Print Al |
Mucizelerin hepsi de böyledir. Bu sebeple imanı olanların, Mirâc mucizesine inanması lazımdır. Hazret-i Ebu Bekir, Allahü teâlânın sonsuz kudretini ve Peygamber efendimizin de, Onun Peygamberi olduğunu iyi anladığı için, Mirâcı, herkes inkâr ederken veya tereddüt geçirirken o, hemen ve tereddüt etmeden tasdik etti ve Sıddîklık makamına yükseldi. Çünkü Mirâcı kabul etmek, inanmak, aklın bittiği ve imanın başladığı yerdir. Resulullah efendimiz, Mekke-i mükerremeden Sidre-tül-müntehâya kadar, Cebrail aleyhisselam ile birlikte gitti ve Sidrede şaşılacak çok şeyler gördü. Cennetteki nimetleri, Cehennemdeki azapları gördü. Hadis-i şerifte; (Mirâc gecesi göğe götürülürken insanlar gördüm. Ateşten makaslarla dudaklarını kesiyorlar. Bunların kim olduklarını Cebrail'e sordum. Ümmetinin hatiplerinden, vaizlerinden, kendilerinin yapmadıklarını yapınız diyenlerdir dedi) buyuruldu. Resulullah efendimiz, Cenâb-ı Hakkın cemalini görmek arzusundan ve zevkinden, Cennetteki nimetlerin hiçbirine bakmadı. Sidreden ileriye, yalnız olarak, nurlar arasında ilerledi. Zamansız ve mekânsız olarak, ahirette Allahü teâlânın görüleceği gibi, anlaşılamayan ve anlatılamayan bir hâlde, Allahü teâlâyı gördü. Peygamber efendimize Mirâc gecesi, Cennette nasib olan rüyet şerefi dünyaya indikten sonra, dünyanın hâline uygun olarak, kendisine yalnız namazda müyesser olmuştur. Peygamber efendimiz; (Namazda, kul ile Allahü teâlâ arasındaki perdeler kalkar) buyurmuştur. Bütün bu haberlerin bir kısmı âyet-i kerimelerle, bir kısmı da hadis-i şeriflerle haber verilmiştir. Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdiği bu haberleri kabul etmeyen, Ehl-i sünnetten ayrılmış olur. Âyet-i kerimeye veya hadis-i şeriflere inanmayan ise, kâfir olur. dinimizislam@googlegroups.com |
Kaynak: , Link : moderator571@gmail.com
Anahtar Kelimeler: