli katkı sağladı.

Bu noktada akıllara şu soru gelebilir: Peki beni hemen işe alırlar mı? Zannediyorum ki alırlar, hem de daha çok memnuniyetle. Çoğu ilanda rastlamışsınızdır, ‘’yeni mezun’’ veya ‘’yetiştirilmek üzere’’ ifadelerine. Giderek yüz yüze geleceğiniz hayat şartlarına şimdiden hazırlıklı olmaya başlamakta çok fayda var; bu tür ilanların tercümesi bazen, ‘ilk başta fazla maddi beklentisi olmayan, bize fazla yük olmayacak, belki sık sık seyahat edebilecek, mesai, hafta sonu vb taleplere fazla takılmayan personel’ olarak karşımıza çıkıyor… Bir yerden bir şekilde başlamak ve işi öğrenip, sektörde pişmek, çevre edinmek, piyasayı tanımak isterseniz, geçinebileceğiniz kadar maaşla bu tür iş yerlerinde başlamanız çok zor olmayacak muhtemelen.

Ve kuvvetle muhtemel, ayrıca bugüne kadarki tecrübelerimize dayanarak, kimse size diploma notunuzu, ikinci öğretim mi birinci öğretim mi okuduğunuzu sormayacak hatta diplomanızı bile görmeyecek… Çok başarılı olan ve çalıştığı işyerinde vazgeçilmez olan makine mühendisi bir arkadaşımın, mezun olalı yaklaşık on beş yıl olmasına rağmen, diplomasını hala gidip, üniversiteden almamış olduğunu, sadece üniversite çıkış belgesine sahip olduğunu söylesem inanır mısınız? Yani varmak istediğim nokta şu ki; bu detaylara işverenlerin çoğu takılmıyor. Önemli olan gayretli ve iş bitirici olmanız, işinizi düzgün yapmanız ve mümkün olduğunca farklı olabilmeniz.

Nasıl farklı olunur? Şimdiye kadar muhtemelen çok duyduğunuz, 1-2 çizim programını iyi bilme, sektörle ilgili yayınları takip etme, prezentabl olma, kendini sürekli geliştirme, birkaç dil bilme vb…
Bunları hemen hemen herkes duyuyor ve yapmaya çalışıyor. Bana sorarsanız;
- 1 adet katı modelleme programını çok iyi bilin
- ‘İleri derecede Excel’ kullanmayı öğrenin
- Mümkünse SAP öğrenin, eğitimini alın
- ERP, (Enterprise Resource Planning) & TPM (Total Productive Maintenance ) gibi yönetim sistemi yaklaşımlarına mümkün olduğu kadar vâkıf olmaya çalışın
VE
- Birkaç dili değil, İngilizceyi çok iyi anlayın, konuşun ve yazın!
‘’Mak. Müh. Yayınlarının çoğu Almanca, Almanlar ileri, Ruslar ileri’’ treni buharlı tren ve çok gerilerde kaldı… Artık her ülke iş hayatında İngilizce konuşuyor. Kendimden örnek verirsem şu ana kadar çalıştığım üç firmada hasbel kader İngilizler, Almanlar, İtalyanlar, Fransızlar, Amerikalılar, Hindistanlılar, Güney Afrikalılar, Çinliler, Libyalılar, Arabistanlılar ve İranlılar ile bazen yüz yüze görüşme, bazen eğitim, bazen yazışma vb iş ilişkilerinde karşı karşıya gelme imkanı buldum. Bütün bu ülke isimlerini tek tek belirtmemdeki maksadım şu: Bunların hepsi de artık İngilizce anlaşıyor. Hatta 40’ından sonra İngilizce öğrenmeye çalışan bir Almanla bile tanıştım. Bu konuda ne kadar gayret gösterdiğini kendisi dillendirdi. Artık iş hayatı tahmin ettiğimizden ve belki anlayabildiğimizden de hızlı gelişiyor. Alman, Fransız ve İranlı bile İngilizceyi kullanıyorsa, diğer dillere fazla yoğunlaşarak vakit ve efor kaybetmeyin derim.

Okuduğunuz veya yeni bitirdiğiniz bölüm hem müteşebbislik, hem de teknoloji ile yakınlık olarak da değişime kolayca ayak uydurabilen bir dal. Bu kadar geniş yelpazeye sahip bir sektörde bir gün kendi işinizi yapabilmek için belki de şu anda tahmin edemeyeceğiniz fırsatlarla karşılaşacaksınız. Bir diğer husus ise şu ki satış mühendisliği diye bir kavram var. Bir firma ürettiği bir cihazı, makineyi sattırmak için iktisat mezunu bir elemanı genelde aramaz. Ürünün teknik özelliklerine, çalışma ve montaj detaylarına kısa sürede vakıf olup, alıcıdan gelebilecek soru, yorum ve eleştirileri tatmin edici ve pürüz bırakmaksızın cevaplandırabilecek, iyi derecede İngilizce bilen bir makine mühendisi ile çalışmak ister.

Tecrübelerimi aktarabilmek adına son tavsiyem şu olabilir sanırım; iş hayatının ve birçok işverenin (kendileri açısından haklı sebepleri olabilir tabii ki) acımasızlıklarına alışın. Açık konuşmak gerekirse, son derece profesyonel ve koşturmaca ile dolu, rekabetin, bazen kıskançlığın, çifte standardın hatta kuyu kazmanın ve günümüzün sık rastlanan ve popüler yıldırma politikası olan ‘mobbing’ in de bolca bulunduğu işletme sayısı az olmayan bir iş hayatı atmosferi sizi bekliyor. Farklı ve vazgeçilmez olmaya bakın. Bunlar, ön planda olmanıza, size zaman zaman tolerans tanınmasına, çoğu olumsuzluğa mukavemet göstermenize ciddi katkı sağlayacaktır.

Farklı olun; ama yeri geldiğinde ve gerektiğinde siz de son derece profesyonel olun.

Hepinize başarılı ve mutlu olacağınız iş tecrübeleri dilerim.



Eyüp Hamdi Kabasakal ile iletişim kurmak için e-mail adresi: hamdi@icasglobal.com
Yazarın Diğer Yazıları
Yazarımızın sadece bir yazısı bulunmaktadır.
<<  >> 
İktibas Yazarlar

Namaz Vakitleri
İnsan Kaynakları
Şirket Kültürü
Kişisel Gelişim
Liderlik
İş Yönetimi
En Çok Okunanlar
En Çok Yorumlananlar
Künye | Bize Ulaşın | Gizlilik İlkeleri
Copyright ©2012 yonetimhaber.com | | info@yonetimhaber.com
Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz © 2011-2012, Tüm Hakları Saklıdır.