Print Al |
Kongre bu yıl oldukça keyifli ve yorucu geçti. Kongre, Sevilay Pezek Yangın’ın konuşmasıyla başladı. Türkiye’nin ve Peryön’ün önceliklerinden bahsetti. Geniş ilişki ağı yönetimine, esnek çalışma ve paylaşım ortamlarına ihtiyaç duyduğumuzu söyleyerek kongrenin açılışını yaptı. Kurumların sahip olduğu vizyon, misyon ve değerleri, çalışanlarla uyuşmadığı sürece içi boş bir tanıtım yazısı olarak kalmaya devam ediyor. İşe alım sürecinde sizi neden o pozisyona uygun görmediklerinin altında yatan önemli bir faktör. Tabi başka faktörlerde var. Bunlardan en önemlisini İlber Ortaylı söyledi. “Her yerde yandaşlık, partizanlık sistemi vardır. Ama bu sistemin içinden ancak yetenekli insanlar ayrılır.” İlber Ortaylı’nın ardından Erdal Karamercan sahneye çıktı ve kurumların başarılı olması için insan yönetiminin şart olduğunu söyledi. Peki insanların hayattaki başarısı neye bağlı? Duygusal zekaya ve duygu yönetimine! Yapılan araştırmalara göre hayatta başarı için duygusal zeka çok önemli. Hayatımızın %90’ının yönetimi bizim elimizde iken %10’u hayatın bize getirdikleriymiş. Sunum sırasında bu söz aklıma %80-%20 pareto prensibini getirdi. :) Bizim diğer insanlarla olan iletişimimizi sahip olduğumuz duygularımız yönlendiriyor. Erdal Karamercan sunumunda konuyla ilgili çeşitli örnekler verdi. Önce yaşadığımız anı, durumu anlayıp sonra iletişime geçmemizin doğru olacağını ifade etti. Bir duruma tepki vermeden önce duygularını ifade etmenin iletişim için ne kadar önemli olduğunu vurguladı. “Bilişsel zeka (IQ) sizi okuldan mezun eder, duygusal zeka (EQ) hayattan!” Acar Baltaş’ın oturumu çok keyifli geçti. Konu: Akıllı insanlar neden yanlış karar verir? İlgi çeken bir soru. İşte vurucu sözü: “İnsanların kararları parmak izleri kadar özeldir. Hiç kimseye karar vermeyi öğretemezsiniz.” Merak ettiğim bir diğer konu Gelecekte Eğitim. Teknoloji ile birlikte etkileşim, paylaşım her an her yerde iken dijital çağda eğitim şimdi ve gelecekte nasıl olacak? Günümüzde eğitim sisteminin yeniden düzenlenmesi gerektiğini söyleyen Banu İşçi Sezen, şu an en popüler eğitim sisteminin online eğitim, uzaktan eğitim sistemleri olduğunu söyledi. Bununla birlikte Dünya rekabet endeksine göre iş gücü verimliliği piyasasında 140 ülke arasında Türkiye 127.sırada! Peki gelecekte bizi neler bekliyor? Artık bilgiye her an her yerde ulaşabiliyoruz. Gelecekte, okullarda ve şirketlerde teoriden pratiğe geçiş olacağını belirtti. Şirketlerde bilgiyi anında deneyime dönüştüren bir öğrenme sistemi bekleniyor. İş’te öğretmeye gidilecek. Okullarda bilgi aktarımı yerine bilgiyi öğrenip gelen öğrencilerle sorgulayıcı ve düşüncelerin paylaşılıp tartışıldığı bir eğitim sistemi olacağını belirttiler. Eğitim gelecekte becerileri geliştirme haline dönüşecek! Kongrede 2.gün İkinci gün açılış konuşmasını sosyal medyadan tanıdığımız, işini tutkuyla yapan bir öğretmen Ahmet Naç yaptı. Geleceğimiz çocuklar ve onları yetiştiren öğretmenlerin elinde. Öğretmen bir ailenin çocuğu olarak Ahmet Beyi dinlerken tüylerim diken diken oldu. Yaptığı çalışmalarla kendisinden söz ettiren bu öğretmenden haberiniz yoksa http://www.hurriyet.com.tr/ahmet-nacin-olay-oluşturan-sinifi-40010592 bu haberi okumanızı rica ediyorum. Ülkemizin Ahmet Naç gibi Dilek Livaneli gibi işini tutkuyla yapan, imkansız kelimesini yok eden değerli insanlara ihtiyacı var. Gelelim blog yarışmasına… Sabah yarışmaya katılan bloggerların heyecanını ben de hissettim. Yazılarını beğenerek okuduğum, tanıdığım, sevdiğim birisi Ezgi Feda birinci oldu. Kazanan bir diğer isimler Ali Cevat Ünsal ve Merdiye Eker oldu. Kendilerini tebrik ediyorum. Türkiye’de yan haklar trendi oturumuna merakla gittim. Sema Gökdemir, önümüzdeki yıllarda esnek yan haklara daha çok ilginin artacağını belirtti. Yapılan araştırmalardan bahsettiler. Sunumların ortasında durarak konuşma yaptıkları için görselleri paylaşamadım. Çalışan işveren seçerken seçerken nelere dikkat ediyor? sorusu ile yapılan araştırmada çalışanlar sırasıyla 1.İşini kaybetmeme, kariyer gelişimi, fırsatları ve emeklilik cevabını vermişler. Son olarak Liderlik Nöropsikoloji oturumuna katıldım. Oturumda 3 konuşmacı 15 dakikada bilgilerini bize aktarmaya çalıştılar. Çağlayan Aktaş, şirket yaşam döngülerinin ve altyapının ortalamasının 6-8 yıla düştüğünü söyledi. Bu nedenle liderlerin değişimi yönetebilmesinin önem kazandığını belirtti. Dr. Uğur Özkutlu doğru bilinen bir yanlıştan bahsetti. EMPATİ! Empati karşımızdakinin yerine kendimizi koymak değil, karşımızdakinin kim olduğunun anlama çabasıymış. (Oturumda bahsedilen kavramlarla ilgili merak edenlere kaynak paylaşmak istedim: http://www.turkiyeklinikleri.com/article/tr-beyinde-plastisite-ve-bozukluklari 67956.html ) İlk gün Erdal Karamercan’ın bahsettiği duygu yönetimine bu oturumda da değinildi. Kemal Kuşçu, ani verilen tepkilerin arkasında zihinleştirememenin yattığını dile getirdi. Yaşadığımız olayları sindirmeden hareket ettiğimizde zihinsel körlük yaşadığımızdan bahsetti. Beyin olayları sindirdikçe plastisitesi (öğrenme yetisi) artıyormuş. Olan olayı olduğu gibi görmenin geçmişteki olayları düşünmeden sadece o olaya odaklanıp çözmenin öneminden bahsedildi. İş yerinde yaşadığımız tüm olumsuzlukların altında zihinleştirememenin yattığını söylediler. Aktaracağım bilgiler bu kadar. İki gün boyunca kongreden izlenimlerim •Katılımcıları kayıt esnasında güzel bir sürpriz bekliyordu. Katılımcılar adına Korunmaya Muhtaç Çocuklar Vakfı’na bağışta bulunulmasını takdir ettim. •Twitter’da #peryonkongre etiketi Türkiye gündeminde yerini aldı. •Gittiğim bir kongrede ilk kez graffiti yapıldı, güzel fikir. •Kongrede oturum zamanları iyi ayarlanmalı ve saatinde başlamalı. Kongre geç başladı. •Kongrede yetenek arayan firmaların da stantlarını görmek isterdim. Stant kuran firmaların çoğu sadece kartvizit toplamaya gelmiş. En beğendiğim stant ise Tunçeri oldu. •Geçen yıla göre nöropsikoloji, aktif yurttaşlık, çalışma yaşamında LGBT’liler gibi farklı konular seçilmesini beğendim. •Kongre boyunca tüm oturumların aynı katta olmasını sevdim. •Paralel oturumların yapıldığı salonlarda katılımcıların çoğu ayakta kaldı. Haliç Kongre Merkezi’nin salonları yoğun katılıma uygun değildi. Ayakta kalanların yanı sıra oturumlara giremeyenler oldu. •Sadece arkadaş çevreniz değil, tüm blog yazarlarını okumanın ve fırsat buldukça yeni yazarlarla tanışmanın ne kadar önemli olduğu bir kez daha görüldü. 204 ik bloggerı var okumamayı, tanışmamayı ben kayıp olarak görüyorum. Her fikri her farklı düşünceyi okumamız,görmemiz lazım ki kendi yargılarımız adil olsun. •Peryön tarafından bu yıl üçüncüsü düzenlenen İK Blog Ödülleri programlarda da yazılabilirdi. •İlk gün kayıttan sonra vestiyere giden o uzun yol hiç bitmeyecek sandım. •Haliç Salonunda iki gün boyunca sahnede yer alan bisikletlerin sırrı çözülemedi. •Son olarak kahvaltı etmeden kongreye gitmeyin. |
Anahtar Kelimeler: