Print Al |
Erdoğan’ın BM’de Batı’nın yüzüne mazlum coğrafyalarda akan kan ve gözyaşından sorumlu olduğunu haykırması Filistin’den Keşmir’e umut dalgası oluşturdu... Başkan Recep Tayyip Erdoğan'ın BM 74'üncü Genel Kurulu'nda yaptığı konuşma Arakan'dan Filistin'e Keşmir'den Suriye'ye tüm mazlum bölgelerde büyük yankı buldu. Erdoğan, tarihi konuşmayla bir kez daha tüm mazlumların ve ezilenlerin sesi olduğunu dünyaya ilan etti. Başkan Erdoğan BM Genel Kurulu'nda konuştu İSRAİL'İN KATLETTİĞİ MASUMLARI BİR KEZ DAHA GÜNDEME TAŞIDI! Dünyanın görmezden geldiği Filistin'de İsrail'in katlettiği masumları uluslararası kamuoyunun gündemine taşıdı. Ege ve Akdeniz'de daha iyi bir yaşam için canlarını veren göçmenlerin dramını Batı ülkelerinin gözüne sokan Erdoğan, Arakan'da yapılan soykırımları, Keşmir'de milyonlarca Müslümanın yaşadığı dramı dünyanın gündemine getirdi. Pakistanlı politikacı Irum Azeem Farooque, Twitter hesabından, Erdoğan'ın konuşmasından Keşmir'le ilgili bölümü paylaşarak, "Liderlik bir sıfat veya unvanla ilgili değildir. Liderlik, etkililik ve nüfuzla ilgilidir. Ne lider ama!" ifadelerini kullandı. ERDOĞAN'IN TARİHİ KONUŞMASI SOSYAL MEDYADA GENİŞ YANKI UYANDIRDI Erdoğan'ın tarihi konuşması mazlum bölgelerde geniş yankı buldu, zalimlerin zulmü altında acı çeken milyonlarca masum, Erdoğan'ın konuşmasıyla derin bir oh çekti. Twitter'da açılan "Sesimiz Erdoğan" anlamına gelen İngilizce "#OurVoiceErdogan" etiketi yoğun ilgi gördü. Kısa sürede "trend topic" listesinde dünya sıralamasında ilk sıraya yerleşen etiket, yerli ve yabancı çok sayıda Twitter kullanıcısı tarafından paylaşıldı. Dünyanın dört bir yanından Türkçe, İngilizce ve Arapça başta olmak üzere farklı dillerde yapılan paylaşımlarda, Başkan Erdoğan'ın ayrım yapmaksızın mazlum ve mağdurların yanında durduğu anlatıldı. Paylaşımlarda, Erdoğan'ın uluslararası sistemdeki adaletsizliklere ve haksızlıklara itirazını her platformda açık yüreklilikle dile getirdiği ifade edildi. Dünya basını da Erdoğan'ın konuşmasına geniş yer ayırdı. Batı basını Erdoğan'ın mazlumların sorunları dile getirdiği sözlerinden çok Suriye'de kurulacak güvenli bölgeyle ilgili sözlerini öne çıkardı. İşte Başkan Erdoğan'ın dünyanın gündemine oturan konuşmalarından satırbaşları: 2 MİLYAN İNSAN YOKSUL: Dünyanın şanslı bir azınlığı obeziteyi tartışırken, 2 milyarı aşkın insanın yoksulluk, 1 milyara yakın insanın açlık sınırının altında yaşıyor olması çok acıdır. Şayet her birimiz güvende değilsek hiçbirimizin güvende olamayacağı gerçeğine sırtımızı dönemeyiz. DÜNYA 5'TEN BÜYÜKTÜR: Bu kürsüden yıllardır insanlığın kaderinin sınırlı sayıdaki ülkenin ihtiyarına bırakılamayacağını söylüyorum. Dünya beşten büyüktür. Zihniyetimizi de kurumlarımızı da kurallarımızı da değiştirme zamanı çoktan gelmiştir. SURİYE İÇ SAVAŞI: Yaklaşık 1 milyon insanın ölümüne, 12 milyonu aşkın insanın yerinden edilmesine, bunların yarısının da ülke dışında yaşamak zorunda kalmasına yol açan Suriye krizini artık sona erdirmenin zamanı gelmiştir. AYLAN BEBEK UNUTULDU: Dünya, canlarını kurtarmak için çıktıkları yolculukları ya Akdeniz'in karanlık sularında ya da sınırlara gerilen tel örgülerin önlerinde sonlanan milyonlarca mazlumu maalesef çok çabuk unuttu. Özellikle işte gördüğünüz gibi Aylan bebeği dünya çok çabuk unuttu. Unutmayın ki bir gün ola ki aynı durum sizlerin de başına gelebilir. Çünkü Aylan bebekler bir değil, binler, milyonlar, bütün bunlara karşı tedbirimizi almak durumundayız." Başkan Erdoğan: "Aylan bebeği dünya çok çabuk unuttu" MURSİ'NİN VEFATI: Mısır'ın seçilmiş Cumhurbaşkanı'nın mahkeme salonunda çırpınarak ölmesi ve ailesinin defnine bile müsaade edilmemesi de içimizde kanayan bir yaradır. Bölgenin adalete ve hakkaniyete olan derin ihtiyacının adeta birer sembolü olmuştur. KARABAĞ İŞGALİ SON BULMALI: Dünyanın adil ve huzurlu geleceği için Güney Kafkasya'nın dünyanın sorunlu bölgelerinden biri olmaktan çıkartılması gerekir. Azerbaycan toprağı olan Yukarı Karabağ ve çevresinin alınmış kararlara rağmen hala işgal altında tutulması kabul edilemez bir durumdur. Başkan Erdoğan'ın konuşması dünya basınında geniş yankı uyandırdı... KEŞMİR İHTİLAFI ÇÖZÜLMELİ: Uluslararası toplumun hala yeterince ilgi göstermediği sorunlardan biri de 72 yıldır çözülemeyen Keşmir ihtilafıdır. Güney Asya'nın istikrarı ve refahı, Keşmir meselesinden ayrı düşünülemez. Şu anda BM Güvenlik Konseyi'nin almış olduğu karara rağmen Keşmir adeta abluka altında ve 8 milyon insan Keşmir'den ne yazık ki dışarıya çıkamıyor. Keşmirlilerin, Pakistanlı ve Hintli komşularıyla birlikte güvenli bir geleceğe bakabilmeleri için buradaki sorunun çatışma değil adalet ve hakkaniyet temelinde diyalogla çözümü şarttır." ROHİNGA SOYKIRIMI: Dünyanın bigane kaldığı konulardan biri de Müslüman Rohingaların yaşadıkları trajedidir. BM bünyesinde kurulan Bağımsız Araştırma Komisyonu, Myanmar'ın Arakan eyaletinde yaşanan olayların gerisinde soykırım niyeti olduğunu kayıt altına almıştır. Türkiye, Rohingaların güvenlik ve temel haklarının sağlanmasına yönelik girişimleri ile ilk günden beri sürdürdüğü insani yardım faaliyetlerine devam edecektir. Başkan Erdoğan: "Herkes için özgürlük" BİR ÇOK ÜLKENİN TEMSİLCİLERİ TARAFINDAN ALKIŞLANDI Başkan Erdoğan, BM Genel Kurulu'nda yaptığı tarihi konuşma büyük ilgi gördü. Genel Kurul salonunda koltukların büyük çoğunluğu dolarken Erdoğan'ın sözleri sık sık alkışlandı. Özellikle İsrail'in Filistin'de işlediği suçları anlatırken sadece Arap ve Müslüman ülkeler değil, bir çok ülkenin temsilcileri tarafından da alkışlandı. IRKÇILIK HASTALIĞI ÇILGINLIĞA DÖNÜŞTÜ MÜSLÜMANLAR İLK SIRADA: Bugün küresel barış ve huzura yönelik en büyük tehditlerden biri de ırkçı, yabancı düşmanı, ayrımcı ve İslam karşıtı eğilimlerdeki yükseliştir. Müslümanlar, nefret söylemine, kutsal değerlerine hakarete, ayrımcılığa maruz kalanlar arasında ilk sırada yer alıyor. Geçtiğimiz mart ayında Yeni Zelanda'nın Christchurch şehrinde vuku bulan terör saldırısı, bunun en çarpıcı örneğidir. Yeni Zelanda'da Müslümanları hedef alan terör saldırısı ne kadar yanlışsa Sri Lanka'da Hristiyanları veya Amerika'daki Yahudileri hedef alan terör eylemleri de o kadar yanlıştır. POPÜLİST POLİTİKACILAR SORUMLU: Bu hastalığın adeta bir çılgınlık haline dönüşmesinin birçok sorumlusu vardır. Sorumluların en başında, bu tür eğilimleri tahrik ederek oy kazanmaya çalışan popülist siyasetçiler ile ifade özgürlüğü bahanesiyle nefret söylemlerini normalleştiren çevreler geliyor. Göçmenlere, özellikle Müslümanlara cehalet ve önyargıyla yaklaşan, onları ötekileştiren herkes, bu hastalıklı akımların yükselişine çanak tutuyor. İSRAİL'İ DURDURAMIYORSA O ZAMAN BU BM NE İŞE YARIYOR İSRAİL İŞGALİ: Dünyada adaletsizliğin en çok yaşandığı yerlerden birisi de İsrail işgali altındaki Filistin topraklarıdır. Daha birkaç gün önce sokaktaki masum bir Filistinli kadının İsrail güvenlik güçleri tarafından alçakça öldürüldüğü görüntüler bile vicdanları harekete geçiremiyorsa artık sözün bittiği yerdeyiz demektir. İSRAİL'İN SINIRLARI NERESİ: Ben merak ediyorum bu İsrail neresidir, acaba bu İsrail'in toprakları nereleri kapsıyor, 1947'de İsrail neresiydi, bunun ardından acaba 1949, 1967'de İsrail neresiydi ve şu anda İsrail neresi? Sene 1947, neredeyse burada İsrail yok gibi, tamamı Filistin... Sene 1947 paylaşım planı var ve Filistin küçülüyor, İsrail büyüyor. Geliyorum 1967'ye, 1949'la birlikte İsrail büyüyor, Filistin küçülüyor. Geliyorum bugüne, güncel durum şu an artık adeta Filistin yok, neredeyse tamamına yakını İsrail. İsrail doyuyor mu, hayır doymuyor. İsrail şimdi de kalanını almanın gayreti içerisinde. ADALET NEREDE: Peki Birlemiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin, Birlemiş Milletler'in İsrail ile almış olduğu bunca karar var, bu kararlar uygulamaya geçiyor mu, hayır geçmiyor. Peki o zaman Birlemiş Milletler ne işe yarıyor. O zaman bu çatının altında bizler, aldığımız kararlarla tesirli olamıyorsak adalet nerede temerküz edecek? NASIL GASP EDEBİLİYOR?: Çözüm, 1967 sınırları temelinde, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız ve mütecanis topraklara sahip bir Filistin devletinin bir an önce kurulmasıdır. Bunun dışındaki herhangi bir barış planının adil olma, kabul edilme ve uygulanma şansı yoktur. Birleşmiş Milletler kürsüsünden soruyorum: İsrail devletinin sınırları neresidir? 1948 sınırları mıdır, 1967 sınırları mıdır, yoksa daha başka bir sınırı mı vardır? Tıpkı işgal edilen diğer Filistin toprakları gibi Golan Tepeleri ve Batı Şeria'daki yerleşim yerleri bu devletin sınırları içinde değilse nasıl oluyor da dünyanın gözü önünde gasbedilebiliyor? DÜNYAYI KANA BULAMAK MI İSTİYOR: Yüzyılın anlaşması olarak takdim edilen girişimin amacı Filistin devletinin ve halkının mevcudiyetini tamamen ortadan kaldırmak mıdır? Bunlar dünyayı kana mı bulamak istiyorlar? Birleşmiş Milletler başta olmak üzere, uluslararası camianın tüm aktörleri Filistin halkına, vaatlerin ötesinde somut destek vermelidir. |
Anahtar Kelimeler: