Print Al |
Uhud Savaşında Peygamber efendimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) mübarek dişi kırılmıştı. Bu hâdise, Eshâb-ı kirâma çok ağır geldi. Çok üzüldüler. Bu hâlet-i rûhiye içinde şöyle dediler: - Yâ Resûlallah, bu kâfirlere bir bedduâ etseniz de onlardan kurtulsak! Fakat Resûlullah efendimiz onlara şu cevabı verdi: - Ben bedduâ etmek için gönderilmedim. Bilâkis, hakka dâvet edici ve rahmet olarak gönderildim. Allahım, sen benim kavmime hidâyet ver. Zîrâ onlar bilmiyorlar. Bilselerdi böyle yapmazlardı... Bir defasında da Peygamber efendimiz, yolda yürürken, kimin daha kuvvetli olduğunun anlaşılması için ağır taş kaldırma yarışı yapmakta olan bir grup insana rastladı. Yanlarına yaklaşıp, kendilerine sordu: - Ne yapıyorsunuz? diye sual edince; - Kimin daha kuvvetli olduğunun anlaşılması için taş kaldırma yarışması yapıyoruz yâ Resûlallah, cevabını verdiler. Bunun üzerine Peygamber efendimiz buyurdu ki: - Ben size, en ağır taşı kaldıran kimseden daha kuvvetli olanı söyleyeyim mi?.. Bir mümin kardeşi ile kendi arasında kin ve düşmanlık bulunup, kendi şeytanını mağlup ederek, mümin kardeşiyle konuşup barışmak için onun yanına gelen kimse, en ağır taşı kaldıran kimseden daha kuvvetlidir. (Başka bir rivâyette de Peygamber efendimizin, bunlara şöyle cevap verdiği bildirilmiştir: "Herhangi bir sebepten dolayı bütün vücudunu öfke sardığı zaman sabredip, öfkesine hâkim olan kimse, sizin en ağır taşı kaldıranınızdan daha kuvvetlidir.) Yahya bin Muâz-ı Râzi hazretleri buyurdu ki: - Kim, kendisine haksızlık edene beddua ederse, peygamberleri ve özellikle Muhammed aleyhisselâmı üzmüş, buna karşılık kâfirlerle şeytanları ve hassaten İblis'i (şeytanı) sevindirmiş olur. Kim de kendine haksızlık edeni affederse, kâfirlerle, şeytanları ve hassaten İblis'i üzmüş, buna karşılık peygamberleri, sâlihleri ve hassaten Muhammed aleyhisselâmı sevindirmiş olur. Resûlullah efendimiz buyurdu ki: - Kıyâmet günü bir münâdî (tellâl) şöyle nidâ eder: "Mükâfatları Allah indinde olanlar nerede?" Bu nidâ üzerine, dünyada kendilerine haksızlık edenleri affetmiş olanlar kalkarlar ve doğruca Cennete girerler. Ahnef bin Kays hazretlerine "İnsanlık nedir?" diye sordular. Şöyle cevap verdi: - İzzet, ikbâl sâhibi iken mütevâzı olmak, kuvvetli iken affetmek, başa kakmaksızın iyilik etmektir. Hülâsâ, Resûlullah efendimiz, mümini şöyle tarif etmiştir: "Müminler, tıpkı bağlanınca itâat eden, binmek için taş üstüne çekilince itirazsız gelen uysal deve gibi yumuşaktırlar, mülâyimdirler." |
Kaynak: , Link : www.turkiyegazetesi.com.tr/yazarlar/ahmet-demirbas/589435.aspx
Anahtar Kelimeler: