Print Al |
KÜLTÜR SANAT SERVİSİ - Shopping center, cafe, outlet, arena, tower... Son yıllarda Batı kökenli kelimeler televizyonlardan dış dünyaya taşındı ve beyinlerimize kazındı. Artık büyük alışveriş merkezlerinden küçücük berber dükkanına, futbol sahalarından ev projelerine kadar her yerde bu isimler var. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 8. Uluslararası Türk Dili Kurultayı’nda sarf ettiği “Clup bu benim değil ki, bütün bu tabelaları sökün” çıkışı da Türkiye’deki “dil yarası”nı yeniden gündeme getirmişti. ANLAŞILMIYOR AMA... Cumhurbaşkanı’nın temas ettiği bu sıkıntı, daha evvel uydurukça taarruzuna maruz kalan Türkçeyi tehdit eder hâle geldi. Günümüzde yabancılara hizmet etmese bile, Batı kökenli isim ve tabela kullanımı oldukça sıradanlaştı. Türkiye, geçtiğimiz yıl bir eğitim şirketinin yaptığı “İngilizce Yeterlilik Verileri” araştırmasında, Avrupa ülkeleri arasında sondan ikinci sırada yer alıyor. Yani İngilizcemiz çok zayıf. Buna rağmen iş yerleri, ısrarla İngilizce ibare kullanmayı tercih ediyor. Vatandaşların mühim bir kısmı, tabelalardakileri kelimeleri anlamadığını söylerken; İngilizce bilenler de Türkçenin arka plana atılmasından rahatsız. Emekli öğretmen Saadet Öztürk “Artık dükkân isimlerini anlayamaz hâle geldik. Mahalle arasındaki küçücük iş yerlerinin bile İngilizce ismi var” diyor. Üniversite öğrencisi Umut Yılmaz ise “Kendi dilimizi kullanmaktan utanıyoruz. En azından tabelalara İngilizcenin yanında Türkçe de yazılmalı” şeklinde konuşuyor. “MECBURUZ” İş yerleri isimlerinde İngilizceyi tercih eden kişiler ise Türkiye’nin artık çok milletli yapıda olduğunu hatırlatarak savunma yapıyor. Kuaför Cafer Polat “Batılı müşterimiz var. Neticede bu bir ticaret ve yabancı dilde yazmak mecburiyetindeyiz” diyor. Giyim mağazası sahibi Onur Atik “Aslında Türkçe kullanmamız gerekiyor. Ancak yabancı isim kullanınca daha prestijli gözüküyoruz” ifadelerini kullanıyor. Çare köklerimize geri dönmekte Lisan hakkında birikimi olan isimler de yabancı dilde tabelaların, lisandaki yıkımın sadece görünen yüzü olduğunu söylüyor. Yazar Hayati İnanç şöyle konuşuyor: Arapça ve Farsça kökenli kelimeler, bin senedir paylaştığımız İslam kültürünü haizler. Ama bizim kökümüzü taşımayan Batı kökenli kelimeler böyle değiller. Gönül yerine “heart” deyince mana çok farklı yerlere gidiyor. İngilizce kökenli isim ve tabelalar her ne kadar kulakları tırmalasa da sıkıntı daha derinlerde. Mesele, kendi lisanımızın değerini bilip, köklerine inip, onu yücelterek hallolabilir. Çünkü günümüz Türkçesi, Osmanlıdakinden 20 kat daha geride. Osmanlı “squelette”i “iskelet” yapmıştı Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği (TDED) Genel Başkanı ve AK Parti Milletvekili Ekrem Erdem ise şunları söylüyor: Şerefli bir millet olarak kendi dilimize sahip çıkmak zorundayız. Bunun için de standartlar ortaya koymamız gerekiyor. Tabelalarda Türkçe olmalı, gerekirse İngilizce daha küçük şekilde yer almalı. Şirketler de iyi bir mamul yaparak Türkçe markayla bir yerlere gelebilir. Bunun birçok misali var. Ayrıca, ecdadımız Fransızca “squelette” kelimesini “iskelet” yaparak Türkçeleştirmiş. Biz de bunun gibi kendi kelimelerimizi meydana getirebiliriz. |
Kaynak: , Link : www.turkiyegazetesi.com.tr/kultursanat/477417.aspx
Anahtar Kelimeler: