Print Al |
Güzel bir bayram tatilinden sonra kim dönüp çalışmaya başlayacak değil mi? Bu pazartesi sendromlarının arasında, koskoca hafta nasıl geçecek derken size nefes aldıracak, uzun vadede işinize yarayacak bir yazı hazırlamaya çalıştım. Motivasyonunuzu koruyabilmeniz ve motivasyon kayıplarına karşı önlem alabilmeniz adına herkesi kovalarının ve kepçelerinin farkında olmaya çağırıyorum ! Nedir bu kovalar ve kepçeler ? Herkesin bir güdülenme kovası vardır. Bu kova doldurulup taşırılabilir veya umutsuzca doldurulmayı bekleyebilir. Bazense bu kovalarda çatlaklar olabilir ve güdülemeye çalıştığınız motivasyonunuzu sızdırabilir. Her insanın bir de kepçesi vardır. Hatta bazılarının keçeleri uzun saplı ve büyütür. Bunları başkalarının kovalarına daldırmaktan büyük keyif alırlar. Bu kepçeler olumsuzluk, negatif ruh hali, şüphecilik, gerilim, karmaşa, korku, kaygı ve bir kişinin istek ve motivasyonunu azaltacak şeyleri temsil eder. O zaman motivasyonumuzu koruyabilmek adına bakmamız gereken iki şey vardır; birincisi kovamızın delik olup olmadığı ikincisi ise kovanıza hangi kepçelerin girdiği. Kovamızda delik oluşturarak sızıntılar oluşturan etkenler genelde negatif düşünme alışkanlıkları, zamanı yönetememe, değersizlik hissi, üşengeçlik, kendine güvensizlik şeklinde sayılabilir. Kovamızdan kepçelerle alınan motivasyon kayıp nedenleri ise hayır diyememek, stres, hedefsizlik, geribildirim alamamak, sonucu bilememek gibi nedenlerden dolayı oluşur. Kovalarını kepçelerden koruyamayanlar tek seferde çok fazla motivasyon kaybına uğrasa da kovanız delik olup sızdırdığı sürece asla tamamen dolmayacaktır. Birden bu kadar şeyle nasıl başa çıkacağınızı düşünüp strese girmiş olabilirsiniz. Sıkıntı yok sadece yazıyı okumaya devam edin J Şimdi size kısaca yukarıda saydıklarımla başa çıkabilme yöntemleri sunmaya çalışacağım. Öncelikle kepçeleri kovamızdan uzak tutmayı öğrenelim. Belli bir motivasyona sahipken sızıntıları yok etmek daha kolaydır. 1.Hayır diyememek Hayır diyememenin nedeni kişinin sınırlarının farkında olmamasıdır. Hayır diyemediğinizde kendinize kızdığınız konuları düşünün ve not alın. Bunlar sizin koruyamadığınız sınırlarınız. Sınır bilincine erişebildiğinizde başkalarının da sınırları olduğunu fark edeceksiniz ve insanlar hep beni kullanıyor demeyi bırakacaksınız çünkü buna izin veren sizdiniz. Hayır demeye başlamak bir anda olabilecek bir durum değildir. Ani bir kararla değişeceğinizi düşünmeyin. Sadece yapmanız gereken şey şu: ‘’En küçük şeylerden başlayarak hayır demeyi öğrenin’’ İlk adım en önemli adımdır. İlk hayırdan sonra kendinizi ödüllendirin ve takdir edin. Tek başınıza yapamıyorsanız bir arkadaşınızın sizi bu konuda zorlamasını isteyin. 2.Stres Stres konusu çok detaylı bir çalışma gerektirmekle birlikte benim burada bahsetmek istediğim dış faktörlerden kaynaklı stres. Bizim dışımızda gelişsen bazı olaylar ve durumlar sonucu hayat istediğimiz gibi gitmeyebilir. Bu durumlarda strese girmek mevcut durumu değiştirmediği gibi kovamıza kepçelerin dalmasına da izin verdiğimiz bir hale dönüşür. Uzun kuyruklar, yağmur, tıkanan trafik, ertelenen uçak, uyuşamadığınız iş arkadaşları… Böyle durumlarda uzun saplı kepçelerden kendiniz korumak adına bu durumun olabileceğini muhtemelen birkaç gün sonra çoktan bu olayı unutmuş olacağınızı kendinize hatırlatın. 3.Hedefsizlik Hedefsizlik üşengeçliği beraberinde getiriyor aslında. Gideceğiniz yolu bilmiyorsanız nereye gideceğinizin çok da önemi yoktur. Hedef belirlerken öncelikle hayal edin. Kendinizi 5 yıl sonra nerede ne yapıyorken, nasıl bir hayat yaşıyorken görmek istersiniz? Hayal edemediğiniz hiçbir şeye sahip olamazsınız. Çünkü hayalinizde hak ettiğinizi düşündüğünüz şeyler için çalışırsınız. Bu hayalden sonra bir yıl geriye gelin. Orada neler yapıyorsunuz? Sonra bir yıl daha bir yıl daha ve bir yıl daha. Ve bugün bu hayale ulaşmak için neler yapacaksınız? Hayaller son kullanma tarihleri olan hedefler olmalı. Ve hedefiniz yeterince içinize siniyorsa sizi harekete geçirecek, ertelemelerden ve üşengeçlikten kurtaracaktır. 4.Geribildirimler Bebekken ilk emeklemeye başladığımızda ya da yürümek için ilk adımlarımızı attığımızda anne babamız bize ‘Aferin benim oğluma/kızıma bak nasıl yürüyor, aman da büyümüş de bak ayakta duruyor, kocaman olmuş’ gibi şeyler söylüyorlardı. Gerçekten doğru düzgün yürüyemesek, düşsek bile ‘Olsun çok güzel 2 adım attın’ diye bizi yüreklendiriyorlardı. Aynı şekilde şuan hayatımızda da yaptığımız, başarılı olduğumuz, bizim için önemli olan işler için geri bildirime ihtiyaç duyuyoruz.Geri bildirim almak kovamızı çok hızlı dolduran bir etken. Bu konuda size önerim çevrenizdekilerin kovalarını sizin doldurmaya başlamanız. Yani ilk geri bildirimleri siz verin ve bu durum aranızda gittikçe yaygınlaşarak bir alışkanlık haline gelsin. 5.Sonucu bilmemek Özellikle iş yerlerinde birlikte iş yaptığınız kişileri işin sonucu ile ilgili bilgilendirin. İşin başarılı ya da başarısız olmasından ziyade kişiler arası bağların artması açısından paylaşım çok önemlidir. İş başarılıysa bunu bilip birlikte yapacağınız bir kutlama ya da yemek; iş başarısız olduysa üzerine çalışarak eksiklerinin bulunması aslında uzun vadede sizi daha büyük başarılara sevk edecektir. Çünkü bu süreçte aslında herkesin kovası dolmakta, kişiler kendilerini işe yarar bireyler olarak görmektedir. Şimdi gelelim sızıntılara. Yukarıda saydığım maddeler ve burada sayacağım maddeleri zaman içerisinde belirli bir planlama çerçevesinde yavaş yavaş hayatınıza soktuğunuz ilk anda bile kovanızın dolmaya başladığını fark edeceksiniz. Artık kovanızın sağındaki solundaki yamaları çıkarın. Kovayı tamamen sağlamlaştıracağız ! 1.Olumsuzluklara odaklanma ve negatif düşünme alışkanlıkları Gün içinde 40.000-50.000 arasında veriye maruz kalırız ancak bunların sadece 4000-5000 civarındakini algılayabiliriz. Ve ne tesadüf ki algılayabildiklerimizin %90’ı dünkülerle aynıdır. Çok güldük şimdi ağlayacağız, sabah soldan kalktım günüm kötü geçecek, iki gündür her şey iyi ya kesin kötü bir şey olacak, isminde k harfi olan kişilerle asla anlaşamam (bunu gerçekten duydum), hava yağmurlu ve çok kasvetli kesin günüm kötü geçer… Tanıdık geldi mi? Size ulaşan binlerce veri arasından işte sizin odaklandıklarınız. Odak noktasını değiştirmek istiyorsanız öncelikle olayların pozitif yönlerini görmeye çalışmak doğru olur ancak negatife odaklanmış bir zihin için bu zordur. Bu nedenle size kendi kullandığım yöntemlerden birini tavsiye edeceğim. Kurtulmak istediğiniz negatif düşünce aklınıza geldiği an onun tam tersine sahip olduğunuz için şükredin. Örneğin, bu işi asla başaramayacaksın diyen düşünce aklınıza geldiği an ‘bu işi başarabildiğim için şükürler olsun’ ya da ‘bu işi başaracak güce sahip olduğum için teşekkürler’ diyebilirsiniz. Burada önemli olan kendinizi ikna etmek olduğu için bu teşekkürü ederken eski başarılarınızı düşünerek oradan güç alın. 2.Zamanı yönetememe Dünya üzerinde herkese eşit olarak verilen tek şey zamandır. Sadece kimileri onu daha iyi kullanır. Zamanı daha iyi kullanmak aslında hayatının kontrolünü elinde tutmak demektir. Bununla ilgili sihirli bir değnek yok. Herhangi bir şeyi daha iyi yaparak iki üç saat kazanan birini de duymadım. Ancak bazı şeyleri farklı yapmak suretiyle kullanılabilecek birkaç saat daha elde edilebilir. •Erken kalkın. Güne erken başlamak zaman tasarrufu sağlayacaktır. •Ufak zaman kazanımları arayın. 3 dakika, 5 dakika şeklinde arttıracağınız zamanlar biriktirerek kullanılabilecek zaman oluşturabilirsiniz. •İş, insanların gereğinden fazla çalışmasına sebep olmaz. Kötü zaman yönetimi buna sebep olur. Hatalı bir şeyi kuvvetlice yapmanın bir faydası yoktur. Bu nedenle işleri kısaltmanın yolunu aramak, gereksiz işleri oradan kaldırmak, öncelikleri belirlemek (paylaşımlar kısmında zaman yönetimi tablosunu bulabilirsiniz) size yardımcı olacaktır. •Hayır demeyi öğrenmelisiniz. •Bir kağıda sadece bir kez dokunun. Yani elinize geçen işleri ertelemeden o an yapın, zamanı gelmediyse düzenli bir dosyalama sistemi oluşturun ki karışıklık size zaman kaybettirmesin. 3.Değersizlik hissi Bu durum aslında sızıntıdan ziyade kovamızda koca bir delik açmamıza neden olur. Kişinin kendini değersiz hissetmesi aslında pek çok şeyi hak etmediğini düşünmesine neden olur, kişi kendini sevmez. Kendine verdiği değer kadarını karşıdan alabilir. Bu durum derin ve psikolojik bir çalışma gerektirebilir. Böyle bir durumda psikoloğa başvurulmasını öneririm. Onun dışında vereceğim çalışma şu olacak: Öncelikle oturup kendinizi değerli hissettiğiniz 5 anı düşünün. Bu anıları nasıl çoğaltırsınız? En çok hangi durumlarda kendinizi değerli hissediyorsunuz? Bunu hayatınızda nasıl yaygınlaştırabilirsiniz? Bu soruların cevabını bulduktan sonra hayatınızda kendinizi değerli hissettiğiniz anları çoğaltıp kovanın deliğini kapatabilirsiniz :) 4.Üşengeçlik Üşengeçliğin en önemli nedenleri hedefsizlik ve zamanı doğru yönetememektir. Koltuğa kendinizi atıp hiçbir şey yapmak istememenizin nedeni herhangi bir şeyin sizi onu yapmaya değecek kadar heyecanlandırmamasıdır. Bu nedenle sizi heyecanlandıran bir hedef bulup zaman yönetimi tekniklerini de kullanırsanız zaten bu sorun otomatik ortadan kalkacaktır. 5.Kendine güvenmemek Türk toplumunda yaşadığımız en büyük sorunlarda biri kendine güvensizlik belki de. Kendine güvenemediği için geri adım atan kim bilir kaç kişi vardır aramızda. Uzun yolculuklar tek bir adımla başlasa da tek bir adım bu yolculuğu garantilemez. Yapılacak ilk iş ilk adımı, ilerlemeyi fark etmek ve onu pekiştirmek için kutlamaktır. Kendilerine güvenli olan insanlar çevrelerine de o güveni verirler. Bu durumda kitleleri peşlerinden sürüklemeleri çok kolaydır. Liderlerin kesinlikle sahip olmaları gereken bir yetkinliktir. Kendine güveninizi pekiştirmek adına değersizlik hissini yenmek için kullandığımız yöntemi burada da kullanabiliriz. Öncelikle kendimize güvenli olduğumuz konuları, olayları, durumları buluyor sonrasında da bunu hayatımızda yaygınlaştırarak genel durumumuzu kendimize güvensizlikten kedimize güvene çeviriyoruz. Kendi kepçe ve kovamızı ellerimize aldık. Nerelerde sıkıntı olduğunu tespit ettik. Şimdi mümkün olduğunca çevremizdekilerin de kendi kepçe ve kovalarının farkında olmalarını sağlayalım. Çünkü çevremizdekiler kovalarını doldururken sizin kovanız daha da çok dolacaktır. Zihnimizin bilgi, kalbimizin sevgi, bedenimizin enerji ve kovamızın motivasyonla dolduğu bir hafta olsun J Kaynakça Cottrell, David, Monday Morning Leadership, Nesil Yayınları, İstanbul, 2015. Heath Chip, Switch, Optimist Yayın, İstanbul, 2011. |
Kaynak: , Link : www.cerenkayalar.org/motivasyon-icin-kovalar-ve-kepcelere-dikkat/
Anahtar Kelimeler: