Print Al |
OFİSTEKİ ZOR İNSAN TİPLERİ Sizin işyerinizde de var mı onlardan? Benimki de soru mu ya? Olmaz mı! Her ofisin kendine özgü bir ortamı olsa da, nedense çalışanlar arasındaki "zor kişilikler"in hemen her işyerinde aynı olduğuna emin gibiyim. Her biri birbirinden problemli bu insanlarla tüm gün dirsek temasında ofiste zaman geçirmek her ne kadar zor olsa da hepimizin şahsi gerekçeleri bu ortamlara katlanmamızı zorunlu kılabiliyor. (Gerçi bu "şahsi gerekçeler" de ne kadar gerçek, o da başka bir yazı konusu ya, neyse). Zaten ben o yüzden "iş hayatı"nı : Özel hayatında bir saatini bile birlikte geçirmek istemeyeceğin kişilerle bir ofis içinde aylar, yıllar geçirmek... ... şeklinde tanımlıyorum. Şimdi izninizle iş hayatımda bana yaka silktiren tiplerden bahsedeyim size. Bakın bakalım sizin ofiste de var mı bunlardan... Mutsuz kıdemliler:Bu insanların kendilerini mutsuz edecek konuları da, sızlanmaları da bitmez. Her daim yakınmak en büyük ustalıkları, somurtmak ise hayatta en büyük zevkleridir. Yüzleri hemen hiç gülmez. En neşeli gününüzde bile kendileriyle birkaç dakika sohbet etmek gününüzü karartmaya yeter de artar bile. Senelerdir aynı işyerinde çalışıyor olmalarına rağmen terfi alamamış, uzun süredir aynı pozisyonda dirsek çürüten tiplerdir. Kendilerini yenilemediklerinden, motivasyonları da çok düşük olduğundan pek de fazla beceri istemeyen pozisyonlarda çalıştırılırlar. Bu tiplerin bunca mutsuzluklarına, sürekli her şeyden şikayet etmelerine rağmen kovulmadıkları sürece başka bir şirkete başvuruda bile bulundukları görülmemiştir. Dedikoducular:Ben genelde şirketteki dedikoduları en son duyanımdır. Birisi gelip de "gizli kaynaklarından" edindiği özel bilgileri benimle özellikle paylaşmadığı sürece ortalıkta saftoron saftoron gezinirim. Bu huyumu bildikleri için pek de etrafımda dolanmazlar zaten. Bende laf olmaz çünkü. Yine de bu ordan burdan duyduğunu, ordan burdan tanıdığı herkesle paylaşan, paylaşırken de bire bin katan tiplerden hiç hazetmem. Ben bu tiplerin yaydıkları dedikodu ne kadar çok insan tarafından paylaşılıp kabul görürse kendilerini de bir o kadar güçlü hissettiklerine inanırım. Etrafında gezinen insanların kendisini sevdikleri için onunla vakit geçirmeye çalıştıklarına güvenecek kadar da ilginçtirler. Bunların neredeyse tuvalette nöbet tutacak hâle kadar düşmüş olanları vardır. Özellikle bayanlar tuvaletinde ağlayanları sıkıştırıp ağızlarından iki kelime koparabilmek bile önemlidir onlar için çünkü. Bu tiplerin kimin terfi edeceğini, hangi çalışanın "ilk gidici"lerden olduğunu, hangi departmandaki hangi yöneticinin kaç maaş aldığını bildiği görülmüştür. İtinayla iç karartanlar:Hayattan bezmiş, her an intihar etmesi beklenilen kişilerdir. Yaşama sevinçleri onları terkedeli çok olmuştur. Bulmak gibi bir niyetleri yoktur; hiçbir zaman da olmamıştır zaten. Genelde sessiz, sakin, alabildiğine mızmızdırlar. Konuşmaları ninni gibidir. Onlara bir iş verdiğinize vereceğinize de pişman olursunuz. Tekrar tekrar pişman olmamak için de kendi işinizi kendiniz görmeyi tercih edersiniz. İş dışında da gülüp eğlendiklerine şahit olan yoktur. Onlar bahtsız bedevi olarak doğduklarına inanırlar. Mükemmeliyetçiler:Eğer bir şey mükemmel değilse sorun çıkarırlar ve genelde işleri onların beğenebileceği kadar iyi yapabilen de ol(a)maz. Her şeyin en iyisini onlar bilir. Aksi düşünülemez bile. Yanlış bildiklerinin bile doğruluğuna sizi inandırdıkları görülmüştür. (Ya da baskıcı ve iknaya yönelik konuşmalardan o kadar bezersiniz ki, sırf sussun diye inanmış görünürsünüz) Standartları gerçekçi değildir. Başkalarının son derece başarılı bulduğu işlere burun kıvırdıklarına çokça rastlanır. Hayatları işten ibaret olanlar:Özel hayatı olmayan kişilerdir. Genellikle evde mutsuz oldukları gözlemlenmiştir. Evde mümkün olduğu kadar az zaman geçirmek adına mesaiye kargalarla birlikte başlayıp gecenin kör vakti şirketten ayrılmaları muhtemeldir. İçlerinden bekâr olanlarının da zaten birlikte zaman geçirecekleri kimseleri olmaması yüzünden yeri gelirse şirkette yatmaya bile razıdırlar. Yönetici pozisyonunda olanlarının ise kişi kendinden bilir işi misali, anlamsız zamanlarda sizi boşu boşuna mesaiye diktiği görülmüştür. Kendi özel hayatı olmadığı için sıklıkla sizin de yokmuş gibi davranabilirler. Bu konuda kendilerine "Randevum vardı," "Eşimle bugün dışarıda rezervasyon yaptırmıştık," ya da "Evlenme yıldönümümüz" gibi bilgi verilmesi gerekebilir. Tembel animatörler: İş yaptıkları hiç görülmemiştir. Yaptıkları, genelde çenedir. Hoş sohbettirler. Sigara kullanırlar, zira sürekli sigara molasındadırlar. Her departmanda her çalışanı tanırlar. Sürekli molada oldukları yetmezmiş gibi moladan dönerken de herkesin masasına uğrayıp çene çalarlar. Genelde çulsuz, işe ihtiyacı olan ama bir o kadar da tembel insanlardır ki, ödeme yapılsın ya da yapılmasın en azından göze girmek için fazla mesaiye kaldıkları görülmüştür. Zira yöneticilerin fazla mesaiye kalanları (hiçbir iş yapmasalar da) beğendiklerini bilirler. Aynı projede çalışırsanız onun işini de yapmaya en baştan hazırlıklı olmanızda fayda vardır. İşi tatil beldelerinde animasyon olan animatörlere benzediklerini söylemek yanlış olmaz. "Mobbing"ciler:Sanırım artık aramızda bu kelimeye yabancı olan kalmamıştır. Şirkete yeni gelenlere, kendilerine tehdit olarak gördüklerine, sadece gözünün üstünde kaşı olduğu için sinir olduklarından, karşısındakini içi almadığından, ya da ne bileyim sadece gıcıklığından, vb. sudan-anlamsız sebeplerle işyerini bir başka kişi için cehenneme çevirenlerdir. İçten pazarlıklıdırlar. Her an söylemleri değişebilir, zira yalancıdırlar. Siz onların günah keçisi olursunuz. Ters giden bir iş olursa öyle ya da böyle, her zaman her yerde ve her projede suç sizindir. Sürekli sizinle uğraştıkları için işe gitmek bir noktadan sonra size zul gelmeye başlar. Mümkünse bu tip "düşmanlardan" edinmemek, onlardan mümkün olduğunca uzak durmak akıllıca olur. Zira bu tiplerin sizinle uğraşmaları genelde "sizin" şirketten istifanızla ile sonuçlanır. Şirkete yeni gelen güzel hatunları kaçırmayanlar:Bu da nereden çıktı şimdi dediğinizi duyar gibiyim. Bir hatun olarak hemcinslerimi bu tiplere karşı kesinlikle uyarmam gerektiğini düşünüyorum; bu da oradan çıktı. Siz siz olun daha ilk haftalarda sizi ilk görüşte çapkın bakışlar atıp güzel iltifatlarda bulunan, dünyanın merkezi sizmişsiniz gibi uzaktan uzağa da olsa oldukça ilgili görünen yakışıklı takım elbiselilerden uzak durun. Bunlar şirketin yeni gelen her hatunla aynı şekilde ilgilenirler. Her departmanda birkaç leşleri, hatta muhtemelen size gülücükler saçarken bile yollarını gözleyen birkaç sevgilileri vardır, ki sizin ruhunuz bile duymaz. Maksatları günlerini gün etmek olan bu tipler genellikle tam da aşık olunasıdır ve ilişki (tabii buna ilişki denilebilirse) bitiminde muhtemelen toparlanmanız uzun sürecek ve işe gidip onu başkalarıyla (hatta tam da sizinle ilgilendiği gibi ilgilenirken görmek) canınızı sıkacak, birkaç haftanız işyerindeki kadınlar tuvaletinde ağlayarak geçecektir. Aslında bu "zor tipler" sınıflandırmakla, yazmakla bitmez. Siz yine de demedi demeyin. Benden uyarması, gerisi size kalmış. |
Kaynak: kigem , Link : http://www.kigem.com/content.asp?bodyID=6514
Anahtar Kelimeler: