Kaba insan iyi yönetici olabilir mi?
Duymuşsunuzdur; Sokrates'e atfedilen bir önerme vardır: İyi eş adamı mutlu, kötüsü ise filozof yapar! Doğru mu bilemem zira konu evlilik, ilişkiler vs. olunca iş epey karmaşıklaşır. Ama benzer bir önerme iş dünyası için yapılabilir ve kalıbımı basarım ki doğru olur: İyi yönetici/işadamı insanı başarılı, kötüsü ise sinir hastası yapar. Bence daima geçerli bir başka önerme de, size karşı nazik olsa da garsona, sekretere, yardımcıya kaba davranan birinden iyi yönetici/işadamı hatta insan çıkmaz! Benim değil, meşhur yönetici Bill Swanson'ın önermesi bu. Ama canı gönülden inanıyorum. Swanson'un iş dünyasında bir dönem ciddi fenomene dönüşen "Yönetimin Yazılmamış Kuralları"ndan biri olan bu önerme, aklıma bu aralar pek sık geliyor maalesef. Pazar pazar nerden çıktı bu konu diye düşünüyorsanız, arz edeyim. Ekibine, yakın çalışma arkadaşlarına, yönettiği insanlara, alt kadrosuna kötü davrananları sevmem. Böyle şeylere şahit olmaya da katlanamam. Travma yaratır bende, müdahale etmek, burnumu sıkmak, kötü davranılanın haklarını savunmak isteği yaratır. Genelde yapmam çünkü insanların bunu kendilerinin yapması gerektiğine ya da bunun onların kendi gelişim alanları olduğuna inanırım… Ama içimdeki kavga kolay dinmez. Yani uzun lafın kısası, bana ultra kibar davranırken yardımcısını sudan bir bahaneyle yanımda bir güzel kalaylayan pek ünlü ve de başarılı bir şahsiyetin yaratığı travma diyelim kısaca konunun menşeine… Sonrasında ofise gelip kitapların arasında biraz eşindim ve savunma teknolojilerinde dünya lideri Raytheon'un CEO'su Bill Swanson'ın biraz önce bahsettiğim ve tepe yöneticiler arasında bir fenomene dönüşen "Yönetimin Yazılmamış Kuralları" adlı 76 sayfalık bir şaheserini buldum! CEO'nun gizli el kitabından bahsediyorum. Swanson, yıllar içinde edindiği bilgi ve tecrübeyi masasının üzerindeki müsfette kağıtlara aktararak başlamış bu işe. Zamanla kolay hatırlanacak ve pratik aforizmalar içeren bir power point sunuma, sonrasında kenarı spiralli bir el kitabına dönüşmüş. Sonunda dünyanın en ünlü işadamlarından Warren Buffet'ın eline geçmiş. Buffet, hemen çoğaltıp birkaç arkadaşıyla paylaşınca, iş dünyasının, akademisyenlerin en kıymetli 'yer altı' zenginliği mertebesine ulaşmış. Önce kendi yöneticilerine dağıtmak üzere geçen yıl 500 adet basılan kitapçık elden ele yayılmış ve yaklaşık 10 bin kopyanın, batıdaki üst düzey yöneticiler arasında dolaştığı tahmin ediliyor. Bir zamanlar hiçbir yerde satılmayan, sadece 'yer altından' yayılan bu kaynağa ulaşmanın tek yolu, ona sahip bir CEO tanımaktı. GE'nin efsanevi CEO'su Jack Welch, kitapçığın önde gelen fanatiklerindendi örneğin. Zira "her CEO'nun okuması şart ama benim en hoşuma giden Swanson'un ayağı yere basan stili" diyordu bu mini hazine hakkında. Madem ekibine kötü davrananlardan başladık ve bu kitapçığa kadar geldik, birkaç aforizmayı paylaşmak istiyorum: 1. Size kibar ama garsona kaba davranan yönetici, iyi olamaz: Değer sistemi duruma göre değişen insanlara dikkat edin. Kibarlıklarını karşısındaki insanın statüsüne göre ayarlayanlar iyi aktör olabilir ama iyi lider olamazlar. Çünkü liderlikte durumsal farkındalık değil, tutarlılık önemlidir. Yönetici adayınızı üst düzey meslektaşlarınızla birlikte yemeğe çıkartın ve garsona patronun kim olduğunu kanıtlamaya çalışan birine asla önemli görevler vermeyin. 2. Spor ayakkabıları asla cilalayamazsınız: Ne marka boya kullanırsanız kullanın spor ayakkabılarınızı cilalamayı ve onları olduğundan daha iyi göstermeyi başaramazsınız. Zaten bunu yapmak tehlikeli olabilir zira başkalarını, bu ayakkabının sahip olmadığı bir değerde olduğuna inandırabilirsiniz ki bu, iş dünyasında çok tehlikeli bir durumdur. Bu organizasyonları, verimsiz çıkmaz sokaklara sürükleyebilir. Bir şeyin kapasitesi yüzünden çıkmaza sürüklendiğinizde elinizdeki cilalayarak ona sahip olmadığı bir değer yüklemeye çalışmak yerine, tamamen yeni bir yol denemek sanıldığından daha ucuz ve başarılı olabilir. Bu yüzden ben, stil olarak çok zengin ama içerik ya da odak olarak zayıf sunumlara, işlere hiç prim vermem. 3. "Bilmiyorum" demeyi öğrenin: Mutlaka bir şey söylemeniz gerektiği hissettiğiniz ama konu hakkında bir bir halt bilmediğiniz kaç toplantıya katıldınız? Bu gibi durumlarda sessizlik altındır! Bir CEO olarak herkes sizi etkilemek ister. Bu yüzden bazen cevabını bildiğim bir soruyu insanların kararkterlerini sınamak için sorarım. Güvenli insanlar kendi zayıflıklarını ve güçlü yönlerini iyi bilirler ve sizi kandırmaya çalışmazlar. Herşeyi bilmeniz beklenmiyor, basitçe "bilmiyorum" diyerek sonra gidip bir cevap aramak hayatınızı kurtarabilir. 4. İşin yetkilisine şikâyetinize cevap verme hakkı vermeden konuyu üstlerine taşımayın: Şikâyetinizi yazdığınız maili sakın adamın patronuna 'cc' yapmayın! Bir şikâyetiniz varsa bunu direkt ilgili kişiye profesyonel biçimde ve özel olarak söyleyin ki üzerinde çalışma ve size cevap verme şansı olsun. Çünkü patronu da haberdar ederseniz siz de saygınlığınızı kaybedersiniz. 5. Eksiği arayın, orada olanı geliştirmeye çalışmayın: İnsan doğası önlerine konana odaklanma eğilimindedir. İnsanların önüne bir problem koyarsanız onun detayları içinde boğulurlar. Ama bazen en önemlisi orada olmayan şeydir. Bu, daha çok sorumluğunuz olduğunda çok önem kazanır çünkü stratejik düşünmeniz de gerekir. Önünüzde mutlaka başarılması gereken bir görev varsa ekibinize, işin teslim tarihi olarak çok erken bir zaman söyleyin. Daha sonra onlara işi kaybettiğinizi ya da başarılı olamayıp ret edildiğinizi belirtin ama "sebebini bilmiyorum" diyerek neden başaramadığınızı onlara sorun. Ne kadar yaratıcı olduklarına ve daha önce düşünemedikleri pek çok şeyi şimdi nasıl görebildiklerine şaşıracaksınız. Sonra şaka yaptığınızı ve yeri fikirleriyle işi tekrar hazırlamalarını istediğinizi söyleyebilirsiniz. Oldukça hoş değil mi? Şahsen bunları pratik, yararlı ve doğru buluyorum...
Burçak GÜVEN
Burçak Güven ile iletişim kurmak için e-mail adresi:
burcak.guven@sabah.com.tr