Print Al |
Birkaç yıl önce iş dünyasının odaklandığı konuların başında ABD’de yaşanan ve Enron ile patlak veren şirket skandalları geliyordu. Türkiye’nin de yabancı olmadığı ‘rüşvet, dolandırıcılık, hesaplarda sahtekarlık’ gibi etik dışı davranışların açığa çıkmasının ardından onlarca iş adamı göz altına alındı, şirketler el değiştirdi, banka sayısı yarı yarıya azaldı. Gazete sayfaları ve televizyon ekranlarına yansıyan ‘eli kelepçeli’ holding patronlarının yanı sıra çok sayıda üst düzey yönetici hakkında da dava açıldı. Genel müdürden, şirketin çaycısına, sekreterine kadar çok sayıda çalışanın bu işe bulaştığı ortaya çıktı. ABD’de yapılan araştırmalar, kurumsal düzeyde işlenen suçların sadece üst düzey çalışanlar ya da danışmanlarla sınırlı olmadığını, rüşvet, sahtekarlık gibi etik dışı davranışların organizasyonel hiyerarşinin tüm basamaklarına sızdığını gösteriyor. Hatta bazı örneklerde suçun sadece çalışanlara atılıp işin içinden sıyrılmaya çalışıldığını dahi izledik. Workforce dergisi yazarlarından psikolog Chris Bauer, “Çapı ve etkisi büyük şirket skandallarında milyon dolarlık maliyete ve gösterişli yaşam biçimlerine odaklandığımız için asıl noktayı kaybettik” diyor. “Etik sorunların sadece azınlığı oluşturan şirket psikopatlarına ait olduğunu düşünüyorduk” diye ekleyen Bauer, son yıllarda yaşanan vakaların bu durumun her zaman, her şirkette ve her seviyede yaşandığını gösterdiğine dikkat çekiyor. En çok çalışanlara zarar veriyor Uzmanlar, etik dışı kültürün şirketlerin kısa vadeli karlarını arttığını ama uzun vadede şirketin yaşamını tehdit ettiğini belirtiyor. Büyük bir skandal, çeşitli davalar ve suçlamalar getirebildiği gibi kronik sahtekarlık eğilimi insan kaynakları yönetimi ve çalışanların morali üzerinde çürütücü etki yapıyor. Bu yozlaşmanın giderek daha fazla hissedilmesi, yani bir anlamda uçurumun kenarına gelinmesi ABD’de etik çalışmalarını hızlandırdı. Bugüne kadar kongrenin yaptığı çeşitli yasal düzenlemelerin yanı sıra artık insan kaynakları yönetiminin etik çalışma ve şirket kültürü üzerindeki etkisi tartışılıyor. Ve uzmanlar, bu süreçte insan kaynakları yöneticilerinin daha ön planda olması gerektiğini yüksek sesle dile getiriyor. 900 bin dolarlık maliyet Kısa bir süre önce yaşanan vakalar hakkında yapılan 500’den fazla araştırma, her bir olayın en az 900 bin dolarlık maliyeti olduğunu gösteriyor. Yanılma payını da dikkate alan bu araştırmalara göre yaşanan olayların dörtte üçünde yöneticilerin sorumluluğu var ve her birinin bu işten en az 140 bin dolar kazandığı belirtiliyor. En çarpıcı sonuç bu olayların yüzde 68’ine sıradan çalışanların katılması, kişi başına düşen maliyet ise 62 bin dolar düzeyinde. Şirket skandallarının gündeme getirdiği bir başka gerçek ise söz konusu olaylarda yatırımcıların uğradığı zarar. Hem maddi hem de manevi zararın yanı sıra bu tür olaylardan en fazla şirket çalışanları etkileniyor. Uluslararası danışmanlık şirketi KPMG’nin çalışanlar arasında yaptığı araştırmanın sonuçlarına göre çalışanların yüzde 56’sı diğer şirketlerin müşterilerine aldatıcı satış etkinlikleri ile yalan söylediğini düşünüyor, üçte biri ise ürünlerin kalite ve güvenlik kayıtlarının değiştirildiği fikrinde. Şikayet konusu olan bir diğer yasadışı eğilim ise şirketlerin antitröst (tekelleşme karşıtı) yasaları ihlal etmesi ya da rekabete uygun davranmaması. Şirket içi dengeleri bozuyor Konu üzerinde çalışan uzmanlar, sahtekarlığın yatırımcıları kızdırmasının dışında potansiyel çalışanların kararları üzerinde de etkili olduğunu belirtiyor. Stanford Üniversitesi’nin yakın zamanda yaptığı araştırma, Kuzey Amerika ve Avrupa’daki çeşitli okullardan mezunların gözünde kurumsal ahlakın belirleyici olduğunu gösteriyor. Lisans üstü eğitim yapmış olanların önemli bir bölümü daha az maaş almasına karşın etik değerleri yüksek bir şirkette çalışmayı tercih ediyor. Psikolog Bauer, iş etiğini yitirmiş yönetici ve çalışanların soruşturmadan kaçmak için kendilerine özel alanlar oluşturduğunu söylüyor. Bu şekilde çalışmanın departmanlar arası ekip çalışması ve iletişime yıkıcı bir darbe vurduğuna dikkat çeken Bauer, “Dürüstlük dışı çalışma, mali kayıtların yanı sıra çalışanların değerlendirilmesi ve geliştirilmesi sürecine de zarar verir. Çünkü çalışanlar değerlerini bilen ve anlayan kişilerle yollarına devam etmek ister” diyor. İyi insanlar neden kötülük yapıyor? Etik dışı davranış gösteren şirketlerin yüzde 17’si 30 yıllık, yarıya yakını da 40 yıldan daha uzun bir geçmişe sahip. Bu şirketlerin dörtte üçü, üç yıllık geçmişe sahip ve bu olaylarda rol oynayan kişilerin profiline bakıldığında dörtte birinin en az 10 yıldır o şirkette çalıştığı görülüyor. Uzmanlar, şirkette uzun süre çalışanların dolandırıcılık yapmaya daha eğilimli olduğunu söylüyor. İllegal davranış eğilimi olanlardan yakalananların yüzde 87’sinin daha önce de suç işlemiş olduğu görülüyor. Uzmanlar, bazı insanların iyi niteliklere sahip olmasına karşın hırslarının kurbanı olduğunu ve özellikle gevşek yönetilen şirketlerde daha kolay suça yönlenebileceklerini belirtiyor. KPMG’nin çalışmasına göre çalışanların dörtte üçü şirketlerinde yaşanan etik sorunun moralleri bozduğunu ve olumsuz bir hava çıarttığını düşünüyor. Sonuçların en kötüsü ise her 10 çalışandan dördünün yöneticilerin yüksek performans hedefleri nedeniyle illegal ve etik dışı yönetime ve davranışlara izin verdiğine inanması. Güney Kaliforniya Üniversitesi’nin Verimli Organizasyonlar Merkezi profesörlerinden ve “Creating the Good Life” kitabının yazarı Profesör James O’Toole, “Birinin manipüle edildiğinin ortaya çıkması çalışanlar üzerinde yozlaşmaya yol açıyor” diyor. O’Toole, ayrıca “Üstlerimizin kendi amaçlarını bize rahatlıkla dayatacak kadar bizi hor gördüklerini fark etmek biz çalışanlara kendimizi değersiz hissettirir” uyarısında bulunuyor. Çifte standart iş ahlakını bozuyor Performans ve satış hedefleri yüksek olan şirketler, kazanmak için her yolu mubah görmeye başlıyor ve kendileri gibi düşünen çalışanlarını ödüllendirirken, iş ahlakına bağlı çalışanları hor görüyor. Arizona State Üniversitesi araştırmacılarından Joseph Bellizzi’nin 2004 yılında yaptığı çalışmada satış yöneticilerinin gözde elemanlarına daha yumuşak davrandığı hatta şirketin etik kurallarını çiğnemelerine göz yumduğu gerçeğine ulaşmış. Bellizzi, bu durumun düşük performanslı çalışanları da etkilediğini üzerinde baskı hisseden diğer çalışanların bu yola başvurmaya yönlendirildiğine dikkat çekiyor. Etik kodlar konusunda çalışan danışman, akademisyen ve uzmanlar bu verimli bir sonuç alabilmek için şirketlere şu önerilerde bulunuyor: Üst düzey yöneticileri ikna etmek Los Angeles’taki Korn/Ferry International yaptığı araştırmaya katılanların yüzde 65’ine göre bir firmanın ününü korumak üst düzey yöneticilerin kişisel sorumluluğunda. Ama yüzde 35’i bu fikirde değil. Araştırmalar gösteriyor ki, yöneticilerin sadece etik hakkında konuşmaları yeterli değil, çalışanlarına bu konuda söz vermeli ve sorumlu davranışlar göstermeliler. Örneğin Tennesse’deki bir perakende firması olan AutoZone’da, şirketin bütün memurlarından her üç aylık ve yıllık finansal raporları onaylamaları isteniyor. Böylelikle herkes kişisel sorumluluk alıyor bu da dürüst defter tutma sorumluluğunu getiriyor. Etik çalışmaları eğitimi ve geliştirme süreci Her çalışan etik hakkında eğitim almak ister ancak önemli olan bunun doğru yapılmasıdır. Şirketlerin bir hükümet düzenlemesi olan Sarbanex-Oxley’e odaklanmak yerine, çalışanlarını aydınlatmaları gerekiyor. Şirketlere bu konuda eğitim veren Bauer, yaptığı bir çalışmayı örnek veriyor: “Toplantıya katılan çalışanlara bir kağıt verdim ve üç kolona ayırmalarını istedim. Birincisinde şirketleri için istedikleri değerlerin, ikincisinde ideal hayatlarının listesini yapmalarını istedim (bankada para, son model bir araba gibi) ve üçüncü kolona da bir ve ikideki maddeleri karıştırmalarını istedim”. İyi hareketlerin ve performansın ödüllendirilmesi Şirket kültürünün önündeki en büyük engellerden biri ödüllendirme sisteminin tam olarak bilinmemesi. Bu yöntemin ekonomik katkısının yanı sıra etik kurallarının bozulmasını engellemekte de etkili olduğu biliniyor. Pennsylvania Üniversitesi profesörlerinden Linda Trevino, performans yönetim sistemi ve 360 derece değerlendirmenin etik sistemin bir parçası olduğunu ve böylece çalışanların standart bir sistem ile karşılaşmalarının motivasyonu arttırdığını belirtiyor. Trevino, ödüllendirmenin örnek davranışlara sebep olacağını da savunuyor. Yöneticiler projelerin her aşamasında doğruluğa önem vermeyi öğrenmeli Çalışanların olumsuz davranışları üzerine çalışmalar yapan Maryland’daki Towson Üniversitesi yöneticilerinden Deborah Kidder “Yöneticiler iyi bir iletişim ile çalışanlarının kararları üzerinde etkili olabilir” diyor. Politika ve hareketlerinin sonuçlarının çalışanlar ile paylaşılması iki kesim arasındaki psikolojik kontratın bozulmasının önleyeceğini düşünen Kidder, “Çalışanlar belki hala mutlu değildir ama mantığını anlayabilir ve sonuçlara inanabilir, çünkü onlar şirketin ya da yöneticilerin dışında kalmaktan hoşlanmazlar” diyor. Ancak kültür değişimi sadece çalışanlar için değil yönetici ve üst düzey yönetimin her kademesini tanımlar bu da çözümün bir parçasıdır. Trevino, iş liderlerinin kötü elmaların kökenini bulma konusunda kendilerini sorgulamaya ihtiyaçları var diyor. Soru şöyle; kültürümüz içindeki elmaların kökeni nedir? |
Kaynak: İşte insan , Link : www.isteinsan.com.tr/yonetim/cokus_yoneticilerde_basliyor.html
Anahtar Kelimeler: iş yönetimi, şirket skandalları, yönetici,