Print Al |
5.5 yıl süren TRANSEARCH Türkiye Yönetici Ortağı pozisyonundayken, çoğunluğu CEO, CXO ve direktör seviyesinde olmak üzere 4.000'den fazla interview yapıp, 100'den fazla üst düzey yönetici işe yerleştirip, ardından tüm bu süreçleri derinlemesine incelediğim "Beyin Avcılığı, nefes kesen bir macera / kariyer ve başarıya stratejik bir bakış açısı" adlı kitabı yazdığımda, şunu fark ettim ki, profesyonellerin çok büyük bir kısmı kendi işlerini ve projelerini yönetmek için büyük bir çaba sarf ederken, kendi kariyerlerini yönetmekle ilgili neredeyse hiçbir şey yapmıyorlar ve işleri ve şirketleri için çalışmayı kariyerleri için yeterli görüyorlar (sanıyorlar). Sonra istedikleri terfiyi veya maaş zammını alamadıklarında, ya da anlaşamadıkları bir yöneticiye denk geldiklerinde iş değiştirmeye karar veriyorlar, ve bu durum tekrar başlarına gelene kadar "konuyu" unutuveriyorlar. Kısacası çalışanların çok büyük bir kısmı kariyerlerine stratejik değil reaktif yaklaşıyor, ve onu yönetmiyor, tersine, "kariyer onları yönetiyor", başka bir deyişle kişiler kariyerleri içinde "sürükleniyorlar". Oysa ironik olan şu ki, her profesyonelin sahip olduğu en değerli asset elbette onun kendi "kariyeri"! Daha üzücü olansa, bunu yıllar sonra anladıklarında, kişilerin bunun üzerine fazla bir kontrollerinin kalmaması, ve çoğunlukla da kendi tercihleri dışında mikro ve makro değişikliklerin kurbanı olmaları ve/veya işsiz kalmaları. Kariyerine stratejik yaklaşmayan bir kişi iş değiştirirken de kolaylıkla yanlışlar yapabiliyor. Beyin avcılığı yaparken, öylesine çok "kariyer kazası" yaşamış kişiyle karşılaştım ki, bunlara üzülmemek elde değil. Kariyer kazasının kötü tarafı şu: çoğunlukla bir kaza, diğer kazaları doğuruyor (yağmurdan kaçarken durumu)! Kişiler yanlış seçim sonucu girilen bir işyerinden kurtulabilmek için, normalde çalışmayı asla düşünmeyecekleri şirketlerde veya pozisyonlarda veya asla düşünmeyecekleri yöneticilerle çalışmayı kabul edebiliyorlar ki, bu da tam bir "kariyer faciasına" dönüşüyor. Bununla bağlantılı olarak beni çok şaşırtan bir diğer konu da şu: çalışanların önemli bir kısmının proaktif ve sistematik iş arama hakkında neredeyse hiç fikri yok: yani aslında çoğu çalışan iş aramayı bilmiyor! CV'sini güncelleyip birkaç headhunter'a yollamak, az sayıda ilan sitesini takip etmek ve başvuruda bulunmak tarzı bilinen yöntemlerle sınırlı olan bir "iş arama" anlayışı hakim. Oysa kariyer proaktif olarak ele alınması ve üzerine yatırım yapılması gereken en önemli alan: üstelik bir yatırım alanı olarak da en karlı olanı! Bu alana ilgi duymamın ve bireylere bu konuda danışmanlık yapmak istememin sebebi de zaten bu! Burada iki yaş grubu özellikle yardım alması gereken kritik grup: Birincisi 35-40 yaş grubu çünkü burada çok yoğun bir rekabet var ve kariyer esas bu noktada "farklılaşıyor" ve "dönüşüyor" (olumlu - olumsuz). İkinci grup 45-52 yaş aralığı; çünkü Türkiye'de çok genç bir nüfus var ve işler bu noktada "zorlaşıyor" ve her yanlış adımın çok büyük bir maliyeti var! Değişim yönetiminin altın bir kuralını hatırlatmak istiyorum: ne zaman değişmek lazım? Mecbur kalmadan önce! Gelin çok daha ağır bedeller ödemeden önce kariyerinizi gözden geçirelim ve bu konuyu stratejik olarak birlikte ele alalım! Eğer bu aşamayı geçmişseniz ve iş arıyorsanız, bunu daha sistematik, daha pozitif ve hızlı sonuç alacak şekilde yapalım. Haluk Aykul y. haluk.aykul@nexxtstage.com +905324259440 Nexxtstage / Strategic Career Adviser |
Kaynak: Kerim Alain Bertrand , Link : https://www.linkedin.com/pulse/20141207184402-1079881-kariyeriniz-mi-sizi-y%C3%B6netiyor-siz-mi-kariyerinizi
Anahtar Kelimeler: Kariyer,