Siz hiç “İş lideri” gördünüz mü?
İlk tanışmamız dört yıl önceydi. Şirketinin o zamanki binasının tek toplantı salonunda arkadaşlarıyla beraber kendisine yönetimde yeni trendler, yeni anlayışlar konusunda bir sunuş yapmıştık. Bir buçuk saat süren sunuşumuz esnasında oldukça gerilimliydi. Bütün yöneticilerin zaaflarını ve bu zaafları yok etmek için yapılması gerekenleri dinledikçe daha bir gerginleştiğimi hatta asabileştiğimi hissetmiştim.
Sunuştan sonra yemek yiyelim denildi. Hep beraber yemekhaneye geçtik. Bütün beyaz mavi yakalıların ve yöneticilerin aynı mekanda aynı yemeği yediğini görünce benim gerginliğim gitti. Havadan sudan, “ne olacak bu memleketin hali” sohbetinden sonra ayrıldık. İşte o günden itibaren üçbuçuk yıl geçmişti. Bizi tekrar çağırdığını söylediler. Gittik. Aradan geçen üç kriz yılında esen sert rüzgârlarla yelkenini şişirip yol aldığını görmekle sevindik. Şirketini büyütmüştü. Koca yepyeni bir bina eklemişti. Kendisine emsalleriyle boy ölçüşecek tarzda modern bir “Yönetim Kurulu Başkanı” odası düzenlenmişti.
Dört yıl önceki sohbette söylediklerimizi bütün bu telaşa rağmen hatırlıyordu. Ve “Sizin o söylediklerinizi ben bütün arkadaşlarıma işin başından beri söylemek istiyorum. Ama bunu beceremiyorum. O dediklerinizi bir program dahilinde, Yönetim Kurulu Başkanı olarak “ben”den itibaren şirketteki bütün arkadaşlarıma söylemenizi istiyorum. Sizi tekrar yormamın sebebi bu” dedi her zamanki tabiilik ve samimiliğiyle. Sonra detaylar görüşüldü. Program hazırlandı. Yönetimde yeni anlayışları herkese anlatma faaliyetinin” başlama gününde yeni binasına yaptırdığı mükemmel konferans salonunda bizi ve bütün yönetici ve birim sorumlularını toplayarak kısa ve öz bir konuşma yaptı. Konuşmasının en önemli cümlesi belki de şuydu, “Bu eğitim çalışmaları esnasında belki de çok fazla yepyeni şeyler duymayacağız. Ama önemli olan bilinen şeyler de olsa ‘Bir arada’ duymaktır. Bunun bizim yolumuzu açacağına inanıyorum.
Ve toplantının sonunda “Buyrun beraber bir yemek yiyelim” deyince. Yüreğim hop etti. “İş üçe katlanmış, şirket büyümüş, arabaların modelleri yenilenmiş, binanın çevresi ve içi bayağı bir yakışıklılanmış! Bütün bunlara uygun zannedilerek ya yemeği de özel bir odada yiyorlarsa artık.”
Türkiye’nin esas meselesi
Birlikte uzun bir koridorda yürüdükten sonra yeni binaya yakışan modern bir yemekhaneye yöneldiğimizi görünce rahatladım. Yine herkesle beraber aynı mekanda aynı yemeği yiyordu. Hatta misafir olduğu zaman yemekleri masaya getirttiklerini normal zamanda herkesin yemeğini kendisinin aldığını söylediler.
Şimdi o ve arkadaşlarıyla yolculuğumuz devam ediyor. Bu günlerde büyük bir depo binasının temelini atıyorlar. Bu arada bu vesileyle yeni binalarının açılış törenini yapacaklar.
Siz hiç son zamanlarda bütün yönetim eminerlerinin ve kitaplarının gözde konusu olan bir iş liderini yakından izlediniz mi?
İşte Türkiye’nin esas meselesi bütün bürokratik, politik, mafyatik, ekonomik engellemelere rağmen işini büyütmek için gece gündüz heyecanla, hatta kendini ve ailesini yok sayarak delicesine sevdayla koşturan bu hakiki liderlerin yolunu açmaktır. Türkiye’yi ancak onlar layık olduğu yere taşıyabilirler. Bunu anlayabilen siyasi liderler de ülkeye en büyük katkıyı yapmış olurlar.
Türkiye’nin bütün “İş liderlerine” saygı sunuyor, hepsine başarılar diliyorum. Ve bunu laf olsun diye değil yürekten yapıyorum.
Resul İzmirli ile iletişim kurmak için e-mail adresi:
resul.izmirli@yeniyuzyil.edu.tr