Bugün: 23 Kasım 2024 Cumartesi
Favorilerime Ekle | Künye | Reklam
Ana Sayfa | YH Yaşam
Print Al

İyiliklerin başı dostları sevmek, düşmanları sevmemektir

21 Eylül 2018 Cuma::

Peygamberlere uymadıkça, Allahü teâlânın rızasına kavuşmak mümkün olur mu? Resûlullah efendimizi ve onun sevdiklerini sevmeden Allahü teâlâ sevilebilir mi?

Yazı Boyutu : A A A A

Büyük İslâm alimi, Evliyanın baş tacı, zamanının kutbu, kayyûm-i rabbânî (Muhammed Ma’sûm-i Fârûkî) Serhendî “rahmetullahi aleyh” hazretleri, (Mektûbât) kitabının birinci cildi, yirmiikinci mektubunda buyuruyor ki: Yavrum! Kıyamet yaklaştı. Zulmetler, kalpleri karartan şeyler çoğaldı. Herkes, bu karanlık akıntılara sürüklenmektedir. Böyle bir zamanda, bir sünneti ortaya çıkaracak ve bir bidati yok edecek bir kahraman lâzımdır. Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” sünnetlerinin nurları ile ışıklanmadıkça doğru yola kavuşulamaz. O yüce Peygamberin izinde bulunmadıkça, felaketlerden kurtulmağa uğraşmak boşunadır. Allahü teâlânın sevgili Peygamberine uymadıkça, tasavvuf yolunda ilerlemek ve Allahü teâlâyı sevmek saadetleri ele geçemez. Âl-i İmrân sûresinin otuzbirinci âyetinde mealen, (Allahü teâlâyı seviyorsanız, bana tabi olunuz! Bana uyanları Allah sever!) buyuruldu. Allahü teâlâ, Habibine böyle demesini emir buyurmaktadır. Saadete kavuşmak isteyen kimse, bütün âdetlerini, ibadetlerini ve alış-verişlerini Onun gibi yapmağa çalışmalıdır. Bu dünyada, bir kimsenin sevdiğine benzemeğe çalışanlar, bu kimseye sevimli ve güzel görünürler. Bu kimse, onları da çok sever, beğenir. Bunun gibi, sevgiliyi sevenler, her zaman sevilir. Sevgilinin düşmanları, sevenin de düşmanları olur. Bundan dolayı, görünen ve görünmeyen bütün iyilikler, bütün üstünlükler, ancak o yüce Peygamberi sevmekle ele geçebilir “aleyhi ve alâ âlihissalâtü vesselâm”. Yükselebilmenin, ilerlemenin ölçüsü, bu sevgidir. Allahü teâlâ, sevgili Peygamberini, insanların en güzeli, en iyisi, en sevimlisi olarak yarattı. Her iyiliği, her güzelliği, her üstünlüğü Onda topladı. Eshâb-ı kiramın hepsi, Ona aşık idiler. Hepsinin kalbi, Onun sevgisi ile yanıyordu. Onun ay yüzünü, nur saçan cemalini görmeleri, lezzetlerin en tatlısı idi. Onun sevgisi uğruna canlarını, mallarını feda ettiler. Onu canlarından, mallarından, kısaca, her sevilenden daha çok sevdiler. Onu aşırı sevdikleri için, Onu sevenlerle seviştiler. Bunun için birbirlerini de çok sevdiler. Onun üstünlüğünü anlayamayıp, Onun güzelliğini göremeyip, Onu sevmek saadetine kavuşamayanlara düşman oldular. Çünkü, taatların, iyiliklerin başı, dostları sevmek ve düşmanları sevmemektir. Allahı seviyorum diyenlerin, Eshâb-ı kiram gibi olmaları lâzımdır. Seven bir kimse, sevdiğinin sevdiklerini de sever. Sevdiğinin düşmanlarına düşman olur. Bu sevmek ve düşmanlık, bu kimsenin elinde değildir. Kendiliğinden hâsıl olur. Bu kimse, sevmesinde ve düşmanlığında deli gibidir. Bunun içindir ki, (Bir kimseye deli denilmedikçe, bu kimsenin imanı tam olmaz!) buyuruldu. Kendisinde bu delilik bulunmayanlar, sevmekten mahrumdurlar. Düşmanlık etmeyince, dostluk olmaz! Seviyorum diyebilmek için, sevgilinin düşmanlarına düşman olmak lâzımdır. Sözümüz yanlış anlaşılmasın! Eshâb-ı kirama düşmanlık etmek bunun içinmiş sanılmasın! (Fâideli Bilgiler s. 208)

www.dinimizislam.com

Kaynak: , Link : www.dinimizislam.com/

Anahtar Kelimeler:

Yorumlar
Yorumlarınızı yazmak için tıklayın>>
Bu haber için henüz yorum yapılmamış.
Bu Kategorideki Diğer Haberler
İktibas Yazarlar

Namaz Vakitleri
İnsan Kaynakları
Şirket Kültürü
Kişisel Gelişim
Liderlik
İş Yönetimi
En Çok Okunanlar
En Çok Yorumlananlar
Künye | Bize Ulaşın | Gizlilik İlkeleri
Copyright ©2012 yonetimhaber.com | | info@yonetimhaber.com
Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz © 2011-2012, Tüm Hakları Saklıdır.