Print Al |
Geçen hafta kaleme aldığımız 2 makâlemizde, her Müslümânın bilmesi ve uyması gereken bazı farzlar ile sakınması gereken bazı günâhlar üzerinde durduk. Ama "ekber-i kebâir", "intikâm".....gibi konular üzerinde duramamıştık. "Ekber-i Kebâir (Kebâirin en büyüğü)" şeklinde bir terim daha vardır ki, "büyük günâhların en büyüğü, en büyük günâh" demektir. "Ekber-i kebâir (en büyük günâh): Şirk (bir şeyi, Allahü teâlâya ortak etmek), katil (adam öldürmek), anaya-babaya karşı gelmek ve yalancı şâhidlik yapmaktır." (Sahîh-i Buhârî) Peygamber Efendimiz bir defasında da; "Size büyük günâhların en büyüğünü haber vereyim mi?" buyurmuş ve bunu üç kerre tekrâr etmişti. Biz; "Evet" deyince "Allah'a şirk koşmak, anne ve baba haklarına riâyetsizlik ve cana kıymak" buyurdu. Bu sırada dayanmış durumda idi, yere oturup "Haberiniz olsun! Yalan söz ve yalan şâhidlik" dedi ve bunu o kadar tekrâr etti ki; biz, "keşke, kesse artık" temennîsinde bulunduk. [Buhârî, Müslim, Tirmizî] Yine Peygamber Efendimiz "Helâk edici 7 günâhtan sakının...." buyurmuş ve bazı büyük günâhları daha saymıştır. Allahü teâlâ, Kur'ân-ı hakîminde bir âyet-i kerîmede (meâlen) buyurdu ki: "... (Kısâs ve zinâ gibi şeylerden dolayı meşrû) bir hak olmadıkça, Allah'ın harâm ettiği cânı katletmeyin..." (En'âm sûresi, 151) "Hanefî mezhebinde; namazı özürsüz kazâya bırakmak ekber-i kebâirdir. Bu çok büyük günâh, her namaz kılacak kadar boş zaman geçince, bir misli artmaktadır. Çünkü, namazı boş zamanlarda hemen kazâ etmek de farzdır." (Seyyid Abdülhakîm-i Arvâsî) Peygamber Efendimiz buyurmuştur ki: "Büyük günâhlardan kaçınmak şartıyla, beş vakit namaz ve cumâlar, aralarındaki küçük günâhlara keffârettirler." (İhyâu Ulûmid-dîn) "Günâhların hepsi, Allahü teâlânın emrini yapmamak olduğundan büyüktür. Fakat bâzısı, bâzısına göre küçük görünür. Meselâ, yabancı kadına şehvetle bakmak, zinâ yapmaktan daha küçüktür..... Bir küçük günâhı yapmamak, bütün cihânın nâfile (farz ve vâcib olmayan) ibâdetlerini yapmaktan daha sevaptır. Çünkü nâfile ibâdet farz değildir. Günâhlardan kaçınmak ise, herkese farzdır." (Muhammed Rebhâmî) Allahü teâlâ müntekîmdir; O'nun; zâlim, inatçı ve kibirli (büyüklenen) kimseleri şiddetli bir azâb ile cezâlandırmasına "İntikâm" denilir. Allahü teâlâ, âyet-i kerîmede (meâlen) buyurdu ki: "(Yâ Muhammed!) Biz senden önce, kendi kavimlerine (nice) Peygamberler gönderdik de, (o Peygamberler) onlara (helâl ve harâmı bildiren, hak Peygamber olduklarını isbât eden apaçık) delîllerle geldiklerinde, kavimleri onları yalanladılar. Fakat (îmân etmedikleri için), biz, o günâh işleyenlerden intikâm aldık..." (Rûm sûresi, 47) |
Kaynak: , Link : www.turkiyegazetesi.com.tr/yazarlar/ramazan-ayvalli/596411.aspx
Anahtar Kelimeler: