Arkadaşım neden işten çıkartıldı?
Geçenlerde bir meslektaşım işten çıkartıldı.
Dört, beş yıldır yayıncılık yapan bir şirkette üst düzey yöneticiydi.
İşinden ayrılmasının en önemli nedeni, ipleri hiçbir zaman tam olarak eline geçirememiş oluşuydu.
Çok değer verdiğim bir yönetici ağabeyim işe başladığı bir günü şöyle anlatmıştı. "Odama girdikten kısa bir süre sonra benden önceki yönetici içeri girdi ve laubali bir tarzda bana 'nereden çıktın sen yahu' dedi. Ben de "sizi işten çıkartıyorum.
Derhal muhasebeye gidin, hesabınızı kessinler" dedim.
İşte arkadaşım böyle bir adam olamadı.
Şöyle demek daha doğru olacak: İşin gidişatına, hesaplara kitaplara baktı.
Neler yapılacağı konusunda kararlar aldı. Ama genel müdürü ve CEO'yu ikna edemedi. "Şunu şöyle yapalım" dediği her seferinde, genel müdür 'hayır onu öyle yapmayalım' dedi.
Dahası kendisinden önceki üst düzey yönetici de yerli yerinde duruyordu. Biri sabah geliyor, çayını içiyor, gazetelere şöyle bir bakıyor, öğlen gibi kaçıyordu. Kimseyle diyalogu yoktu.
Onun yerine gelen ikinci yönetici de, benim arkadaşımın işbaşına gelmesiyle haksızlığa uğradığını düşündüğünden, işlere pek takılmıyordu.
O da öğlen gibi gelip, arkadaşlarıyla biraz muhabbet ettikten sonra çıkıp gidiyordu. İkisi de şirket içindeki en yüksek maaşları alıyorlardı. İşten çıkartılmadıkları için de maaşları ciddi bir kara delik oluşturuyordu. Genel müdür "halledeceğim" diyor ama bir türlü kimseye git demeye yüzü tutmuyordu.
Arkadaşımın çok gereksiz bulduğu ve işten çıkartmak istediği bazı kişiler de yine genel müdürün kol kanat gerdiği insanlardı.
Kısacası bu kadar şişkin kadrolarla, bir kar zarar tablosu yapmak imkânsızdı.
Proje iyiydi reklamcılar beğenmedi
Arkadaşım kuvvetli bir içerik hazırlamıştı. Örneğin ilginç bir internet gazetesi projesi vardı. Bir ayağını gazete, diğer ayağını internetten satış, bir ayağında dijital yayın oluşturuyordu. Amerika'da gördüğü bir örnekten yola çıkmıştı.
Beş yıl öncesi için bence çok iyi projeydi.
Arkadaşımın anlattığına göre, proje, genel müdürü heyecanlandırmadı. Yine de adet yerini bulsun diye reklam bölümü toplantıya çağırdı.
Onlara "böyle bir gazeteye ilan alır mısınız" diye sordular. Onlar da "alamayız, iş yapmaz" dediler.
Böylelikle maketi de hazır bir proje 10 dakikada öldü.
Sadece bu değil, günlerini vererek ve pek çok kişiyle görüşerek hazırladığı genel bir gazete - dergi stratejisi de hiç uygulanmadı.
Niye ayrılan ben olayım ki?
"Peki arkadaşın bütün bunlara niye tahammül etmek durumunda kaldı" diye sorabilirsiniz.
Doğal olarak ben de aynı soruyu arkadaşıma da sordum. O da "onların hatalarından kaynaklanan sorunlardan niye ben gideyim" dedi. Sıfırdan çıkıp iş aramak kolay bir şey değildi. Hem de yaşı kemale ermiş üst düzey bir yönetici için...
Buradan işten çıkartırlarsa hiç olmazsa tazminat alırım" dedi. Kendisinden önceki yöneticiler de belli ki onun gibi düşünüyorlardı. Sonuçta böyle bir kadrodan iyi bir iş beklemek mümkün değildi.
Anlattığı birkaç ilginç örnek daha vardı. Örneğin işe başladığının üçüncü haftasında iş yerinin restoranında yemek yerken telefon çalmış.
Telefonun diğer hattında CEO varmış. Aynen şunu söylemiş: "Ben senin bu ay çıkardığın ekonomi dergisini beğenmedim. Şu anda yanımda pazarlama müdürü var o da hiç beğenmemiş."
CEO ile yemekhanede muhabbet
Arkadaşım hayli şaşırmış. Normalde şöyle olması gerekir diye düşünmüş. "Bir CEO, cep telefonuyla konuşmak yerine odasına çağırır, sonra da münasip bir dille dergide nereleri beğenmediğini söyler, gerekirse pazarlama müdürünü de izin alarak davet eder. Bu kadar önemli bir şey yemekhane gürültüsünde cep telefonunda konuşulur mu?"
Geçen gün buna benzer 10 civarında hikâye anlattı arkadaşım.
İşin ilginci, arkadaşım, her şeye rağmen, son çalıştığı yerin, çalıştığı pek çok şirkete göre daha iyi olduğunu belirtiyor. Daha önce çalıştığı yerlerden örnekler veriyor. Bir keresinde 19 çalışanın 14'ünün - maaş alamadıkları için - bir ay içinde gittiğini ve yerine kimse alınmadığını... O zaman yönetici kademesindeki herkese birer e-posta atarak durumu anlatmışsa da hiçbirinden cevap alamamış.
Neyse, arkadaşım şu anda çok rahat. O stresli hava üzerinden gitmiş. Bakışları bile değişmiş.
Huzurlu görünüyor. Şimdilik kendisini birkaç ay götürecek bir tazminatı var. Ondan sonra mı?
Bunca yıl strese karşı dayanıklılık kazandığı için işsiz kalmaz diye düşünüyorum.
Aydın Demirer ile iletişim kurmak için e-mail adresi:
aydin.demirer@sabah.com.tr