Eski Yargılar ve Yeni Gerçekler
Değerli dostum Mevlüt Aksan ile sohbet ediyoruz. “Eski yargılar, yeni gerçekleri anlamaya izin vermiyor.” Sorunlar önemli ölçüde buradan kaynaklanıyor. Örneğin, geçmişte perakende bakkaliye ürünleri pazarında, bakkalların pazarı %80, market ve hipermarketlerin pazarı %20 idi. Bakkallar çoğunlukta olduğu için de, gıda üreticilerinin tüm pazarlama yapılanmaları, bakkallara yapılacak dağıtıma odaklıydı. Binlerce dağıtımcının çalıştığı organizasyonlar oluştu. Bugünse bu pazar yapısı tersine dönmüş durumdadır. Pazarın %80’i market ve hipermarketlerden, geri kalanı da bakkallardan oluşuyor. Öyleyse gıda üreticilerinin dağıtım yapılarını da değiştirmeleri gerekiyor.
“Küçük alandaki verimlilik arayışı, büyük planda kaybetmeye yol açıyor.” Bir şirketin 20 ürünü var. Çok büyük bir müşteri bu 20 ürüne talip. Ancak bir ürünün fiyatı, müşterinin istediği fiyattan pahalı. Müşteri birini bırakıp diğerlerini almaya razı değil, çünkü az sayıda tedarikçiyle-mal satıcısıyla çalışmak istiyor. Sonuçta o tek üründe zarar etmeyi kabul etmiyorsunuz ve müşteri sizden hiçbir şey almıyor. Halbuki 19 ürünü sattığınızda, o tek ürünün zararı hayli çıkacak ve belki de zamanla siz o fiyatını indiremediğiniz ürünün maliyetini de düşüreceksiniz.
Amerikan otomobil üreticileri ile, Japon otomobil üreticileri arasında radikal farklar var. Amerikan otomobil üreticisi, üretimi için parça alırken fiyatı öldürür. O kadar ki, tedarikçi malı satabilmek için maliyetinin altına iner. Anlaşmayı yaptıktan sonra da maliyetlerini düşürebilmek için elemanlarını çıkarır. Buna zorladığı için otomobil üreticisi müşterisinden nefret eder. Aynı zamanda işyerinden çıkarılmayan elemanlar da iştahsız ve motivasyonu düşük bir şekilde çalışırlar. Üretim ve ürün kaliteleri düşer. Aynı zaman da iyileştirme ve yaratıcılık gündemden tamamen uzaklaşır.
Japon otomobil üreticileri ise, satın alma yaparken tedarikçisinin maliyetin öğrenir ve ona iyi kar edeceği bir marj verir. Ancak bu marjla ortaya çıkan fiyat, piyasa fiyatının üstündedir. Diyelim ki, Amerikan otomobil üreticisinin aldığı fiyatın üstündedir. Bununla birlikte Japon üretici, kendi tedarikçisinin yönetimine ve organizasyonuna karışır. Der ki, şu eğitimleri alacaksınız, süreçlerinizde şu iyileştirmeleri yapacaksınız. Bunları birebir takip eder. Sonuçta işçi çıkarmamış, eğitim almış, süreçlerinde iyileştirme yapmış tedarikçi, genel maliyetlerini düşürür. İşyerin de motivasyon yüksektir ve icatlar, iyileştirilmiş, geliştirilmiş ürün ve hizmetler ortaya çıkar. Bütün bunlar da Japon otomobil üreticisinin aldığı ürünlere yansır. Sonuçta Amerikan otomobil üreticisi, kalitesiz ürünlerle milyarlarca dolar zarar edip Amerikan Kongresi’nden iflas ediyoruz kurtarın bizi derken, Japon otomobil üreticisi milyarlarca dolar kar eder ve kimseye de muhtaç olmaz.
“Siz çalışanlarınıza sahip çıkarsanız, çalışanlarınızda işinize ve müşterilerinize sahip çıkarlar.” Türkiye’de Antalya’da harika oteller ve tatil köyleri var. 5 yıldızlı değil, 6 yıldızlı, 7 yıldızlı binalar, konsept oteller. Ama hizmet kalitesi 5 yıldızlı değil. Neden değil? Ortalama otel sahipleri karlılıklarını yüksek tutmak için elemanlarına sahip çıkmazlar. Sezon sonu işten çıkarır. Personelini çalıştırırken nalıncı keseri gibi, sürekli kendine yontar. Personel istihdamında sürekliliği sağlamak için çalışmaz. Personel de (hepsi değilse de bazıları) müşteriye 5 yıldızlı değil, 2 yıldızlı bazen de yıldızsız bir hizmet verir.
Hayatımızdan geçerliliğini yitirmiş eski yargıları çıkarmalı, yeni gerçeklere uygun bir yapı ve davranış geliştirmeliyiz.
Melih Arat ile iletişim kurmak için e-mail adresi:
melih@meliharat.com