Print Al |
Şüphesiz ki, her yerde, her zaman ve herkes için doğru bir "rehber"e ihtiyaç vardır. Bir terim olarak “Rehber”: “Yol gösteren, kılavuz; bir kimseye veya bir topluluğa iyi ile kötüyü görmesinde ve doğru yolu bulmasında yardımcı olan, insanı Allahü teâlânın rızâsına kavuşturmaya çalışan, ilim ve ahlâk sunan zât” manâsındadır. (“Mürşid” terimi de, bu manâda kullanılmaktadır.) Bir çırağın berber olması için, bir çocuğun terzi olması için birer kalfaya ve ustaya ihtiyaçları vardır. Okuyup-yazabilmek, ilim sâhibi olabilmek için de öğretmene, hocaya ihtiyaç vardır. Hattâ hayvanlar bile, her şeyi annelerinden öğrenirler. Yollarda da yol levhalarına, muhtelif işâretlere, harîtalara, krokilere, polislere ihtiyaç vardır. Havada ve denizlerde kazâsız yol alabilmek için pusulaya, onları yönlendiren kulelere gerek vardır. Büyük âlim ve velîlerimizden İmâm-ı Rabbânî (kuddise sirruh): “Allahü teâlânın Sevgili Peygamberi Muhammed aleyhisselâm; insanların rehberi, her bakımdan en güzeli, en iyisi ve en üstünüdür” buyurmuştur. Yine büyük âlim İmâm-ı Gazâlî (rahmetullahi aleyh): “Allahü teâlâyı tanımaya çalışmak, bunun için, İslâm ahlâkını bilen ve Cenâb-ı Hakk'a kavuşturma yolunu gösteren bir rehber aramak ve ona uymak, İslâmiyet'in emirlerindendir” buyurmaktadır. “Allahü teâlâ, bir kulunu severse, âhirete yarar işler, iyi, güzel ameller yaptırır. Allahü teâlâdan hidâyet olmazsa, yüzlerce kitap okusa, nasîhat dinlese yola gelmez...” (İmâm-ı Gazâlî) Gavsü’s-sekaleyn, Gavs-ı a’zam lakablarıyla anılan Abdülkâdir-i Geylânî (kuddise sirruh) ise: “İnsanlara rehberlik eden kimsede şu hasletler bulunmazsa, o rehberlik yapamaz. Kusurları örtücü ve bağışlayıcı olması, şefkatli ve yumuşak olması, doğru sözlü ve iyilik yapıcı olması, iyiliği emredip kötülükten menedici olması, misâfirperver ve geceleri insanlar uyurken ibâdet edici olması, âlim ve cesûr olması lâzımdır” buyurmuştur. Bilindiği üzere, ilk emri, "Oku" diye başlayan İslâm dîninde ilme büyük ehemmiyet verilmiştir. İlim mevzuunda, ilmin temîn edeceği yüksek dereceler hususunda, Kur'ân-ı kerîmde müteaddid âyet-i celîleler ve Peygamber Efendimizin birçok hadîs-i şerîfleri vardır. Neden? Çünkü, şüphesiz ki kâmil bir îmân, tâm bir tâat ve ibâdet, Allahü teâlâya ve Resûl-i Ekremine bi-hakkın itâat ve ittibâ, iyiliği emretme ve kötülükten nehyetme, cihâd, i'lâ-yı kelimetullah için yapılacak çalışmalar, İslâmı en iyi şekilde teblîğ, Allah yoluna davet ve sâir hizmetler, lâyıkı vechile, ancak ilim, irfân ve hikmetle yapılabilir... |
Anahtar Kelimeler: