Print Al |
Haziran ayına damgasını hiç tereddütsüz futbol vurdu. Milli takım 2002?de Kore?de dünya üçüncüsü oldu ama 2004?de Portekiz ve 2006?da Almanya için elemeleri geçemedi. Bu kez de İsviçre-Avusturya kapısını ancak son anda açabildi. Neyse ki tatsız günler çabuk unutuluyor! Zaten Türkiye başarıya açtı; Kupaya olmazsa finale ulaşmayı çok istedik, istedikçe inandık, inandıkça istedik... Gerisini biliyorsunuz. ? Olağanüstü? diye nitelenen bir süreçte son dakika golleri milli takımı yarı finale taşıdı. Ben sonrasını bilmiyorum. Sanırım konuyu ekonomiye nasıl bağlayacağımı merak ediyorsunuz. Çok basit: tahminci açısından futbolla ekonomi benzeşir. Futbola bakalım. Uzmanlar uzun uzun takımların özelliklerini, oyuncuların gücünü, kullandıkları sistemi analiz edip maçın hatta turnuvanın favorilerini seçer. Sonra maçlar yapılır. Bazen tutturulur. Genelde insan ve şans unsuru devreye girer. Hiç beklenmedik sürprizler ortaya çıkar, ?Olağanüstü olaylar? gerçekleşir. Konjonktürle ilgili tahminler yaparken iktisatçı aynı yöntemi kullanır. Ekonomileri belirleyen temel eğilimlere, kamu otoritesinin ve büyük oyuncuların muhtemel davranışlarına bakar. Olabilecek senaryolar arasında birini seçer. Ona göre tahminlerini üretir. Bunu yaparken ciddi bir risk aldığını da bilir. Özellikle kısa dönemde çok sayıda öngöremediği davranış ve gelişmenin devreye girerek ekonomiyi beklenmedik yönlere çekme olasılığı yüksektir. Ne çare, boynunu giyotinin altına uzatmıştır. Resesyonu tutturamadıkHerhalde anladınız: bir tahminim daha tutmadı, futbolu bahane ederek kılıf dikmeye çalışıyorum. Hemen ?Hangisi tuttu ki? Bozuk saat bile günde iki kez doğru zamanı gösterirmiş!? demeyin. Sadece tutturunca tevazu gösterip gürültüsünü yapmıyorum. Gelelim konumuza: Sonbahardan itibaren Amerikan ekonomisinin ilk çeyrekte resesyona gireceğini ve nisbeten uzun süre (iki ila dört çeyrek) kalacağını iddia edenler kervanına katıldım. Artık veriler kesinleşti: ilk çeyrekte ABD ekonomisi uzun dönem ortalamasının altında olmakla beraber pozitif büyüdü. Yani resesyona girmedi. Açıklanan veriler benzer bir gidişatın ilkbahar ayları için de geçerli olduğunu gösteriyor. Neden böyle oldu? Bir ihtimal analizin özünde yanlış olmasıdır. Açalım: ABD ekonomisinin temelleri sağlamdı, resesyona yol açacak bir düzeltmeyi gerektirecek dengesizlikleri yoktu, dolayısı ile mevcut yavaşlama sorunları çözmeye yetti ve bundan sonrası yukarı doğrudur. Böyle ise Amerikada iktisat politikasının başarı diyebiliriz. Diğer ihtimal analizin doğru olması buna karşılık uygulanan politikaların sorunlarla yüzleşmeyi geciktirmesidir. Baş etken para politikasında olağanüstü genişlemedir; maliye politikasında gevşeme ile desteklenerek talepteki daralmayı denetim altına almıştır. Fakat bu politika demeti sürdürülemez, çünkü bir yandan eski sorunlar (tasarruf yetersizliği ve dış açık) sürerken aynı anda yeri sorunlar yaşatmaktadırlar (enflasyon). Böyle ise nisbi sukunet yapaydır, dalga dalga bozulma kaçınılmazdır. ?Mağlup pehlivan güreşe doymaz? misali, duygularım beni ikinci görüşe itiyor. Ama bizim mesleğin hatada israra hiç tahammülü olmadığını da biliyorum. Türkiye?de ?döneklik? diye küçümsenen yaklaşımı büyük usta J.M.Keynes şöyle özetlemişti: ?Koşullar değişince ben de görüşlerimi değiştiririm, beyefendi, ya siz ne yaparsınız?? Tam bunları düşünürken Kemal Derviş TÜSİAD?da konuştu. Dünya ekonomisinin geleceği için genelde iyimser olduğunu, gelişen ülkelerde ve petrol üreticilerinde canlı büyüme sayesinde dünya ekonomisinde kısıtlı ve kısa bir yavaşlama beklediğini söyledi. Bu tahminlerin kendisi açısından önemli bir risk oluşturduğunu eklemeyi de ihmal etmedi. |
Kaynak: Fortuneturkey , Link : http://www.fortuneturkey.com/haberdetay.asp?news_id=250
Anahtar Kelimeler: