Yeni Müdür Konuştu
Tüm öğretmenler ve okulda çalışan herkes toplanmıştı. Okula atanan müdür yaşça bazı öğretmenlerden daha genç gösteriyordu. Heyecanlıydı. Konuşmasında okulda yapmayı düşündüğü değişikliklerden söz etti ve iyi öğretmenlerin, eğitime gönül vermiş öğretmenlerin kendisini destekleyeceğini umduğunu belirti. Konuşmasını bitirdikten sonra soruları cevaplamak için zaman ayırdı.
“Sorusu olan var mı?” diye sordu.
Yoktu. Hiçbir sorusu olan yoktu. Öğretmenler önlerine bakıyorlardı. Sıkılmışlardı, bir an önce oradan ayrılmak istiyorlardı.
Müdür şaşırmış, kızarmış ve telaşlı bir şekilde, yeniden soruları beklediğini söyledi.
Kısa bir sessizlikten sonra uzun yıllar okulda öğretmenlik yapmış, hem öğretmenler hem de öğrenciler tarafından çok sevilen ve sayılan Türkan öğretmen el kaldırdı.
Müdür, “Buyurun,” diyerek söz verince, Türkan öğretmen konuştu: “Ne gibi değişiklikler yapacağınızı, okulda nasıl bir eğitim oluşturacağınızı anlattınız. Siz gelmeden önce de bu okul vardı ve biz öğretmenler burada eğitim veriyorduk. Ne yapacağınıza karar vermeden önce bizlerin şimdiye kadar ne yaptığını, nasıl eğitim verdiğini öğrenmek hiç aklınıza geldi mi?”
Yeni Müdür kulaklarına kadar kızardı. Öğretmenler arasında hafif gülüşmeler oldu. Müdür tabii, sizlerle tanışmak ve yaptıklarınızı öğrenmek istiyorum, anlamına gelen birkaç söz mırıldandı, ama başka soru soran olmadığı için, toplantı oldukça olumsuz ve gergin bir havada dağıldı.
***
Bu yazımda iki harf kullanacağım. Bu harflerden biri “K” diğeri de “S.” Bu harfler iki farklı kültür ortamını belirtecekler.
“K” ortamında temel değer “güç”tür. Yeni müdür, Türkan öğretmenin söylediklerinin kendi otoritesini sarstığını ve Türkan öğretmeni kahraman yaptığını düşünerek, onu mimler. Türkan öğretmenin emekliliğine iki yıl kalmıştır ve bu son iki yılını yeni müdürle sürekli sürtüşme içinde geçirir. Bunu gören öğretmenler, mümkün olduğu kadar yeni müdürle ilişki kurmamaya ve mecbur kalırlarsa, onun söyledikleriyle hemfikirmiş gibi davranmaya özen göstermişlerdir. Öğretmenler kendi aralarında ufak gruplar oluşturmuşlar ve yeni müdüre yalakalık yapanları çekiştirmeye başlamışlardır. Okulda görünen ile aslında yaşanan arasındaki fark yalnız öğretmenlerin değil, öğrencilerin ve velilerin dahi dikkatini çekmeye başlamıştır. Gergin, huzursuz, birbirine güvenmeyen bir okul ortamı oluşmaya başlamıştır.
***
“S” ortamında temel değer “öğrencinin eğitimi ve gelişimi”dir. Yeni müdür, Türkan öğretmeni okul dışında bir sabah kahvaltısına davet eder. Öğrencinin en iyi eğitimi alması için nasıl bir okul ortamı oluşması konusunda konuşurlar. Müdür, bu deneyimli öğretmenden yardım ister. Ve bu deneyimli öğretmenin yardımıyla teker teker okul ortamının tüm anahtar kişileriyle, çaycı da dahil, sabah kahvaltısı buluşmaları yapar. Okuldaki sosyal ve psikolojik zeminin haritasını çıkardıktan sonra okulda uygulayacağı değişim ve gelişim stratejilerini planlar
***.
“K” ortamında Müdür Türkan öğretmene, kendisine, makamına saygısızlık yapıldığı için, kendince “haklı olarak” kızar ve onu “ötekileştirir.” Bu tür haddini bilmezlerin okulda seslerinin çıkmaması gerektiğini düşünerek onları baskı altına alır. Okulun selameti bakımından bu gereklidir.
“S” ortamında Müdür Türkan öğretmene hatalı bir adımda kendisini uyardığı için teşekkür eder. Herkesin içinde yeni gelen bir müdüre onun yaptığı gibi konuşmak cesaret ister. Bu cesaretin kaynağı onun egosu değil, okulun öğretmen ve öğrencilerine daha iyi hizmet verme tutkusudur. Bunun farkında olarak Müdür, Türkan öğretmeni akıl danışılacak biri olarak görür ve yılların birikimlerinden faydalanmayı iyi bir yönetim stratejisi olarak kabul eder.
***
On yıl, yirmi yıl sonra bu iki okul farklı farklı okul kültürleri oluşturacaktır.
Hangi okul kültürünün baskın olduğu, bu ülkenin demokrasi yolculuğunu etkileyecektir.
Acaba doğru mu düşünüyorum?
Doğan Cüceloğlu ile iletişim kurmak için e-mail adresi:
iletisim@dogancuceloglu.net